"Her ekim sonunda aynı şeyi yaşıyoruz yeter artık." Seungmin yerde yatan küçüğüne gülüp eğilerek yüzünü sıkıştırdı.

"Daha dün doğmadın mı sen, kaç ekim gördün bunu sanki?" Jeongin onu taklit ederken ağabeyi poposunu dürtünce susmak zorunda kalmıştı.

"Siz hala çıkmıyor musunuz?"

"Sana ne velet? Sana ne hm?" Chan yere inip kardeşini gıdıklamaya balladığında, Seungmin küçüğünün kafası ayağına çarpmasın diye dizlerini kendine çekmişti, şortluyken, evet.

"Sor-madım! Ağabey! Tamam!" Jeongin kahkahaları arasında konuşmaya çalışırken Chan nefes nefese kardeşinin yanaklarını öpüp çenesini kavrayarak başını hafifçe geriye itti. "Aç ağzını dişlerine bakayım bir, ne zamandır beraber gitmiyoruz."

"Ya, şimdi o mu oldu?"

"Açsana oğlum." Jeongin ağzını açtığında Chan tabaktan aldığı brownie keki kardeşinin ağzına soktu. "Küçük tilki seni."

Kardeşinin üzerinden kalkıp derin bir nefes alarak geniş tişörtünü düzeltip Seungmin'i süzdü. Seungmin ona dikkatle bakarken çaktırmadan eliyle bacaklarını indirmesini işaret etmişti Chan. Seungmin göz devirerek bacaklarını indirip şortunu çektikten sonra başını Minho'nun omzuna yasladı.

"Üşümüyor musun oğlum sen?" Minho Seungmin'in dizine tokat attığında Seungmin dizini ovdu.

"Acıdı ya."

"Elim kaydı. Neyse, üşümüyor musun?"

"Hayır, ev sıcak, araba sıcaktı, evimiz sıcak olacak, araba yine s-" Minho elini Seungmin'in ağzına koyup susturdu.

"Anladım, sıcak." Seungmin başıyla onayladığında Chan kahkaha atmıştı.

"Susayan var mı? Peki." Chan mutfağa ilerleyip dolaptan su alarak içerken Seungmin de yerinden kalkıp sessizce mutfağa geçti.

"Chan, su..." Chan yeni bardak alacakken Seungmin göz devirip onun bardağına su doldurdu.

"Sekiz kişiyiz sekiz, Felix biz gittikten sonra boyu kadar bulaşıkla ağlayacak." Chan kalçasını tezgâha yaslayıp suyu kafasına diken Seungmin'e baktı.

Daha önce hiç öpüşmemişlerdi.

Kuzulu pijamayla dışarı çıktığı günden beri ara sıra el ele tutuşuyor, bazen birbirlerini öpüyorlardı ama bu kadardı. Teklif eden de olmamıştı, öpüşmek için yaklaşan da.

Chan mutfaktan çıkar gibi hareket edip kapıyı kapattığında Seungmin su içmeye devam ederken oma bir bakış atıp göz kırptı.

"İç artık şu suyu." Seungmin gülerek suyu içip bardağı durulayarak makineye bırakırken Chan arkasından sarılmıştı.

"Chan?"

"Sadece öyle dur."

"Hayır, bırak." Chan geri çekilirken tam özür dileyecekti ki Seungmin oma sarıldı, sıkıca. "Biliyorum, çok gerginsin. Öyle görünmemek için elinden geleni yapıyorsun ve kimse fark etmiyor ama ben gördüm. O listede olmayı istiyorsun."

"Sene boyunca uğraştım, şirketi büyüttük, birçok şarkı sattık, iş birliği yaptık ve listelerin en üstündeydik. Jeongin ve Felix haklı ama o listede olmak bile yeterli bana. Ödülü vermelerine gerek yok." Seungmin gülerek geri çekilip alnını Chan'ın alnına yasladı.

"Bu sene listeye gireceğinizi de, ödülü alacağınızı da hissediyorum ben." Chan gülümseyerek ellerini Seungmin'in belinden yavaşça yanağına ve ensesine çıkardı.

"Öyle mi diyorsun?"

"Hm, kuşlar söyledi." Burunları birbirine çarparken Chan kısa bir gülüm bıraktı.

"Sen öyle diyorsan." Seungmin onaylar mırıltılar çıkarırken, Chan dudaklarını-

"LİSTEDEYİZ! CHAN! LİSTEDEYİZ!"

Seungmin, Jisung'ın bağırışıyla irkilerek geri çekilirken Chan hem mutlu olmuş, hem sinirlenmişti.

"Kuşlar söyledi demiştim." Chan Seungmin'e göz kırptı.

"Ödülü alacağımızı da söylemişti sanki kuşlar."

"Oo, daha ödüle çok var. Kediler bile söyler o zamana kadar." Chan mutfaktan çıkarken Jeongin koşarak ağabeyinin kucağına atlamıştı.

"Sonunda listedesiniz ağabey!" Jeongin mutluluktan ağlamaya başlarken Chan kardeşini kalçasından destekleyerek koltuğa oturup saçlarını sevdi. Hıçkırarak ağlıyordu Jeongin.

"Şşh, sakin ol bebeğim, Jeongin..." Chan ciddi kalamayıp gülmeye başlarken Hyunjin, Jisung ve Felix mutluluk dansı yapıyordu. Jisung koltuğun tepesinde zıplarken Minho gülerek onu indirmeye çalışıyordu, Changbin ise yere oturmuş çoktan başka adayları açıklamaya başlayan programa bakıyordu.

"Hey! Sakin olun!" Jisung, Felix ve Hyunjin'den ayrılıp boş yapan arkadaşının elini tutarak mutluluk danslarına dahil etti. "Adayız oğlum, ne sakini? Sonunda adayız!"

kaçak damatlarWhere stories live. Discover now