28

57 7 26
                                    

(Günaydınıııııızzz🙆 Mingyu çok şeker değil mi yaaaa??? Tutacan tokatlaya tokatlaya sevecen😇)

Akşam abimlerde yemek yiyip menajerleri ile tanıştık. Çok şeker bir adamdı. Seventeen'in gizli 14.üyesi gibiydi. Sabah uyanıp kahvaltımızı ettikten sonra evde çok fazla bunaldığımı fark ettim.

-Soobin ne yapacaksın?
-Annemlerle konuşacağım. Sen?
-Bilmem çok sıkıldım. Üniversite öğrencisi olduğumuz için sokak yasağımız yok. Ama tüm avmler falan kapalı.
-Bilmem...neyse ben odamdayım. Dedi ve odasına gitti. Biraz düşünüp taşıjdıktan sonra telefonu elime aldım.

Ben: Abiii~~

Z.zürafa: Efendiiiimmm??

Ben: Şirketin adresini yollar mısın?

Z.zürafa: Neden?
Neyse vaktim yok al
*Adres*

Mesajına görüldü bıraktım ve mutfağa geçtim. Dün öğlen yaptığımız kimchiden hepsine yetecek kadar ayırdım ve pilav yapıp aynı şekilde onlara yetecek kadar ayırdım. Hazırlanıp maskemle beraber dışarı çıktım ve markete uğradım. Biraz meyve de alıp taksi çağırdım. Bir süre bekleyişin ardından taksiye bindim ve şirket için yola koyulmasını söyledim.

20 dakika kadar bir yoldan sonra şirket kapısının önündeydim. Binaya uzun uzun baktım. İnsanlar boşuna idol olma hayali kurmuyordu...

İçeri girdim ve yetkili birini bulup sordum.

-Kimsiniz?
-Ben Mingyu'nun kardeşiyim...ziyarete geldim :)

Kocaman gülümsememin ardından karşılığını alarak abimin üst katta pratik odasında olduğunu duydum. Etrafı inceleye inceleye yukarı çıktım. Hangi oda olduğunu bilmesem de odaların isimleri kapıda yazıyordu. "Dance Room" odasını görünce kapıya kısa bir gülümseyip gittim. Kapıya ulaşana kadar müzik sesi kesilmişti. Kapıyı içe doğru ittirip kendimi gösterdim. Üyeler beni görünce kocaman gülümsemişti. Ben de onlara gülümserken abim çıkardığı hırkayı yere bırakarak yanıma geldi. Suratına duşluk tutmuşlar gibi görünüyordu. Tam karşımda ben ona gülümserken tişörtünün kaldırıp yüzündeki terleri sildi ve tişörtü geri bıraktı. Yüzüm ister istemez tiksinir bir hal almıştı.

-Neden geldin? Bir şey mi oldu?
-Hm? Hayır! Evde çok sıkıldım. Size biraz yemek ve meyve getirdim.
-Ne? Cidden mi? Aigooo abisinin prensesi! Derken elimden poşeti alıp kafasını içine koymuştu. Diğer üyelerle de selamlaştım. Hepsi yemeğin başına oturdu ben de yanlarına oturdum.

Cheol Abi;
-Neden zahmet ettin? Yemek sipariş edebilirdik.
-Evde çok sıkılmıştım. Aklıma gelince yaptım. Hem abimi de sizi de görmüş olurum diye düşündüm.
-İyi yapmışsın!

Woozi Abi;
-Boşuna Hangkok'u kazanmamış. Düşnceli ve zeki birisin. Umarım sana da virüs bulaşmaz.
-Yha...O nasıl söz abi!? Umarım hiç birimize bulaşmaz!
-Hayır. Korona'dan bahsetmiyorum. Aptallık virüsü. Başta hoshi, chan ve abinde tek vardı. Ne yazık ki 12 üyemizi bu virüse kaptırdık.

Abim;
-Lee Jihoon...kes sesini! Dedi. Benim yanımda küçük düşürülmek istemiyordu.

-Eheeeyyy...bunu kabul etmiyorum Woozi Abi! Diğer üyeler için bir şey diyemem ama abime laf ettileremem.

Woozi Abi;
-Yazık...Yeri'ye de bulaşmış! Dedi ve kocaman bir lokma kimchiyi ağzına tıkadı. Biraz gülüştük yemeklerini bitirdiler.

BİG BROTHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin