BÖLÜM 44

4.7K 554 58
                                    

Gözlerimi oturduğum ahşap masanın üzerinde gezdirmeye devam ederken aşınmış ve soyulmuş kenarlarını inceliyordum. Masa uzun yıllardır gizli odamda duruyordu ve benden önce babama hizmet etmişti. Fazlasıyla yaşlıydı ama iş görüyordu. Uzun süre de göreceğinden emindim. Tabii bunu görebilecek kadar yaşayabilir miydim bilmiyorum. İç savaş kapıma kadar dayanmıştı ve yarın otuzuncu yaş günümdü. Herkes hem yaş günümü kutlayıp hem de evleneceğimi düşünüyordu, hazırlıklar bile tamamlanmıştı fakat ben henüz kimseye ortada bir gelinimin olmadığından bahsetmemiştim. Konsey gelinim ile tanımak istemişti,göstermek istemediğimi söylediğimde pek ısrarcı olmamışlardı ama meraktan öldüklerini biliyordum.

Herkese göre yarın babamın tacını takacağım gündü ama doğrusunu söylemek gerekirse yarın tacı usullere uymadan takmaya çalışacaktım. Krallığın gücü ikiye bölününce Kuzey tacı da korunaklı bir odada, cam fanusun içinde saklanıyordu. Konsey kurulduğundan beri oradaydı. Cam fanustan ancak güç tek bir elde birleşince çıkacaktı. Yarın bunun olması için çabalayacaktım. Başka çaresi yoktu, babamın emirlerine karşı gelmek zorundaydım. Konsey zorluk çıkaracaktı, belki de isyan çıkacaktı.

Birkaç kez tacı almak istedim ama konsey bu fikre karşı çıkmıştı. Yasalarımız bile bana ihanet ediyordu, taç dokunulmazdı. Bunun cezası çok büyüktü. Çalmaya çalışanlar Kuzey dağı zindanlarına gönderilmişti. Hatta izinsiz odaya girenler bile, diğer hırsızlık yapmaya çalışanlarla aynı cezaya çarptırılmıştı. Elbette ben odaya girebiliyordum ama bir muhafız birliği de benimle birlikte geliyordu. Babam Kuzeyi koruyacağım diye beni ateşe atmış ve kaçmıştı. Şimdi her neredeyse daha mutlu olduğundan emindim. Sinirle soludum, artık hep tetikteydim ve tetikte olmak sinir bozucuydu.

''Werner''

Kafamı, sol tarafta yer alan koltukta oturan Alex'e çevirdim. Rahat, beyaz bir takım elbise giymişti üzerine. Kalın ceketi ve sağlam ayakkabısı krallığının zenginliğini ortaya koyuyordu. Yaşı benden küçüktü ama buna rağmen aklı başında biriydi. Zenginliğiyle övünmeyen bir kral bulmak zordu. Ayrıca Kuzeye en çok yardım eli uzatan kişi de kendisiydi. Şuan bile hamile karısının yanında olmak yerine buradaydı. Yarın neler olacağını kestiremese dahi yanımda kalıyor oluşu iyi bir kral olduğunu gösteriyordu.

Onunla mazimiz biraz geriye dayanıyordu. Babası onu bir yıllığına Kuzeye yollamış ve eğitim almasını istemişti. O zamanlar o on yaşlarındaydı ve Batı kubbelerde yaşıyordu, ben is on beşimin sonundaydım. İlk geldiği gün çok soğuk ve çekingen biriydi. Gereğinden fazla konuşmaz, yemezdi. Hep tetikte kalmıştı.

Ayrıca soğuğa alışması çok uzun sürmüştü. Batı krallığında soğuk çok hissedilmezdi. Bir keresinde Alex'e göre ince bir ceketle dışarı çıkıp halkın arasında dolaşmıştım. Geri geldiğimde yanıma gelip havanın çok soğuk olduğunu ve neden böyle ince giyindiğimi sormuştu. Bu soru karşısında donup kalmıştım. Krallığımdaki birçok insanın sağlam ceketi bile yoktu.

Birkaç ay sonra birbirimize ısınmıştık ve Kuzey madenlerine geziye çıkmıştık. O zaman Alex bana babasının ondan kurtulmak istediği için bize gönderdiğinden bahsetmişti. Bunu duyunca üzülmüştüm ama bunu ona göstermek yerine babamın bizi sürekli bırakıp bir yerlere gittiğinden bahsetmişim. Kaderlerimiz aynı gibi gelmişti o zamanlar. Bu bizi daha da yakınlaştırmıştı. İkimizde baba sevgisinden mahrum gibiydik. O geri gittikten sonra ben de Batı krallığına gidip bir yıl orada yaşamıştım. Böylece krallıklarımız arasındaki siyasi ilişkiler derinleşmişti. Ben ise iyi bir dost kazanmıştım.

Babası hala Kuzey dağlarındaydı. Arada sırada ölüp ölmediğini soruyordu ama asla yanına gitmek istediğini söylememişti. Eğer isteseydi ona izin verirdim elbette ama sormaması... Babasını çoktan gözden çıkardığını gösteriyordu. Bu iyi bir şeydi, yaşanan onca olaydan sonra bu bir adam için aptallık olurdu.

BEYAZ KUBBELER : Savaşçı Kadın ve Kral ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin