34

69 6 38
                                    

(Hay benim paşam...😍)

O rüyanın sabahında okula giderken aşağıda abimlerle karşılaşmıştık. Abim üyelere anlatmış olmalı ki kimse Rowoon'a şaşırmadı. Rowoon onlara selam verip durdu. Ben de gidip abime sarıldım ve büyük bir öpücük kondurdum.

-Bugün partiniz vardı değil mi? Woozi abinin sorusuyla abimden ayrılıp ona döndüm ve kafamı evet anlamında salladım.

Junhui abi:
-Ne güzel! İlk seneniz ne çabuk bitti öyle? Bu son hafta. Tatile gireceksiniz değil mi?

Rowoon:
-Evet. Bu son hafta. Sonra tatil için evlerimize döneceğiz.

Abim:
-Eveeeet...gidelim. Bize geç olacak.

-Bay bay abi! Dedim. Onlar arabaları ile yola çıkarken biz de durağa yürüyüp okula gitmiştik. Son sınavımızı da olup akşama kadar okulda kaldık. Akşam dönem sonu kutlamasındayken çalan dans müziği esnasında ben yere dalmışken herkes hoşlandığı kişiyi dansa kaldırmıştı. Rowoon karşımda kızları reddetmekle uğraşırken gözü bana kaydı. Kızlar yanından uzaklaşırken benim dün geceki rüyayı düşündüğümü anlamış olacak ki masadaki elimin üstüne elini koyunca irkildim ve gözlerimi daldığım yerden kaldırıp Rowoon'a diktim.

-İyi misin?
-Evet...evet iyiyim.
-Benimle dans eder misin?
-Huh? Yani...
-Hadi ama Yeri...herkes arkadaş olduğumuzu biliyor. Biraz kafa dağıtman için. Dediğinde gülümseyip onayladım. Elimi tutup beni pistin ortasına çekti. Belimi kavrayıp elimi tuttuktan sonra dansa ayak uydurduk. Sessiz sessiz dans ederken bir anlığına göz göze geldik.

-Çok güzelsin. Dediğinde suratım öyle bir hale gelmişti ki tüm güzelliğim kaçmıştı. Şaşırdığımı anlayınca gülüp saçlarımı karıştırdı.

-Benim kankam en güzeli...dedi. Ben de gülüp dansa devam ettim.

Dans bitip sıra içmeye geldikten sonra bir süre sohbetle beraber içmiştik. Sonrasını da...hatırlamıyorum😊

*Sabah*
Dün geceden kalma baş ağrısıyla kalkarken başımda çok fazla ağrı hissetmekle beraber kalktım. Odamdan çıkıp oturma odasına gidince Rowoon'un elindeki tava ile uğraştığını gördüm ve gülümseyip yanına gittim.

-Uyanmışsın. Dün gece sen sızınca eve geldik. Dedi ve tezgahın köşesine gidip eline bir şey aldı. Gelip bana verdi.

-Senin için akşamdan kalma hapı aldım. İç. Rahatlarsın. Gel kahvaltı yapalım. Dedi ve kahvaltıya oturdu. Biraz ruhsuz gibiydi.

İlacı alıp kahvaltıya oturdum. Yemek yerken merakla sordum.

-Bir problem mi var? Biraz mutsuz görünüyorsun.
-Hayır yok.
-Emin misin?
-Evet eminim. Gerçekten bir şeyim yok. Dediğinde masanın üzerindeki telefonum çalmaya başladı. Abim aramıştı. Açıp kulağıma götürdüm.

-Uyandın mı?
-Hayır abi hala uyuyorum.
-Komikti. Bir daha olmasın! Şimdi iyi misin?
-Evet.
-Boynun ağrıyor mu?
-Boynum? Ha-hayır?
-Sabah nasıl uyandın?
-Dün geceki elbiselerimle battaniyenin altındaydım. Bir dakika ne? Neden böyle saçma sorular soruyorsun?
-İyi! Yanındaki serseri söz dinliyormuş.
-Ne?
-Dün siz gelirken bizde kapıda karşılaştık. Sana yaklaşmaması için biraz tembihledim. Tehtid de sayılabilir. Ama sonuç olarak senden uzak durmuş. Bu iyi bir şey. Dediğinde tüm vücudum utancın sıcaklığında boğulmaya başlamıştı.

-Abiiii....sen! Ahhh neden böyle bir şey yapıyorsun?
-İyi yapıyorum. Neyse bugün Mv çekimleri var. Kapat. Geç kalacam. Demesiyle kapanan telefon aynı saniyede olunca afallamıştım. Birkaç saniye telefona bakıp telefonu masaya geri koydum ve gözlerimi yemeklere diktim.

BİG BROTHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin