3

7.5K 304 10
                                    


Aradan iki gün geçmişti ama ben hala üniversitenin ana binasına giderken yaşadığım şeyi unutamıyordum. Aynı o gün gibi kulaklıklarım kulağımda yürüyordum. Bu hissettiklerim çok saçmaydı. Sokakta gördüğüm yabancı bir adama aşık olamazdım. Bu aynı Luna'nın da dediği gibi çok saçmaydı. Onu tanımıyordum bile. Sadece sokakta yere birinin düştüğünü gören ve yardım etmeye gelen biriydi o sadece. Kim olsa bunu yapardı.
Bir daha bu konuyu düşünmeme kararını aldıktan sonra yoluma devam ettim. Bugün nedense üzerinde bir ağırlık vardı ve içimden bir ses bugün kötü bir şeyin olacağını söylüyordu. Ayrıca hislerim çok güçlüdür ve çoğunlukla doğru çıkarlar.
Ama şu an kötü bir şeyin olmasına hazır değilim. Onu da kaldırabileceğimi düşünmüyorum.
Okulun kapısına geldi ve içeri girdim. Daha içeri girer girmez Daniel ile burun buruna geldim. Yine ne yapıyordu bu burada?
Hemen yönümü değiştirmek için döndüm ama herşey için çok geçti.   
"Hey Letha, haberleri duydun mu?"
Daniel'la ne kadar konuşmak istemesem de neden bahsettiğini merak etmiştim.
"Ne haberi?"
Buda arada bana bir iki adım daha yaklaşmıştı.
"Okulun yurdu yıkılacakmış."
Diye cevap verdi ve elindeki şapkayı kafasına geçirdi.
"Hayır öyle bir şey yok, olamaz yani" dedim. Bu gerçek olamazdı.
Peki ya gerçekse?
"Nereden biliyorsun Letha?"
"Peki sen nereden biliyorsun?"
Sinirlenmeye başlamıştım. Bu bir şakaysa hiç komik değildi.
"Sen bunları düşüneceğine şimdi nerede kalacağını düşünmelisin. Bir yer bulamazsan bize gelirsin belki ha?" Dedi ve pis pis sırıtarak uzaklaştı.
Öyle kalakalmıştım. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ama bu gerçek olamazdı. Olamazdı değil mi? Eğer gerçek olsaydı mutlaka Luna'nın da haberi olurdu ve bana söylerdi herhalde.
Hemen Luna'yı bulmam lazımdı. Okulun koridorlarında koşuyordum ve Luna'yı bulmaya çalışıyordum. Neredeydi bu kız?
Sonunda onu dolabının önünde buldum.
"Luna hemen konuşmalıyız."
Nefes nefese kalmıştım. Luna bana ne olduğunu anlamaya çalışarak bakıyordu.
"Ne oluyor Letha, ayrıca sen niye nefes nefesesin?"
"Dediğim gibi acil konuşmamız lazım." Dedim ve Luna'yı kolundan tutup bahçeye sürükledim.
Bahçede hep oturduğumuz banka oturduk. Okulumuz bir ormanın içinde sayılabilirdi. Bahçenin hemen arkasından orman başlıyordu. Yani bahçedeki telli kapıdan çıkınca kendinizi ormanın içinde buluyordunuz. Sanırım bu bölgedeki en büyük ormandı.
Banka oturunca ürpermiştim. Orman havasının pek sıcak olduğu söylenemezdi.
"Evet Letha, seni dinliyorum." Dedi Luna ve ormana bakmayı kesip ona döndüm.
"Sabah okula girdiğimde Daniel ile karşılaştım ve-"
"Onunla bir olay daha yaşadım deme bana Letha." Dedi Luna sözümü keserek. 
"Hayır ama bana yurdun yıkılacağını söyledi."
Dedim ve tekrar sustum. Luna nedense hiç şaşırmışsa benzemiyordu. Oysa ben çok şaşıracağını düşünmüştüm.
"Hmm, o konu."
Bunu o kadar kısık sesle söylemişti ki duymakta zorlanmıştım.
"Biliyor muydun yani?!"
Bundan niye bana bahsetmemişti ki? Luna'nın bunu bilip de bana söylemediğine inanamıyorum. Oysa ben onu kardeşim olarak görüyordum.
"Ne zaman öğrendin?"
Sesimin sakin çıkmasına dikkat ettim ama ne kadar başarabildim bilmiyordum.
"Bende yeni öğrendim, bunu seninle konuşacaktım ama-"
"Ama ne Luna?!"
Ona karşı ilk defa bu ses tonunu kullanıyordum.
"Ama bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemedim çünkü bundan fazlası var."
Daha fazla ne olabilir ki diye düşünürken Luna'nın gözlerinden bir yaş aktığını fark ettim.
"Bunu öğrendiğim zaman kalacak yeni bir yer bulmam lazımdı. Ve ben de annemin yanına taşınmaya karar verdim. Ama çok özür dilerim Letha, sana daha önce söylemeliydim ben sadece doğru zamanı bekliyordum..."
"Doğru zaman buydu yani Luna, bunu senden değil Daniel'dan öğrenmem yani!"
Buna inanamıyordum. Şu an sadece bağırarak ağlamak istiyordum.
"Yani gidiyorsun- taşınıyorsun- buradan öyle mi?"
Sesim titriyordu ve ağlamaya başlamıştım. Şu an sahip olduğum tek kişiyi de kaybediyordum. Her zaman yanımda olan kişiyi...
"Ama neden?"
Tek anlamadığım şey buydu neden?
"Biliyorsun Letha buraya sadece bu üniversiteyi bitirmeye gelmiştim ama fark ettim ki ben yapamıyorum. Olmuyor yani, daha fazla burada kalmak istemiyorum ben de böyle bir karar vermek zorunda kaldım."
"Ama Luna-"
"Biliyorum, biliyorum Letha. Bir tarafım seninle burada kalmak istiyor. Çünkü seni bırakmak istemiyorum. Ama bir yanım da burada artık yapacak bir şeyin kalmadığını söylüyor."
Gözlerimden yaşlar durmaksızın süzülüyordu.
"Peki Luna."
Sadece iki kelime ağzımdan çıkmıştı. Kalbim kırılmış hatta paramparça olmuştu. Luna gittiği için değil, evet onun için de ama asıl bana bunu söylemediği için kırgındım ona. Hatta kızgındım. Daha fazla orada oturamadım ve ayağa fırladım ve koşar adımlarla banktan uzaklaştım. Şu an gözüm hiç birşey görecek durumda değildi.
"Letha!" Luna'nın bağışlarının sesi uzaklaştıkça azalırken yürümeye devam ettim.
Yurdun kapanacağını bana niye söylememişti, kalacak başka bir yerim olmadığını o da biliyordu. Hatta en iyi o biliyordu.

Gözlerimdeki yaşları sildim ve müdürün odasının kapısını tıklattım. Sanırım bu ilk kez müdürün odasına bu şekilde gelişimdi.
"Gelebilirsiniz." Dedi müdür. Kapıyı açtım ve içeri girdim.
"Sizinle konuşmam gereken bir konu var."
"Acil mi?"
"Evet."
"Otur." Dedi müdür ve masasının önündeki koltuğu gösterdi.
Şu an ben bile tam olarak ne yaptığımı bilmiyordum.
"Yurdun yıkılacağını duydum."
"Ah evet, bunu yapmaya mecbur kaldık. Yurtta kalan öğrencilerimize bilgilendirme gönderecektim ancak anlaşılan senin bundan önce haberin olmuş.
Burnumu çektim ve konuşmaya başladım.
"Müdür bey, biliyorsunuz benim bir ailem yok. Yani gidecek bir yerim de yok. Az önce en yakın arkadaşım taşınacağını söyledi."
Durup derin bir nefes aldım ve devam ettim.
"O yurt benim tek evimdi. Orası yıkılırsa benim gidecek hiçbir yerim yok. Lütfen bunu bana yapmayın."
Az önce müdüre yalvarmaya başlamıştım ama umrumda değildi. Gözlerimden yaşlar bir çeşme gibi akıyordu. Bu son yaşananlar kaldırabileceğimden fazlaydı. Tüm hayatım bir günde tepetaklak olmuştu.
"Üzgünüm Letha, ama bunu yapmak zorundayız."
İşte bu benim hayatımı değiştiren ve bardaktaki son damlayı taşıran cümleydi. Artık ne bir evim, uyuyacak bir yerim, ne de arkadaşım vardı. Herkes, her şey bana sırtını dönüyordu.
Müdürün odasından kriz şeklinde ağlayarak çıktım. Ne olduğu veya olacağı artık umrumda değildi. Okulun koridorlarında koşmaya başladım. Nereye gidiyordum bilmiyordum sadece koşuyor, koşuyor ve koşuyordum...

---------------------------------------

DolunayWhere stories live. Discover now