*25*

6.9K 372 132
                                    






***************

AzeNaz 4, Mert 16 yaşındayken...

Gözlerimi beyaz bir yerde açtım. Karşımda sanırım tavan vardı.

Burası neden bu kadar soğuk?

Kokusu da garip...

Yanıma beyazlar içinde giyinmiş benden büyük bir adam geldi.

"Merhabalar küçük hanım, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"dedi.

Acaba cevap versem kızar mı?
Abim bana kızıyor.
Bu adamda kızar.
En iyisi susayım.

Beyaz adam bana baktı.

"Konuşmayacak mısın?" Dedi.

Konuşsam mı?

Sonra derin bir nefes aldı.

"Tamam peki madem. O zaman sen konuşana kadar bu sandalyede beklerim." Diyip yandaki sandalyeye oturdu adam.

Yani, konuşmam mı gerek? Peki o zaman...

"Şey i-iyiyim" dedim.
Cılız sesim bana komik gelmişti.

Adam bana gülümseyerek döndü.
"Ben doktorum. Seni buraya biri bırakmış. Biliyor musun onun kim olduğunu?"

Aklıma Mert abimin beni dövüp sonrada beyaz bir binanın önüne bıraktığı anlar geldi.

"Abim bıraktı..." Dedim.

Adamın gözlerindeki ışık kısa süreli sönse de tekrar gülümsedi.

"Burasının neresi olduğunu biliyor musun?" Dedi.

Düşündüm.
Neydi buranın ismi?
Haşteno?
Haşteni?
Haştane?
Heh buldum.
Haştane!

"Haştane dimi?" Dedim.

Doktor amca bu dediğime güldü.

"Hastane... Hastanedeyiz. Peki ismin ne senin?" Dedi.

"Katil" dedim direk. Abim hep bana öyle diyor. Her halde bu.

"Ne?" Adamın gözleri şaşkınlıkla büyüdü.

"Katil mi?" Dedi emin olmak istercesine.

"Evet. Abim hep 'Katil' diyor. Her halde o benim ismim." Dedim.

Doktorun gözleri kızardı.

"Peki neden öyle diyorlar?" Dedi.

"Anne diye birini öldürmüşüm. Anne kim? Ben onu hiç görmedim..." Dedim.

Doktorun gözlerinden bir damla aktı.
Kendini toparlayıp bana döndü.

"A-anne... Şey o seni doğurup dünyaya getirip, sana bakan ve seni seven kişidir. Aslında 'Anne' kelimesinin karşılığı hayattır. Annen seni hayata bağlar. Anlatır, öğretir. Neyse benim bir kaç işim var. Sen bekle burda." Diyip başı önüne eğik bir halde çıktı odadan.

Sevgi mi?
Annem beni seviyor mu?
Peki nerde?
Ben onu neden göremiyorum?
Nasıl sevebiliyor beni?
Abimin annesi benimde annem. Peki abim onu gördü mü?

Ben zihnimdeki sorularla uğraşır iken odaya Mert abim girdi. Onun girmesi ile doktor çıktı.

Baktım ona.
Annemi görebilir mi acaba?

Abim yatağımın önünde durdu. Sinirle sıktığı yumrukları beni korkutsa da yerimden kıpırdayamazdım. Çok yorgundum.

"Ölmemişsin! Yine! Lanet velet!" Bana öfkeyle bakan gözlerine karşılık korku dolu gözlerimle baktım.

Aklımda dolanan bir soruyu sormak istiyordum.

Sorsam mı?
En iyisi sormak...

"Abi... annem beni seviyor mu?" Dedim.

Sinirden yüzü kızaran abim öfkeyle bağırdı.

"O senden nefret ediyor! Duydun mu! Kimse seni sevmeyecek! Annem de asla ama asla seni sevmez! Sevemez! Senin yüzünden kimseyi sevmeyecek!" Dedi. Sinirle tokat attı.

Neden?
Neden beni sevmiyor annem?
Ben ne yaptım ki?
Neden sevmiyor?
Acaba boyalı kollarım yüzünden mi?
Ama ne yapayım abim her vurduğunda kollarım bu renk oluyor... mor.
Evet mor. Kollarındaki rengin ismi bu.
Ne kadar güzel bir renk. Ama annem sanırım sevmiyor bu rengi.

Abim sinirle odadan çıkar iken kollarıma baktım.

Bazı yerler yeşilimsi bir renkti.
Annem bu rengi de mi sevmiyor?
Tamam o zaman bende kendimi annemin sevdiği renge boyarım.

Odaya doktor girdi.
Bu farklı biri idi.

"Abin geldi. Gel bakalım seni abinin yanına götürelim. Eve gitmeliymişsiniz. Al bakalım bu da şeker. Yersin yolda." Diyip doktor elime bir şeker verdi.

Kırmızı şeker.
Sanırım annem bu rengi de sevmiyor. Çünkü hayla yanımda değil.
Nerdesin anne? Seni görmediğim halde özlemem tuhaf dimi?
Olsun...
Ben seni bulucam.

************

Abim odama girmesi ile titredim. Tıpkı o günkü gibi.
Yavaş ve ürkütücü bir sessizlik ile odaya girmişti.

Yanıma gelip sandalyeye oturdu.
Durup izledi beni.
Neden izliyor ki?

"Nasılsın?" Dedi.

Hah! Cidden mi! Sorduğu soruyu ilk defa söylemişti. Tarihe geçsin.

"İyi." Dedim kısaca.

Derin bir nefes alıp verir iken gözü odayı taradı.

Tekrar bana bakması yaklaşık 30 saniyeyi almıştı.

"Korktun mu? Enkaz altında iken?" Dedi.

Cidden beni mi düşünüyordu?
Şimdi mi?
Ölüm yatağında iken!
Peki öyle olsun!

"Korktum ancak sizden korktuğum kadar değil." Dedim tekte.
Çene kası seğirdi.

Gözlerini kaçırıp ard arda kırpıştırdı.
Dudağını ısırıp gözlerini sıkıca yumdu. Gözünden akan bir damla yaş ile şok oldum. Acımasız abim gözümün önünde ağlıyordu.

"Bizden...çok mu...korktun?" Zar sor konuştu.

Cevabım kesin ve netti.

"Evet. Çok korktuk. Ben ve küçüklüğüm." Dedim.

Elleri yumruk oldu. Kendisine kızıyor gibiydi.

Ağzından tek bir cümle döküldü.

"Ölme, ölme ki kendimi sana affettirebileyim." Diyip odadan çıktı. Çıkmadan önce yüzünü bir saniyelik de olsa gördüm. Ağlıyordu.

Kalbime bir şey baskı uyguluyordu sanki.

Emin ol abi. Sadece senin için değil. Diğerleri ve sevdiğim adam için ölmeyeceğim.

Şimdi ölme vaktim değil.

Benim sıramın gelmesine daha çok var.

******************

Selammm!
Bölüm bitti.
Yoruldum aslında.
Sınav haftam başlıyor.
Bu yüzden bölümler geç gelecek bilginiz olsun.
Sizi gerçekten çok seviyorum.
iyi ki yanımdasınız.
Yorumlar ve oylar için çooooooook teşekkür ediyorum.
Hepinizin yorumunu görüp okuyorum ve elimden geldiğince çoğuna yanıt verebiliyorum.
Gelecek bölümde görüşmek üzere.

Tarih;
21 Kasım 2020
Saat 20.00



3 ABİM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now