-HANİ MEDENİ İNSANLAR KAPIYI ÇALIYORDU? ODAMA DALMA ALIŞKANLIĞINDAN VAZGEÇ. BURASI BİR ERKEK ODASI!..bittikten sonra kapıtı 2 kere tıklattım. Hiç bir şey olmamış gibi sakince "Geeel!" demişti. İçeri girip dolabına sulandım. Elini dolap kapısına koyup suratıma baktı. Genelde yapmadığım hareketlerdi bunlar.

-Koyu yeşil ve bordo karışımı olan gömleğini alabilir miyim😊? Diye gülümsemiştim.
-Sen...benim elbiselerimi mi giyiyorsun?
-Bu sefer rahatlık ve huzura ihtiyacım olduğu için onlara alıştım gibi😊...dedim. Şaşkındı ama dolabının önünden çekilmişti. Dolabının kapağını açıp gömleği gözlerimle aradım. Bulduğum zaman sevinçle onu askısından çıkarıp odama gittim.

Yaklaşık 1-2 saat sonra evden çıkmıştık. Arabaya binince abim annemi aradı.

-Alo!
-Alo! Anne ben ve Yeri dışarı çıktık. Haberin olsun. Eve gelirken istediğin bir şey var mı?
-Bilmem...aklıma bir şey gelmedi şimdi. Kendinize dikkat edin aklıma bir şey gelirse mesaj atarım.
-Tamam. Bye~
-Byeee~~ telefonu kapatıp müzik açtı. Abim arabayı güzel kullanırdı ama her seferinde geriliyordum. Nedense tüm ömrüm boyunca ona bir tek araba sürmede güvenmemiştim. Uzun bir aradan sonra lüks bir restorantın önünde durduk. Abim emniyet kemerini açınca kafamı eğip abimin penceresinden restoranta baktım.

-Burayı karşılayabilecek misin?
-Harika abin ödiyemez gibi mi görünüyor👐! Maaşımı aldım bugün!
-Ooooowww anladım. İyi. Bu harika abim benim ödemelerimi de kendi cebinden yapar o zaman.
-Kabul! Dedi. Gülüp arabadan indim. Canım deli gibi pizza istiyordu.(Admin aç)

İçeri girip bir masaya kurulduk. Menüyü inceliyordum. Şükürler olsun ki pizza vardı. Pizzayı görünce gülümsedim.

-Seçtin mi?
-Pizza istiyorum. Dediğimde garsonu çağırdı ve siparişleri verdi. Yemeğimiz bittiği zaman garson tekrar yanımıza geldi ve müdür'ün bizi çağırdığını söyledi. Chaewon abi bu olmalıydı. Onu sadece 1 kere görmüştüm. Hatırladığım kadarıyla yakışıklıydı. Chaewon'un odasına gittiğimizde abim kafasını tek içeri koyup "Chaewon-aaaaaah!" diye seslendi. Sevinç çığlığına benzer bir şekilde "GYU-SHİİİİİİ!" sesi de gecikmemişti. Abim kapıyı açıp Chaewon Abiye sarılmaya gitti. Arkasından girip kapıyı örttüm. Uzun uzun selamlaşıp bana kısa bir selam verdi. Patron koltuğuna değil de bizim gibi sıradan koltuklara oturdu.

Bir süre konuştular ve sadece onları dinledim.

-Yeri-ah! Ne çok büyümüşsün öyle!
-Ahh cidden çok büyüdü. Bu sene üniversite sınavına girecek.
-Cidden mi? Aklında bir bölüm var mı?
-İngilizce öğretmenliği seçeceğim...
-Cidden mi? Vallahi kafan rahatlar. Okuması en güzel bölümlerden biridir. Kendine birini bul...daha eğlenceli oluyor. Dediğinde ufak bir kıkırdama odayı doldurdu.
-Abin gibi hızlıca bul birini ama. Dediğinde gözlerim pörtlemişti ve abime bakmıştım. Üniversitedeyken bana bir sevgilisinin olduğunu söylememişti.

-Abimin sevgilisi mi vardı?
-Eyyyh tabi. Bölümün en güzel kızlarından biri ile bir gece aynı odada kilitli kaldılar. Artık o gece ne olduysa sabah sevgiliydiler. Dediğinde gözlerim daha da pörtledi.

-Chaewon-aaah! O daha reşit değil. Böyle şeyler söyleme.
-Ahaa doğru. Seneye üniversitede ilk senen olacak da reşit olacaksın. Yolun uzun valla...

Bir süre daha konuştular ve oradan çıktık. Arabaya geri bindiğimizde abim de ben de emniyet kemerini takıp durmuştuk. Ben bir açıklama bakliyordum. Abim de ifşa olmasına yanıyordu. Suratına daha çok bakıp psikolojik baskı uyguladıktan sonra seslice nefes alıp konuşmaya başladı.

-Sadece ikimiz de birbirimizden hoşlanıyorduk. O gece konuşmaktan başka hiç bir şey olmadı. Onu...öpmedim bile! Anladın mı? Dedi hadi ya gerçekten mi bakışı atıyordum.
-Bana öyle bakma. Yemin ederim bir
şey olmadı. Anladın mı?
-Okay...kozmetikçiye gidelim. Dedim. Önüne dönüp rahatlamak için gözlerini kapatıp derince nefes verdi. Sonra arabayı çalıştırıp kozmetikçinin yolunu tuttuk.

Kozmetik dükkanına gidince her zaman kullandığım birkaç şeyi ufak bir sepetin içine atıp rujlara ilerledim. Ruj rengimi değiştirmek istiyordum. Tester'ları elime süre süre deniyordum. Bir tanesinin rengini elimin üstünde tam kestiremedim. Etrafıma bakındım. Aynalar büyük ihtimalle temizliğe kaldırılmıştı.

-Abi! Dedim. Etrafına bakınmayı kesip bana döndü.
-Dudaklarını öne çıkar.
-Ne? Neden? Hayır! Olmaz!
-Bir deniyecem bir şey olmaz. Deyip zorladım. Dışarda kavga edemezdik. O bir idoldü. Aslında ona ruj sürmem de absürttü. Ama biri bunu görüp fotoğraflarsa gerçekleri anlattığımızda sevimli bulacaklardı bizi. Ama kavga etmek pek hoş değildi. Öne büzdüğü dudaklarına hafif hafif tester'ı sürdüm. Dudaklarına dağıtıp bana baktı.

-Güzel oldu. Bunu alacağım deyip onu da sepete koydum ve kasaya gittik. Kasada çok güzel bir kız vardı. Abimin kasaya gelmesiyle kızı görüp arkasına dönmesi aynı saniyede gerçekleşmişti. Ne yaptığına baktım. Dudaklarını eliyle silmeye çalışıyordu. Sonra tekrar önüne döndü ve kıza hafifçe gülümsedi.

-Beyefendi...şuranızda...şey...ruj kalmış. Diyerek kendi dudağında konumu abime anlattı. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutmuştum. Rezil olmayayım derken daha büyük rezil olmuştu. Ödemeyi yapıp arabaya bindik. Emniyet kemerini taktıktan sonra abimin kafasını dikersiyona vurup öylece kalmasıyla kahkahalara boğulmuştum...

-Beyefendi....vkskbkdkdke
-Gülme!
-Beyefendi dudağınızda ruj kalmış dkfkekgkekf
-Gülme! Diye tısladı. O söyledikçe inadına gülesim geliyordu. En sonunda başını kaldırıp "YHAAA" diye bağırdı. Ben de elimi ağzıma koyup gülmemeye çalıştım ama sonra o da gülmeye başlamıştı.

Kahkahadan karnıma ağrılar girmişti...delilikten değildi. Bu seferki kahkaham gerçekti...

BİG BROTHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin