38

1.3K 79 28
                                    




Bu yolun niye sonu gelmiyordu? Yaklaşık bir saattir yürümeye devam ediyordum ve sanki sürekli geçtiğim yerlerden tekrar geçiyormuş gibi hissediyordum. Etrafta sürekli aynı ağaçlar, aynı çiçekler ve aynı kokular vardı. Daha ne kadar yürümem gerektiğini bilmiyordum, ama tek istediğim şu an burada daire çiziyor olmamaktı.

Kafamın içinde o kadar çok düşünce dönüyordu ki bir anlığına James'i unuttuğumu fark etmiştim. Acaba o şu an neredeydi ve ne yapıyordu?
Tüm bunları düşünürken takip ettiğim yol yavaş yavaş sola doğru kıvrılmaya başlamıştı. Belki de sonunda James'in olduğu yola doğru gidiyordum. İçimde yeşermeye başlayan umut ışığıyla beraber adımlarımı hızlandırarak koşmaya başladım.
Başıma gelen onca şeyden sonra insan halime dönüşmeye cesaret edemiyordum, bu yüzden saatlerdir kurt biçiminde etrafta dolanıyordum. Artık daha önce hiç geçmediğim yerlere geldiğimi hissetmeye başlamıştım. Koşmaya devam ederken sis azalmaya başlamış ve soğuk bir hava dalgası ağaçların etrafını sarmaya başlamıştı.
Bu ormanın sonu var mıydı bilmiyordum, varsa da biz çıkabilecek miydik zaten hiç emin değildim, ama şu an tek bildiğim sonunda farklı bir yerde olduğumdu. Belki de sonunda James'e doğru ilerliyordum, kim bilebilirdi ki.
Aklımdan bunları geçirirken ve James'le karşılaşmanın hayalini kurarken başımı ileri bakmak için yukarı kaldırdım ve gördüğüm şey karşısında buz kesildim. Ben karşımda James'i görmeyi umarken tam karşımda bir çift kırmızı gözün sahibi Nikolas belirdi. Mermer gibi sert teni ve kan kırmızısı gözleriyle bana dik dik bakıyordu.
"Bu da bir hayal, gerçek değil."
Bu kelimeleri aklımdan sürekli geçiriyordum, ama Nikolas hiç de hayal gibi gözükmüyordu.
"Bu gerçek değil."
Nikolas'a göz teması kurmamaya çalışırken bunun gerçekten de bir hayal olduğuna kendimi inandırmaya çalışıyordum.
"Ben herşeyden daha çok gerçeğim Letha."
Nikolas'ın ağzından kelimeler dökülmeye başlayınca baştan aşağı ürperdim.
"Sen gerçek değilsin, burada olman imkansız!"
Diye bağırdım karşımda duran vampire.
Gerçekten de burda olamazdı değil mi?
"İmkansız diye bir şeyin olmadığını öğrenemedin mi hala?"
Nikolas sırıttı ve bana doğru birkaç adım attı.
Söyleyecek bir şey bulamıyordum, ne yapacağımı da bilmiyordum.
"Burada ne işin var, ne istiyorsun?!"
Nikolas cevap vermedi ve bana doğru yürümeye devam etti.
O bana doğru yaklaşırken bir yerden hırlama sesi geliyordu, ama nereden geldiğini anlayamamıştım. Tam da Nikolas'ın olduğu yerden geliyordu, fakat bir vampir hırlayamazdı ki.
Kendi kendime sesler duymaya başladığını düşündüm ve ben de dişlerimi göstererek Nikolas'a doğru adım atmaya başladım.


James:

İlk defa takip ettiğim yol sola doğru gitmek yerine sağa doğru kıvrılmaya başlamıştı. Kesin Letha'ya doğru gidiyordum. Şu an o kadar heyecanlanmış ve ümitlenmiştim ki herşey aklımdan uçup gitmişti. Bir an önce bu yolun nereye çıktığını öğrenmek için son hız koşmaya başladım.

Tuhaf bir şekilde sis ortadan kaybolmaya başlamıştı. Daha ormanın sonuna da geldiğimi zannetmiyordum, peki o zaman nereye gidiyordum?
Sis tamamen kaybolunca adımlarımı yavaşlattım ve havayı kokladım. Çok yakından gelmese de bir kurt kokusu alıyordum. Bu Letha olabilir miydi bilmiyordum ama bu ormanda başka kurt olduğunu düşünmüyordum.
Yukarı bakmayı bırakıp bir anlığına karşıya dönünce karşımda birini gördüm. İlk başta gözlerimin gördüğü şeye inanmamıştım, bu yüzden tekrar dönüp baktım. Ve içimdeki tüm mutluluk bir anda çekildi.
Hayır, hayır bu gerçek olamazdı, olmamalıydı.
"Nikolas?"
Büyük bir şok içerisinde karşımda duran katil vampirle göz göze geldim. Ve içimde büyümeye başlayan öfkemi bastırmaya çalıştım. Şu anda karşımda Letha'nın katili duruyordu.
"Sen burada olamazsın, gerçek değilsin."
Diye hırladım sinirle. Ve ona doğru birkaç adım attım.
O ise tuhaf bir şekilde olduğu yerde duruyor ve tuhaf tuhaf bana bakıyordu.
"Farkındaysan şu an tam karşında duruyorum James."
"Hayır bu sadece bir hayal, sen burada olamazsın."
Onun gerçek olmadığından emindim ama gerçek olmasa bile ona o kadar çok saldırmak istiyordum ki.
"Benim gibi birinin istediği zaman istediği yerde olabileceğini biliyorsun değil mi?"
"Seni geldiğine pişman edeceğim."
Diye hırıldadım içimden.
"Ne işin var burada?"
Nikolas cevap vermedi ve bana doğru yürümeye başladı.
Ben de hırlamaya devam ederek ona doğru yaklaşmaya başladım.
Ama burnuma gelen bir koku beni yanıltıyordu. Nikolas niye kurt kokuyordu?

DolunayWhere stories live. Discover now