24

2.3K 123 4
                                    



"Ama o lanet kaldırılmıştı!"
"İşte bana bu yüzden lazımsın Letha, sen laneti geri getirmenin anahtarısın."
Dedi Nikolas sırıtarak.
"Ben mi?"
"Çünkü sen özelsin, bildiğin üzere diğer tüm kurtların olduğu gibi sen bir erkek değilsin. Bu da binlerce yılda bir olan birşey. Sen bu dünyaya gelen sadece ikincisin."
Kafam iyice karışmıştı, hayatım zaten normal değilken daha da tuhaflaşmaya devam ediyordu.
"Peki nasıl laneti geri getireceksin?"
Bir saniye durduktan sonra devam ettim. Bu sırada Nikolas oturduğu sandalyeden kalktı.
"Ve neden böyle bir şey yapmak isteyesin ki?"
"Sana şöyle anlatayım,gündüzleri kurtların bizden daha güçlü olmasına katlanamıyorum. Aslında belki herşey güneş lanetini kaldırsam daha kolay olabilirdi, ama bunun için artık çok geç." Dedi Nikolas
Ve ardından yine sinsi ve sinir bozucu bir şekilde gülümsedi.
"Bu yüzden ben de düşündüm ki, ay lanetini geri getireyim."
"Tamam, laneti kaldırmak için buradasın, ama neden- neden beş yıl veya on yıl önce değil de şimdi?"
"Kesinlikle çok soru soruyorsun."
Dedi Nikolas ve tekrar arkada bağlı olan James'e doğru yöneldi.
"Sen ne dersin James, kız arkadaşın gerçekten de çok soru sormuyor mu?"
"Kes sesini!" Diye hırladı James.
"Pekala, pekala..."
"Bir soru sordum." Diye tekrarladım sertçe.
"Hem cesur hem de inatçı, bunu sevdim." Dedi Nikolas.
Dibime kadar gelmişti. Elini bana doğru uzattı ve hafifçe yanağımı okşadı. Elini hissettiğim anda kendimi geri çektim.
"Ona dokunma!" James arkadan yine bağırdı. Bu sefer daha da sinirlenmiş gözüküyordu.
Nikolas onu umursamadan etrafta dolanmaya devam etti.
"Dolunay ne zaman biliyor musun?"
Bunun sorduğum soruyla ne kadar alakalı olduğunu anlayamasam da cevap verdim.
"Bir hafta sonra."
"Evet, ama o sıradan bir dolunay değil."
Dedi Nikolas, ardından devam etti.
"Tam 1000 yıl önce, ay laneti tam da bir hafta sonraki dolunay sırasında kaldırılmıştı. Bu yüzden buradayım Letha, bu ayla beraber laneti geri getirmek için lazım olan herşeye sahibim, tabiki sen dahil."
Yaklaşık bir ay önce James bana lanetin kaldırıldığı günün efsanesini anlatmıştı. O gün gökyüzünde bin yılda bir olan bir dolunay varmış. Bu ay sırasında ise ay laneti kaldırılmış.
"Peki benim bununla ne alakam var?"
"Yıllar önce Letha, aynı senin gibi biri vardı. O ilk sana benzeyen kurttu, ilk erkek olmayan kurt adam. İsmi Annie'ydi. Sen ise dünyaya gelen ikincisin Letha. Siz özeldiniz çünkü siz bir laneti kaldırmanın veya geri getirmenin tek yolusunuz. Ve bunu yapmak için sizin bu özel dolunayda öldürülmeniz gerekiyor. Yıllar önce bir kurt adam da tam olarak bunu yaptı. Annie'yi öldürdü, ve işte, lanetten kurtuldunuz. Ama şimdi seninle beraber laneti geri getirme şansı doğmuş oldu. Ve bende haftaya olacak olan dolunay tam tepeye çıktığında seni öldüreceğim, ve lanet geri gelecek."
Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu anlamıyordum.
Yutkundum.
"Bunun işe yarayacağını nereden biliyorsun?"
Bu doğru olmamalıydı. Ay laneti benim gibi olan tek bir kurdun öldürülmesi ile mi kalmıştı yani?
Kalbim çarpmaya başlamıştı, sanki vücudum ayaklarımdan başlayarak soğuyordu.
Nikolas gülmeye başladı. Sonra durdu ve bana döndü.
"Yıllar önce işe yaradı değil mi, ayrıca benim hakkımda bilmediğin o kadar çok şey var ki güzelim."
Yine yanıma kadar geldi ve kulağıma doğru eğildi.
"Ben istediğim herşeyi yaparım."
Diye fısıldadı kulağıma.
Ardından tekrar sandalyeyi çekti ve oturdu.
"Şimdi Letha, seninle bir anlaşma yapacağız."
Nikolas'a doğru bir kaç adım yaklaştım.
"Ne anlaşması?"
"Haftaya Çarşamba günü, sana söyleyeceğim yere geleceksin."
"O gün dolunay var, ve ben o yüzden oraya gelmeyeceğim, ben olmayınca da tabi ki laneti geri getiremeyeceksin."
Eğer oraya gidersem hem ölecektim, hem de lanet geri gelecekti. Bunun olmasına asla izin veremezdim.
"Böyle diyeceğini tahmin etmeliydim."
Dedi Nikolas kendi kendine.
Ayağa kalktı ve James'in yanına doğru yürümeye başladı. Daha önce James'e sapladığı bıçağı cebinden çıkardı.
"Yapma!" Diye bağırdım ama şu an kesinlikle beni dinlemiyordu.
Elindeki bıçakla James'in tavana  zincirle bağlanmış olan elinden başlayarak omuzunda gelecek kadar kesmeye başladı.
Bıçak geçtiği yerde kırmızı bir çizgi bırakıyordu.
Bense olduğum yerde hiçbir şey yapamadan çırpınıyordum.
"Nikolas dur! Ne olur dur!"
Elimden hiçbir şey gelmiyordu.
Nikolas James'in sağ kolunu boydan boya çizdikten sonra diğerine geçmek için diğer tarafa geçti.
"Eğer gelmezsen Letha, şu anda yaptığımı sevdiğin herkese yaparım. Hendem çok daha kötüsünü."
Nikolas bıçakla James'in kollarını çizmeye devam ederken daha fazla bir şey yapmadan bekleyemeyecektim.
"Tamam dur!" Diye bağırdım. Bunu daha fazla izleyemezdim.
"Lütfen dur, anlaşmayı kabul edeceğim."
"Letha hayır!" Diye bağırdı James.
Nikolas onu orada bırakıp bana doğru yürüdü.
"İşte böyle."
"Ama benim de bir şartım var."
Eğer anlaşmayı kabul edeceksem en azından bir şeyden emin olmalıydım.
"Çarşamba günü nereye istiyorsan geleceğim, ama sen sevdiğim hiç kimseye zarar vermeyeceksin. "
Şu anda kendi ölümümün garantisini verdiğimin farkındaydım. Ama en azından sevdiğim herkesi kurtarıyordum.
"Letha hayır! Sakın yapma!"
James avazı çıktığı kadar bağırıyordu, ve zincirlerden kurtulmaya çalışıyordu.
Ama başka şansım yoktu. Bunu yapmak zorundaydım. Tüm sevdiklerimin zarar görmesi yerine kendimi feda etmeye hazırdım.
James'e döndüm ve gözlerinin içine baktım.
"Üzgünüm James, yapmak zorundayım."
Gözümden bir damla yaş yerdeki sert betona damladı.
"Bana söz ver, sevdiğim kimseye zarar vermeyeceksin."
Dedim ve tekrar Nikolas'a döndüm.
"Pekala, söz." Dedi Nikolas ve elini sıkmam için bana uzattı.
Elini sıkmadan önce son bir kez tekrar düşündüm. Evet, yapmak istediğim şey buydu. Bu saatten sonra sevdiğim bir kişinin bile ölmesine göz yumamazdım.
Gözümden bir damla yaş daha süzülürken Nikolas'ın elini sıkmak için yavaşça elimi uzattım.
"Letha, lütfen yapma!"
James'in arkada yalvardığını duyabiliyordum.
Elim Nikolas'ın eline deyince baştan aşağı titredim. Eli bir mermer kadar sert ve çok soğuktu.
"Anlaşmaya sadık kalmazsan-"
"Kalacağım." Dedim sessizce.
Nikolas elimi bırakıp benden bir iki adım uzaklaştı.
O uzaklaşınca koşarak James'in yanına gittim.
"Letha sen ne yaptın-?"
"Şşşt, buradan gideceğiz, tamam mı?"
James başını salladı. Hızlıca ellerini çözmeye başladım. Sağ elini çözmeyi başarmıştım, kolları tamamen kanla kaplanmıştı. Sol kolunu da zincirlerden ayırınca James dizlerinin üzerine oturdu.
"İyi misin?"
"Evet iyiyim." Diye mırıldandı James.
"Hadi, buradan gitmemiz lazım."
James'in bana dayanarak kalkmasına yardım ettim. Elini boynuma doladım ve kapıya doğru yürümeye başladık.
Tüm bu olanlar sırasında Nikolas hiç bir şey yapmadan sadece bizi izlemişti.
Tam kapıya doğru yürürken bir uluma sesi duydum. Ve bir anda içeri kurtlar girmeye başladı.
Beş tane kurt içeriye girdi ve hırlayarak Nikolas'ın etrafını çevirdi. Nikolas'ın yüzü hemen değişmişti. Dişleri belirginleşmiş ve gözlerin etrafı kararmıştı.
Sam tam Nikolas'ın karşısında duruyordu, saldırmaya hazırdı.
Bunu hiç beklemiyordum.
Neden gelmişlerdi ki? Herşeyi mahvedeceklerdi.



---------------------------------------

DolunayWhere stories live. Discover now