37- Kendini Kanıtlama

Start from the beginning
                                    

"Bana zarar gelirse Kim Taehyung'a zarar gelmiş demektir, değil mi?" diyerek başımı yana eğdim. Maskesiz olsa dahi ifadesinden çenesinin kasıldığı belli oluyordu. Meydan okur gibi birbirimize bakarken deponun kapısı açıldı ve önden Taehyung çıktı.

Dik dik bana bakan, İrene'in adamını görmesiyle birlikte çatık kaşlarıyla olduğumuz tarafa geldi ve adamı yakasından tutup kenara ittirdi. Öyle kuvvetli ittirmişti ki adam bir iki metre ileriye savrulmuştu.

Arkadan çıkan İrene'e döndü. "Adamlarına mukayyet ol, İrene. Yoksa cezalarını ben keserim." Gözlerindeki keskin bakışla birlikte her bir kelimesini bastırarak söylemişti. Yeterince tehditkar görünüyordu.

İrene'in yüzünde tuhaf bir ifade belirdi. Bozulmuş muydu o? İçimden kahkahalar atmak gelse de bu saçma fikri aklımdan attım.

İleri doğru bir adım attı ve yüzüne duvar gibi bir ifade yerleştirdi. "Adamlarımın hareketlerinin kontrolü senin elinde mi sanıyorsun, Kim Taehyung?" Bu demek oluyordu ki İrene, Taehyung'tan tamamen bağımsız hareket ediyordu. İşte bu kötüydü. Kendi kararları, kendi düzeni vardı ve Taehyung'tan bağımsız olan her şey ona tehlike oluşturabilirdi.

Taehyung da bir adım attı. "Adamlarının parmağı, canıma uzanırsa o parmağı bizzat keseceğimden şüphen olmasın."

Taehyung hızlı adımlarıyla arabanın sürücü koltuğuna geçince ben de bekletmeden yanındaki koltuğa geçtim. İrene ve adamlarının arabaya geçmesini beklemeden gaza yüklendi.

Bir şey demeye çekiniyordum çünkü çok gergin görünüyordu. Yine de konuşmak üzere dudaklarımı araladım.

"İrene'e mi bağlısın?" İş konusunda dediğimi biliyordu, bu yüzden açıklama gereği duymadım.

"Ben işimde kimseye bağlı değilim, Jin." Benim aksime düzeltme gereği duymuştu.

"İrene kim de Namjoon ona karşı bu kadar saygılı, Jennie ona bu kadar hayran?"

"En güçlüler düşmanlarına karşı bir yere kadar ayakta kalabilir. Yıkılmaları güçsüz oldukları için değil, kuvvetli bir desteğe sahip olmadıkları için ya da kalabalık bir düşmana sahip oldukları için olur. Bu konuda İrene bizim için anahtarı oluşturuyor. Dolaylı yoldan da olsa, bu küçük ayrıntıyı İrene kapatıyor. En güçlülerin kimsenin farkında olmasa da desteğe ihtiyacı vardır. İrene de bizim destekçimiz oluyor. Bu yüzden Namjoon, İrene'i memnun etmeye çalışıyor. Ve yine bu yüzden Jennie, İrene'nin tek başına ayakta tuttuğu krallığına hayran kalıyor. Çünkü günün birinde o da tek başına yönetebileceği bir krallık istiyor."

Başıyla onaylarken dudağını ıslattı. "Evet, İrene güçlü." Başını iki yana salladı. "Ama benim kadar değil."

Mırıldandım. "İrene'in desteği olmadan yine ayakta kalırız ama bu kadar rahat değil. Bunu mu demek istiyorsun?"

"Aynen öyle."

Elimle başımı ovalamaya başladım. "İrene de bunu kullanıyor. Gücünü, sana yaklaşmakta bir anahtar olarak görüyor." Kaşlarımı çattım. Taehyung'a karşı gereksiz samimi hareketleri, Taehyung'un odasında kalmak istemesi... "Bu yüzden sana bu kadar rahat yaklaşabiliyor."

"İrene destekçim olmasa da olur, Jin. Sorun orada değil işte. Sorun, İrene'in destekçim olmaktan çıkıp kalabalık düşmanlarımın arasına katılması. Bu kadar çıldırdığını sanmıyorum ama imkansız değil."

Arabayı ıssız yolda kenara çekti. Yan döndü ve gözlerimin içine baktı. Sanırım bu sözlerini gözlerimin içine bakarak söyleyebilmek için kenara çekmişti.

şeytanın ağında ❧ taejin (+15)Where stories live. Discover now