32

55 6 32
                                    

(Snap Shoot'un MVsinde, ışıklandırma, yönetmenlik, directörlük, kameramanlık, dallarının hepsinin Mingyu'nun yaptığını biliyor musunuz? Aramızda Carat olmayan var mı?)

Sabaha kadar benim yüzümden ayakta kalmışlardı. Polis gelmişti onunla ilgilenmiştik. Evin korumasını daha da sıkılaştırmışlardı polis ifademi alıp gitmişti. Şimdi evime giren kişiyi arıyorlardı. Sabah ben okul için hazırlandım onlar da şirket için hazırlanmışlardı. Hazırlanmam bitince kapı çaldı. Koşup çantamı sırtıma takarak kapıyı açtım. Abim kapıdaydı. Kafasını köşeye yaslamıştı.

-Çıkalım...dedi. Final sınavlarım bugünden itibaren başlıyordu. Evi kilitleyip abime doğru geri döndüm elini uzattı. Aptallar gibi boş boş gülümseyip elini tuttum. Karşı dairenin kapısı açılıp Seulbi dışarı çıktı.

-Omo! Mingyu Bey selam! Dedi ve abimle birbirine selam verdiler. Abim bana geri dönünce "üfff bu nerden çıktı bakışı attı!" gülümseyip Seulbi'ye baktım.

-Yeri iyi misin? Olanları duyduk. Güvenlikçi tutacaklarmış. Endişe etme. Biz buradayız. Sınavına odaklan.

-Teşekkür ederim Seulbi. Sınava odaklanacağım. Geç kalacağız. İzninle...dedim ve abimin koluna girip hızlı hızlı oradan uzaklaştık.

Abimler arabaya binince ben de okul yolunu tuttum. Vardığımda kampüs bahçesine girer girmez önümde bir el ve bir çiçek belirdi. Şaşırmıştım. Kafamı kaldırıp baktığımda bunun Rowoon olduğunu gördüm.

-Selam Yeri. Soobin'in de bugün dersi yok muydu? Sonradan mı başlayacak?

-Ha yok, hayır! Onun sınavları birkaç gün sonra başlayacak. Ailesi geldi. Sınavlar başlayana kadar muhtemelem onlarla takılır.

-Hmm anladım. İyi o zaman. Sınıfa gidelim. Dedi ve önden yürüdü. Ben de arkasından ilerledim ve yanına yetiştim. Esnediğimi görünce merakla bana baktı.

-Uykunu alamadın mı? Bugün sınav var!

-Hıh? Şey hiç sorma. Dün gece eve hırsız girdi. Tüm gece polisle falan ilgilendik. Uyuyamadım.

-Ne? Sen iyisin ama değil mi? Aman Allah'ım çok korkacaksın. Talihsizliğe bak.

-Soobin eve dönene kadar biraz korkarak yaşayacağım. Ne yapalım? Bana bir şey olmadı. Abimlere kaçtım zaten.

-Yanında birinin kalması gerek. Yoksa psikolojini çok etkileyecek Abin gelemez mi?

-Gelebileceğini sanmıyorum. Mecburen sabredecem.

-Ben geleyim mi?

-Huh?

-Jongha ile beraber kalıyoruz biliyorsun. O yalnız kalmayı seviyor. Onu yalnız bırakıp Soobin gelene kadar seninle kalabilirim. İster misin? Dedi. Suratına bön bön baktım. Ne diyecem bilememiştim. Beklenmeyen bir teklifti. Uzun süre cevap vermeyince tekrar konuştu.

-Rahatsız ettiysem kusura bakma. Sadece senin için endişelendim. Özür dilerim dedi ve kafasını önüne geri çekti.

-Şey...önemli değil. Bize gelmeni Soobin de sorun etmez aslında ama okulda dedikodu çıkmasın?

-Huh? Heeeyyy...okulda herkes çok yakın arkadaş olduğumuzu biliyor. Sevdiğin birinin olduğunu da biliyorlar...sanmam!

-Doğru...diye onu onayladıktan sonra kampüsün içine girdik. Sınıfımıza derhal girdik ve yanyana oturduk. Gerçekten de Rowoon benim en yakın arkadaşlarımdan biri olmuştu.

Uzun bir dersin sonundan sonra kafeteryaya indik. Su alıp oradan ayrıldıktan sonra çalışma odasına gittik ve ders notlarını dolaplara koyduk. Derhal zil çalmıştı. Sınavımız vardı. Hızlıca sınıfa gittik ve sınav önümüze teker teker koyuldu. 50 dakikamız vardı. 45 dakika kadar bir süre sonra bitirmiştim. Ben sınavımı öğretmen kürsüsüne bırakırken arkamdan Rowoon'da bırakmıştı ve beraber çıkmıştık. Kampüsten çıkar çıkmaz telefonum çalmıştı. Titreşimde olan telefonu cebimden çıkardım. Polis merkezinden arıyorlardı.

BİG BROTHERWhere stories live. Discover now