BÖLÜM 46

5K 516 114
                                    

Damarlarımdaki kanın fokurdadığına yemin edebilirdim. Parmaklarımın ucundan başlayıp yüzüme doğru yayılan ısının da farkındaydım. Havanın soğuk oluşuna şükrederken buldum kendimi. Kimse kızardığımı, heyecanlandığımı anlamayacaktı. Derin bir nefes alıp yanımda duran kraliçeye doğru döndüm. Gözleri benim üzerimdeydi, baştan aşağıya beni tartıyordu. Bu davranışı hiç hoşuma gitmiyordu.

''Endişeli misin?'' diye sordu ciddi bir ses tonuyla.

Derin bir nefes alıp ''Evet, hem de çok'' dedim yavaşça. Hissettiğim şeylerin yoğunluğu altında ezilmek üzereydim. Birazdan halkın önüne çıkıp merdivenleri tırmanacak ve evlenecektim, hem de onca insanın karşısında.

Kraliçe kaşlarını çatıp '' Sen bir kraliçe olacaksın Sierra, endişeni her yerde dile getirme!'' dedi hızla. Kızmıştı ve nedenini anlamıyordum. Odada yalnız başımızaydık, kimse bizi duyamazdı. İtiraz etmedim ve kafamı sallamakla yetindim.

''Bir kraliçe kafasını sallamaz, kelimelerle hislerini ifade eder'' dedi yeniden, artık çileden çıkmış gibi bir hali vardı. Derin bir nefes almak için hazırlandım ama bunun yerine yavaşça nefes alıp verdim ve sert sözlerini içime atmaya devam ettim. Geldiğinden beri bir kraliçe bunu yapmaz, bir kraliçe o şekilde yürümez, o şekilde derin derin nefes almaz... Yürürken önüne değil tam karşısına bakar deyip durmuştu. Neredeyse yarım saat olmuştu kadın geleli ama bana bin asırmış gibi geliyordu.

''Anladım majesteleri'' diye mırıldandım.

Üzerimdeki pelerini düzeltirken ''Seninle çok işim var Sierra, hem de çok'' dedi ve birkaç adım geri gidip yüzümü incelemeye başladı. ''Yine de... Çabalarını görmediğimi sanma, neler hissettiğini bilmediğimi de düşünme. Ben asil bir aileden geliyorum, bu gibi durumlara alışkınım fakat sen... Hiç bilmediğin bir ortama gireceksin. Zorluklarla karşılaşacaksın ki çoğu benim tarafımdan olacak. Seni iyi bir kraliçe yapmak benim görevim çünkü. Ama kaldırabileceğinden eminim, sabretmeye devam et yeter'' dedi yavaşça.

Sanırım bu görüp görebileceğim tek samimi konuşmasıydı. Normalde sert bir kadındı ve asla tevazu göstermezdi. Aklımın bir köşesine dediklerini bir bir kaydettim, yüz ifadesi bile konuşurken yumuşamıştı. Bu hali duygulanmama neden olmuştu. Yanımda kimsem yoktu, beni destekleyen tek kişi Cass ve Clare'di ve onlar da hazırlıklarla uğraşmakla meşguldü.

Konuşmak istiyordum fakat bu güzel anı bozmakta en son istediğim şeydi. Ayrıca söyleyeceğim en ufak hatalı kelime tüm okları üzerime çekerdi ve ben evlendiğim gün kraliçenin gazabına uğramak istemiyorum.

Kraliçe '' Şimdi birkaç muhafız seni platforma gireceğin yere kadar götürecek. Ondan sonra platformu tırmanacaksın. Sadece yürü ve bize ulaş. Kimseye odaklanma ve sakın bir hata yapma Sierra, o merdivenleri ölsen bile çıkacaksın. Çıkmazsan halk seni ayıplar. Çıkamazsan eğer... Erkenden ölmem için dua edersin çünkü her günüm seninle uğraşmakla geçer'' dedi sertçe.

Eski kraliçe geri dönmüştü.

''Evet, majesteleri'' dedim yavaşça.

Kraliçe ''Tamam, iyi şanslar sana'' dedikten sonra arkasını dönüp gitti ve beni odada yalnız başıma bıraktı.

Yatağın üzerine çöküp beklemeye başladım. Son bir saat boyunca heyecanım hat safhaya çıkmıştı. Bir süre sessizce bekledikten sonra muhafız birlikleri beni platform girişine götürmek için geldiler. Yavaş hareketlerle kapıdan çıkıp beni bekleyen muhafızların yüzlerini inceledim. Kalbim heyecanla çarparken yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım. Muhafızların arasında Jonny, Oliver ve Arthur da vardı. Yalnız olmadığımı bilmek mükemmel hissettirmişti. Peki, bu kıyafetleri nereden bulmuşlardı? Muhtemelen Clare'in işiydi bu.

BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin