*29*

5.4K 312 81
                                    




Gözlerimdeki yaşlar görüşümü engeller iken ben yerde ağlıyordum. Hıçkırık karışımı ağlamam kulağa daha iç yakıcı geliyordu.

Durmadan tekrarladığım cümle abimin yokluğunun farkına varması sağlıyordu.

"Abi! Ne olur beni yarım bırakma! "

Sesim kısılcak olsada deli gibi çığlıklar atıyordum.

Ellerimle betonu yumruklama ya başladığımda elimden dökülen kan umrumda değildi.

Ayağa zorla kalkıp arabaya koştum.

"Abii! Burdasın dimi?! Beni geride bırakamazsın sen!" Diye bağırdım ateş topuna doğru.

Etraftaki her şey silinmişti. Gözüm sadece alev topuna odaklıydı. İçinde benim canımı barındıran bir tuzak.

Sinirle çığlık attım. Abimi kurtarmak istiyordum.

Siren sesleri duymam ile kafam sokağın köşesine döndü.

İtfaiye ekipleri gelip arabayı ileriye park etti.

Onlar arabayı söndürme çabasına başlar iken ben birkaç metre geride bekliyordum.

Rüzgar abim...
Beni bu şekilde bırakamazsın!

Tam 10 dakika bekledim.

Sönen arabaya giden itfaiye ekiplerini itip ben koştum. Kimseyi umursayamazdım şu an.

Arabanın içine baktım zar zor. Dumanlar arasında gördüğüm şey ile midem ağzıma geldi. Bir iki adım gerileyip arabanın yanına çöküp kusmaya başladım.

Arkamdan bir itfaiyeci kadın gelip saçımı tuttu.

Kusmam durunca bana destek verip ordan uzaklaştırdı.

Abim beni bıraktı mı yani?

Ellerim buz kesmişti. Bütün vücudum karıncalanıyordu.

Bir polis arabası gelip durdu. O da işlem yapmaya başlar iken ben itfaiyeci kadının uzattığı şişeden güçlükle birkaç yudum su içtim. Gözlerimi her kapatışım ile o yanmış yüz önüme geliyordu. Derisi tamamen yanmış, kemiklerinde siyahlaşmış, et parçalarının kömür karasına döndüğü ceset...
Sanırım asla unutamayacağım bir an yarattım gözümde...
Abimi böyle hatırlamak istemiyor...

Bir polis memuru yanıma geldi.

"Ölen kişinin yakını mısınız?" Deyip benim ben beyaz ve çökmüş gözüken yüzüme baktı.

"Evet...a-abim..." Dedim boğazındaki yumruyu zorlukla engelleyerek.

"İsmi; Mert Ateş mi? "

Duyduğum söz ile gözlerim yerinden çıkacak kadar açıldı.

Mert?
Mert Ateş?
Abim olan... Mert Ateş.
Mert abim mi... öldü?

Gözlerindeki dönük bakış ve titreyen eller polise garip gelmiş olacak ki omzuma elini koyup,

"İyi misiniz? Hanımefendi?"

Hayır değilim...

Hiç iyi değilim...

İyi değilim...

"Abim... Mert abim... Öldü mü?" Dedim. Ancak bir ruh gibiydim. Karşıya dikilmiş dönük gözler, beyaz bir ten, morarmış göz altları, kurumuş dudaklar...

Polis memuru kafa salladı.

Olamaz...

Ne hissedeceğini bilemeyen bedenim ve aklım sonunda pes etti.

Başım şiddetle döner iken kendimi itfaiyeci kadının kolundan destek alarak ayağa kalktım.

Görüşüm siyah noktalar ile kaplasa da yanmış arabaya ilerledim.

Açık olan kapıdan ceset üzeri örtülü çıkar iken yanlarına gitmek için çabaladım.

İstemiyordum işte.

Beni sevmeyen, her saniye döven, kaba davranan, umursamayan, yok sayan, acımasız Mert Abimin toprağın altına girecek olmasına dayanamıyorum işte.

Yapamıyorum işte.

Ayaklarım daha fazla beni dinlemeyince yere yığıldım.
Gözlerim kapanırken son gördüğüm şey...

Yanması yarım kalmış Mert abimin eli ve bileğindeki metal saat.

Sonrası ise kararan dünyam...






**********

Selam...

Nasılsınız?

Ben çok iyiyim...

Bölüm nasıldı sizce??

Oy ve yorumlar için teşekkürler 😁☺️☺️

Sizleri çok seviyorum güzel ailem...

Diğer bölümde görüşmek üzere...

Bb

Tarih;
16 Aralık 2020

3 ABİM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now