22

75 7 10
                                    

(Yeniden selaaammm👋 size sevimli bir gyu bırakıp kitabıma dönüyorum. Geç geldiğim için çok özür dilerim. Ama gerçekten bu aralar çok yoğunum! Sizi seviyorum❤)

Sabah okula gidiyordum ki çantamı sırtıma alınca abim odama girdi.

-Ne oldu?
-Seni okula bırakayım. Sonra arkadaşımla buluşmaya gidecem.
-Olur! Çıkalım. Dedim köşeye geçip önden yol verdi. Ben çıkınca o da odamın kapısını kapatıp arkamdan geldi.

-Çıkıyor musunuz?
-Hm hm! Yeri'yi okula bırakıp oradan arkadaşıma geçecem.
-Mingyu, gelirken şu masanın üstündeki listede duranları alabilir misin? Diye annemden güzel bir istek gelince abim tama anlamında başını sallayıp masadan listeyi aldı. Dışarı çıkıp arabaya bindik.

-Abi. Bir şey mi var? Gergin görünüyorsun.
-Bilmem. Bugün biraz gergin uyandım. İçimde kötü bir his var. Her an birine patlayacam gibi.
-Arabayı dikkatli kullan o zaman. Dedim. Tamam anlamında başını sallayıp okul yolunu tuttu. Sonunda okula gelmiştik.

-İyi dersler. Dedi ve inmemi bekledi. Emniyet kemerimi açıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Sonra hızla arabadan indim. Bir şey olmuş olmalıydı. Ama abim zaten bazen bilerek bu şekilde gerilirdi. Bazen uykusundan bu şekilde uyanıyordu. Okul bahçesine girer girmez koluma yapışan bir adet Soobin ile karşılaştımmm...

-Sakin ol manyak!
-Açım...hadi kantine gidelim. Dedi. Hızla sınıfa çıkıp çantamızı masaya attık. Gözüm Kim Tan'ın masasına takılmıştı. Birinin çantası vardı. Kim oturmuştu ki?

-Soobin...Kim Tan'ın masasında kim oturuyor?

-Bilmem. Dediği zaman arkamı dönüp Min Jae'ye seslendim.

-Min Jae! Dediğimde hemen irkilerek başını kaldırıp bana döndü.

-O masada kim oturuyor?

-Öğretmen HyeMi'nin yerini değiştirdi. Artık orada oturuyor. Dedi ve baçını tekrar koydu. Sinirlenmiştim. İster istemez. Sinirle dışarı çıkıp banka oturdum...boynumda yürümenin verdiği hareketle tenime çarpan kolyeyi hissettim. Elimle kolyeyi tutup gözlerimi kapattım. Şunun şurasında 1-2 hafta sonra okul bitecekti.

O günüm full öyle geçti. Çıkışta abimi aradım.

-Aloooo!
-Zürafaaaa!...ne yapıyorsun?
-Markete doğru gidiyorum.
-Gitme. Gel beni al beraber gidelim.
-Yoluma ters!
-Hadiii...40 yılın başı seninle hava atacam. Gel hadi.
-Serseriiii...
-Hadiiii!
-Tamam. Geliyorum. Dedi.

Yaklaşık 20 dk sonra bekledim. Son dersimiz boşken sınıfta aramış ve onunla konuşmuştum. 20 dakika sonra zil çalınca aşağıya indim. 1-2 dk sonra abimi gördüm. Arabadan çıkıp kocaman gülümsemesini bana sundu. Çantamı sırtımda düzeltip ben de gülümsedim ve nispet yapar gibi "Abiii" diye bağırıp abimin boynuna atladım. Kızların kuduruşunu hissediyordum. Tabi abimin taştan vücudunu da. O da bana sıkı sıkı sarılmıştı çünkü. Abimden ayrılınca hızla arabaya bindik. Biraz uzaklaşınca abim dikiz aynasından kızlara baktı.

-Sen var ya....aklına uymam hataydı.
-Ne be? Herkes kardeş olduğumuzu biliyor. Bir kardeşe sarılmak en doğal şey.
-Anormal değil. Senin yüzünden fanlarım bana kırıldı üfff...çok muhteşemim.
-Çok fazla şımardığının farkındasın değil mi?
-Hahah...boşversene! Dedi ve markete doğru sürdü. Markete varınca ceketini çıkardı. İlk 3 düğmesi açıktı. Tüm göğsünü görebiliyordum.

-Yha!
-Ne?
-Sen üstsüzken odana girince ayıp oluyor da insanlara göğsünü sergilemen mi ayıp değil!
-Sananeeee!
-Çık! Dedim ve hemen kendimi dışarı attım. O da benimle beraber çıktı. Markete girdik. Abimle markete gitmeye bayılıyordum. Çok fazla şey alıyorduk.

-Listede fazla bir şey yok. Önce omları alalım. Dedi ve peşinden gelmemi sağladı. Bir çok yere baka baka listeyi tamamlamıştık. Abur cuburları alıp arabaya geri gittik.

-Yarın gidiyorsun değil mi?
-Hm hm...
-Ne zaman dönersin?
-Bilmem. Haftaya üniversite sınavın var değil mi? Hiç bahsetmiyorsun bu konuyu!
-Evet. Bahsetmeme ne gerek var! Sonuçta girecez ve bitecek.
-Kazandığın üniversite ne olursa olsun bu medyaya yansıyacak biliyorsun değil mi?
-Biliyorum.
-Gerilmemeye çalış. Abin sana güveniyor.
-Okay👍...dedim. Bana gülümseyip arabayı kullanmaya başladı. Eve sonunda gelmiştik.

Gece uyumak için dönüp duruyordum. Gözlerimi kapatınca gözümün önünde Kim Tan'ın beni konserden sonra eve bırakışı geldi.
Biraz kötü olduğumu hissedince gözlerimi aniden açtım. Ben tavanla karşılaşınca kapımın açılması ile hafiften kasılan vücudumu rahat bıraktım ve kolumla destek alarak hafifçe kalktım. Abim yastığını alıp gelmişti.

-Ne oldu? Ninni mi anlatayım sana?
-Hayır. Hep sen mi yatağıma geleceksin. Kay köşeye beraber uyuyalım! Dedi. Yastığımı falan köşeye çekip yorganı açtım. Abimin uzanmasını bekledim. Gelip yatağıma yığıldı. Ben de uzandım. İkimiz de tavana bakıyorduk. Yan dönüp kolumu sararcasına üstüne attım.

-Abi...bana ilk aşkından bahsetsene. Dedim. Gözlerini indirip suratıma baktı. Bir süre öylece bakıştık.

-İlk aşk?
-Evet...dedim. Tekrar gözlerini tavana dikip yutkundu.
-Güzeldi. Çok güzeldi. Beni kabul etmemişti. Çok acı çekmiştim. Sonra üniversitede yeniden karşılaştım. Bu sefer birbirimizi sevdik. Güzel bir ilişkimiz vardı. Ama mesleğim gereği ona onu sevmediğimi söyleyerek ayrıldım.
-Yani yalan mı söyledin?
-Mecbur kaldım...
-Desene aşk aşk kaderimiz aynı. Severek ayrılmışız.
-Evet...ama umarım senin ilk aşk hikayen güzel sonuçlanır. Deyip gözlerini kapattı. Bana da fısıldamak kalmıştı

-Umarım...

BİG BROTHEROn viuen les histories. Descobreix ara