BÖLÜM 76

3.8K 431 65
                                    

''Şimdi ne yapacağız?'' diye sordum hızla, gözüm hala ters dönmüş olan kulede takılı kalmıştı. Neden bu şekilde olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama büyük bir sorunun buna sebep olduğunu anlamak zor değildi.

Harika!

Hiçbir tepki vermeden ''İtici güç motorları arıza yapmış olmalı'' dedi Kevin.

Kaşlarımı çatıp dediği şeyi anlamaya çalışırken ''Nasıl yani?'' diye sordum hemen.

Kevin bana döndü ve ''Kuleyi havada tutan itici güç motorlarıdır. Onlar olmazsa havada duramaz'' diye cevap verdi.

Kaşlarımı çatıp ''Kuleye çekirdek sıvısının güç verdiğini sanıyordum'' dedim.

''Çekirdek sıvısı kulenin işleyişini sağlayan makinelere güç verir, kendi başına bir şey yapamaz'' dedi.

''Tamam, yani ne yapacağız?'' diye sordum yine endişeyle. Sanki kapana kısılmış gibi hissediyordum. Sorun çıkmayacağını düşünmek aptallıktı zaten.

Kevin bana döndü ve '' Neyin arızalandığını öğrenmek için içeri girmem gerek'' dedi yavaşça.

Bir an kalakaldıktan sonra ''Tamam, ben hazırım'' dedim hızla. İçeri girmek için bana ihtiyacı vardı, ben de seve seve ona yardım edecektim elbette. Ayrıca kaybedecek vakit yoktu.

''Hey, Sierra'nın ters dönmüş o devasa şeye yaklaşmasına izin vermem'' dedi Arthur hızla.

''Evet, tehlikeli gözüküyor!'' diye onay verdi Oliver. Tam arkamızdaki koltukta oturuyorlardı, şu ana kadar pek sesleri çıkmasa da, sanırım bu sefer kendilerini tutamamışlardı.

Yavaşça arkam dönüp ''Bunu yapmak zorundayım, biliyorsunuz ki her şey buna bağlı. Hem o kadar da tehlikeli gözükmüyor'' dedim yalvarırcasına. En son dediğime ben bile inanmamıştım, onları nasıl inandırabilirdim ki?

''Aslında kulenin giriş bölümüne hava aracıyla gideceğiz, Sierra sadece uzanıp panele dokunacak. Sonra ben içeri girip bilgileri alırım, ardından sorunun ne olduğunu öğrenip geri gelirim'' dedi hızla.

Aslında... Basit gözüküyordu.

Basit olsun veya olmasın, artık yeryüzüne inmek ve güvende olmak istiyordum. Bunun için de elimizi çabuk tutmalıydık. ''Tamam, hadi yapalım'' dedim ve yerimden kalkıp ayakta durmaya başladım.

Ne kadar hızlı gidersek gidelim, sarsılma yaşamadığımız için ayakta çok rahat durabiliyorduk, belki de Kevin bu yüzden oturmam için beni zorlamamıştı. Buna memnundum, yerimde durabileceğimi sanmıyordum. Hava aracı hareket etmeye başladı ve ters dönmüş kulenin alt kısmına, tam da giriş kapısının olduğu yere kadar ilerledi. Bu kulenin de metal yüzeyi paslanmış ve eskimişti ama kulenin üstünde yer alan metal çubuklar sapasağlam duruyordu. Hava aracının kapı kısmı, kule kapısının önünde durunca Kevin elini sırtıma koyup, diğer elini hava aracının içinde yer alan metal tutunma kısmına yerleştirdi.

''Seni tutuyor olacağım'' dedi yavaşça. O sırada Arthur ve Oliver 'da arkama gelmişlerdi. Sanırım düşmemden korkuyorlardı. Aslında korkmaları iyiydi, ben de feci derecede korkuyordum.

Tamam anlamında kafa salladım ve kapının açılmasını bekledim. Kapı açıldı ve kulenin ters dönmüş kapısıyla yüz yüze geldim. Hava aracının kapısı, kule kapısına yaklaşmamıza engel olduğu için arada fazlasıyla bir boşluk kalıyordu. Ayrıca hava aracının kapısı dışa doğru çıktığı için kule kapısına ulaşmamızı sağlayacak bir köprü görevi görüyordu. Derin bir nefes alıp yere eğildim ve hava aracının kapısının üstüne çıktım. Kevin ayak bileğimi nazikçe tutarken kalbim heyecanla atmaya başladı. Aşağıya odaklanmak yerine, üzerinde durduğum hava aracının metal kapısına bakarak ilerlemeye başladım. Aşağıda yer alan sonsuzluğa odaklanırsam eğer, bunu başaramayabilirdim.

BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin