BÖLÜM 34

5.7K 555 238
                                    

Bir saat boyunca araba denilen ölüm makinesinin içinde can çekiştim. Werner güçlü kuvvetli bir adam olabilirdi, hatta başıma bir şey gelmesine izin vermeyeceğinden adım kadar emindim ama bir daha onunla aynı arabaya bineceğimi sanmıyordum.

Geçtiğimiz her kaviste, dönemeçte kendimi sağa sola sallanırken buluyordum. Aslında yolculuk boyunca kafamı sabit tutabildiğim bir an dahi yoktu. Bir ara yol olduğunu düşündüğüm yerden ayrılıp ağaçların arasına dalınca çığlığı basmıştım ve o bu tepkime kahkahalar atarak karşılık vermiştim. Yani o tam aradığım erkekti ama mecbur kalmadıkça onun sürdüğü arabaya binmeyecektim. O kadar.

Ellerimi yüzüme koyup hızla sıvazladım ve arabadan kurtulduğum için içimden şükretmeye devam ettim. Sapasağlamdım ama sinirlerim biraz hazar almıştı. Ayrıca kalçam ve boynum bitmeyen sallantı yüzünden ağrıyordu.

''İyi misin?'' diye sordu Werner gülerek.

Sinirle kafamı ona çevirdim ve '' Sence?'' diye sordum.

Yüzümün ifadesinden ciddi olduğumu anlayınca gülümsemesi kaş çatmaya dönüştü ardından bana doğru adımlayıp '' Seni incittim mi?'' diye sordu endişeyle.

İşte bu hareketi her şeyi silip atmıştı. Ona olan kızgınlığım buhar olup uçarken ''Sadece... Lütfen araba kullanmayı bırak. Ya da ben kullanayım, o kadar da zor görünmüyordu. '' dedim ve yere attığım sırt çantamı omzuma geçirip ona güldüm. Werner yola çıktığımız zaman arabanın nasıl kullanıldığını anlatmıştı. Onca sallantının arasında az çok ne yapmam gerektiğini anlamıştım.

''Daha yeni yeni öğreniyorum, kusura bakma'' dedi mahcup bir halde ve çantasını yerden alıp sırtlandı. Olumlu anlamda başımı sallarken arkamızdaki arabaya çevirdim gözlerimi. Yine çıkmaz bir yola girmiştik. Werner tıpkı saklı olduğu zamanki gibi üzerine naylon örtmüştü. Yavaş yavaş atıştıran karlar sayesinde bir saate kalmaz bu araba göz önünden kaybolup gidecekti.

Yeniden önüme dönüp hemen yukarı doğru yükselen üçüncü kuzey dağına baktım. Dağa ulaşmadan önce donmuş bir göl vardı önümüzde. Çok büyük değildi ama ölümcül gözüküyordu. Önce onu aşmamız ve sonra dağa tırmanmamız gerekiyordu.

''Göl donmuştur değil mi? Yani tamamen'' diye mırıldandım. Biraz endişeliydim, içine düşen hiçbir insan kolay kolay kurtulmazdı.

''Merak etme, yıllardır bu şekilde'' dedi Werner ve yürümeye başladı. Derin bir nefes alıp onu takip etmeye başladım.

Bugün hava çokta kötü değildi. Kar yavaş yavaş yağıyordu ama soğukluk kar yağışı sayesinde biraz azalmıştı. Neyse ki önümüzü de görebiliyorduk, fırtına yoktu. Bu bugün şanslı olduğumuzu gösteriyordu.

Bir süre sessizce yürüdük ama bu sessizlik biraz ürkütücü geliyordu bana. Kafamı Werner'a çevirdim ve gizli geçitte gösterdiği gemiyi düşündüm. Ayrıca aşkım kelimesini de unutmuş değildim. Aklıma dolan anılar nefesimi kesmişti, katı Werner bana aşkım demişti. Dünyanın sonu falan mı geliyordu acaba?

''Beni neden izlediğini sorabilir miyim?'' diye sordu Werner, yüzü ifadesizdi ama sesinde eğlence tınıları yükseliyordu.

''Sadece... Şey bana gemiyi gösterdiğin için teşekkür ederim'' Sana bakmaya doyamıyorum mu diyecektim. Asla bunu yapmazdım, bu yüzden düşündüğüm şey yerine başka bir şey söylemiştim.

Werner bana döndü ve '' Önemli değil.'' Dedi ardından nefes alıp ''O kadar güzel ve büyüleyici şeyler var ki Sierra, görünce şaşırırsın. Merak etme yavaş yavaş sana her şeyi göstereceğim.'' Dedi bana dönerek.

BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin