BÖLÜM 40

5.7K 581 178
                                    

Burada, soğuk taş zindanda ilk uyandığım zaman deli gibi çığlık atmış ve Werner'ın iyi olup olmadığını öğrenmeye çalışmıştım. Saatler boyu kimse yanıma uğramamış, çığlıklarımı görmezden gelmişlerdi. Çığlık atmaktan yorulduğum zaman birkaç sorgucu muhafız gelip beni konuşturmaya çalışmıştı. Saçlarımı sıkıca tutup boynuma zincir vurmuşlardı önce, sonra aynı zincirler kollarımı da sarmalamıştı. Zincir canımı feci acıtmıştı ama bir süre sonra acıyı hissedemez olmuştum. Hissizleşmem ne kadar sürdü bilmiyordum.

Beni aç bıraktılar, üzerimdeki ıslak ve pis kıyafetleri bile değiştirmeme izin vermemişlerdi. Taş zemin, taş duvar ve demir bir kapıdan oluşuyordu tutsak edildiğim yer. Pencere yoktu, ışık ise sadece sorgu zamanları açılıyordu. Karanlıktan korkan bir kadın değildim ama burada, aramızdaki taş duvara rağmen diğer mahkumların iniltileri arasında durmak korkutucuydu. Kanımın donduğunu hissediyordum bazen. Sanki biri kapımı yavaşça açıyormuş gibi geliyordu zaman zaman. O zaman kalbim kulaklarımda atarken nefesim kesiliyordu. Bu yüzden işkence dolu sorgu zamanlarını iple çekiyordum. O zaman karanlıkta kalmak zorunda değildim.

En son kraliçe geldiği zaman ışık açılmıştı. Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım. Kraliçe... Gözümün biri şişmişti bu yüzden görüşüm çok iyi değildi. Buna rağmen güzelliğini fark etmemek aptallık olurdu. Uzun, beyaza yatkın saçları omuzlarından beline kadar ulaşıyordu ve güzelce örülmüştü. Parlayan tacı, yanan beyaz ışık sayesinde daha da parlıyor, gözlerimi alıyordu. Ve o gümüş elbisesi... O kadar güzel bir kadındı ki, bu durumda olmasaydım ona hayran hayran saatlerce bakabilirdim. Ayrıca taş zemindeki sandalyesinde, tıpkı taht odasında oturuyormuş gibi durması, gözümde büyümesine neden olmuştu. Güldüm, altın renk sandalye bu pis taş hapishanede biraz garip durmuştu ama bu gariplik bile hoştu. Werner kesinlikle annesine çekmiş olmalıydı.

Kraliçenin söylediği sözler bir bir geçti aklımdan. Werner hakkında söyledikleri kalbimi acıtsa da şuan inanmakta zorlanıyordum. İlk duyduğum zaman hissettiğim korku yüzünden bayılmıştım ama şimdi düşününce, Werner hemen pes edecek biri değildi. Beni yarı yolda bırakmazdı.

Uyandığımda yine pis hücredeydim ama üzerimde diğerine göre daha temiz ve kalın kıyafetler vardı. Süslü değillerdi, köylüye yakışacak cinstendi. Eh, sorun etmiyordum, nede olsa ben de bir köylüyüm. Kaç gündür deli gibi aç olan karnım da artık guruldamıyordu. Muhtemelen açlıktan bayıldığımı düşünüp beni tedavi etmişlerdi. Sonra da düşünmem ve akıllanmam için beni buraya geri tıkmışlardı.

Gözlerimi kapattım ve kraliçeye söylediğim şeyleri düşündüm. Hayal meyal konuşmalar dönüyordu aklımda. Krala evlenme teklifi ettiğimi söylemiştim. Kadın doğal olarak şaşkınlıktan ölmüştü. Kendi kendine mırıldanıp durmuş, hatta gözleri bir süre duvara takılı kalmıştı. Anlıyordum, oğlunun benim gibi biriyle birlikte olmasını istemiyordu.

Düşüncelerimi başka yöne toplamaya çalışmaktan bıktım. Yere serilmiş pis bez parçasında uzanırken akılımı meşgul edecek konulara odaklanmaya çalışıyordum ama beynim zonkluyordu. Kalbim ve aklım sürekli Werner'a kayıyordu. Tanrım! Onu aklımdan çıkaramıyordum. Yaşıyor muydu?

Kraliçenin ziyaretinden sonra başka kimse yanıma gelmemişti. Karanlıkta olduğum için gece ve gündüz kavramım da tamamen kaybolmuş durumdaydı. Kadının gelişi üzerinden kaç gün geçmişti ki. Daha ne kadar burada tutulacaktım. Peki, Werner iyi miydi? Kardeşlerim ve annem de aklımdan çıkmıyordu. Onlar güvende miydi? Jonny ve diğerleri onlara göz kulak olurdu, bundan emindim. Peki... Beni kim koruyacaktı. Kendi başıma buradan kurtulmam imkânsızdı. Werner uyanmazsa eğer, sonum kötü olacaktı.

Ellerimi sert zemine koyup dizlerimin üzerinde emeklemeye başladım ve karanlık zindanda kapının dibine kadar ilerledim. Kapının dibine birkaç kez su ve yemek koyup gitmişlerdi. Kapının yanına varınca iyice etrafı elimle araştırdım. Hiçbir şey yoktu, bu sefer elim boş yer yatağıma geri dönüp yavaşça yattım. Bir parça ekmek beni ayağa kaldırabilirdi. Yeme isteğim yoktu ama güçlü olmak zorundaydım sonuçta.

BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin