6

5.9K 295 4
                                    


Nasıl uyuduğumu hatırlamıyordum. Akşam o kadar yorgundum ki yatağa yatar yatmaz uyuya kalmıştım.
Gözlerimi ovuşturdum ve ayağa kaktım. Giyecek başka kıyafetim olmadığı için hala aynı kıyafetlerleydim.
Biri odanın kapısını tıklattı ve kapıyı yavaşça açıp içeri girdi.
"Günaydın uykucu." Dedi. Bu sanırım Casey'di.
Tam olarak tanışmasak da ismi aklımda kalmıştı. Çünkü gerçekten çok konuşuyordu.
"Dün tanışma fırsatımız olmamıştı ben Casey, sürünün en küçüğüyüm."
"Letha"dedim.
Daha ne kadarıyla daha tanışmamıştım acaba? Kaç kişilerdi, beş miydi altı mı?
"Bir şey soracağım, siz burada kaç kişi yaşıyorsunuz?"
"Biz altı kişiyiz. Ama artık seninle birlikte yedi olduk. "Dedi Casey.
Beni bu kadar çabuk aralarına almaları hoştu ama onları hayatımda ilk defa dün görmüştüm. Yani burada kalamazdım.
"Bence hala altısınız, ben burada kalamam. "
"Ama niye?"
Dedi ve bir saniye durduktan sonra devam etti.
"Neden soruyorum ki, Sam zaten gitmene izin vermez. Yani, hiçbir yere gitmiyorsun! Senin evin burası Letha."
"Sam?"
Sanırım onunla dün tanışmıştım ama dün gibi zor bir günün ardından hiçbir şey ve kimseyi hatırlamıyordum.
"Sürümüzün lideri ve hepimizin ağabeyi sayılır. Yaş olarak neredeyse hepimiz aynı olsak da içinizdeki en olgun olan kişi odur."
"Sürü, lider,kurtlar- evet hatırladım." Dedim ve ofladım.
"Sam'e en yakın olan ve yardımcısı gibi olan ise James."
O ismi duyunca hemen dikleştim.
"James kimdi?"
Aslında bu sorunun cevabını çok iyi biliyordum ama fazladan bir şeyler öğrenmekten zarar gelmezdi.
"James, siyah saçlı siyah gözlü olan. Onu arkadaşı da Jeremy. O da siyah saçlı. Aslında birbirlerine biraz benziyorlar. "
Başımı salladım ve dünkü olan konuşmamızı hatırladım.
"Bu saydıklarım dışında Mac var. Kumral saçlı ve mavi gözlü olan. Ve son kişi de Harley. Yeşil gözlü uzun boylu olan."
Artık herkesi öğrenmiştim sanırım.
Casey etrafa bakındı ve kapıya doğru yürüdü.
"Biraz daha oyalanırsak diğerlerinden bize kahvaltı falan kalmayacak." Dedi Casey ve güldü.
Onu takip ettim ve odadan dışarı çıktım. İlk defa bu odadan dışarı çıkmıştım. Burada altı kişi yaşadıklarına göre evin baya büyük olduğunu tahmin etmiştim ama bu kadar büyük ve güzel bir ev hiç hayal etmemiştim.
Ev gerçekten inanılmazdı. Etrafa şaşkın şaşkın bakıyordum. Duvarlarda manzara veya orman resimleri vardı ve gerçek gibi duruyorlardı.
Şu anda evin üst katındaydık. Bu katta sanırım sadece yatak odaları vardı.
Merdivenin önüne geldik.
"Bu gerçekten muhteşem." Dedim. Ama bunu o kadar kısık sesle söylemiştim ki sadece ben duymuştum.
"Bir şey mi dedin?" Diye sordu Casey.
"Burası gerçekten de güzelmiş."
"Beğenmene sevindim. "
Merdivenlerden inmeye başladık. Aşağı kat da üst kat kadar büyük ve ferah gözüküyordu.
"Anladığın gibi üst katta odalarımız var. Alt katta da komple salon ve oturma odamız. Bir de tabii herkesin en sevdiği yer mutfak var." Dedi ve sırıttı.
Alt kata gelmiştik. Diğerleri oradaki koltuklara oturmuşlardı. Aslında buna oturmak denmezdi, resmen tüm koltuklara yayılmışlardı.
"Uykucu kızımızı getirdim." Dedi Casey ve herkes bize döndü.
Ne diyeceğimi bilemedim. Aslında bu kadar yabancı erkeğin arasında biraz utanmıştım.
"Gelsene Letha, biz de kahvaltı ediyorduk." Dedi Sam.
Ben de gidip tek kişilik bir koltuğa oturdum. Kahvaltı biraz bekleyebilirdi.
Herkes gibi James de oradaydı. İki kişilik bir koltukta Jeremy ile oturuyordu. Ona bakmamaya çalışıyordum ama bu çok zordu.
Ben düşüncelere dalmış gitmişken Casey'nin yanıma geldiğini fark etmemiştim bile.
"Letha." Dedi Casey. Ancak o zaman bana bir tost uzattığını fark ettim.
"Teşekkürler." Dedim ve tostu aldım. Aslında buna alışabilirdim. Buradan başka gidecek yerim yoktu zaten.
"Eee Letha, artık burada olduğuna göre neden bize kendinden biraz bahsetmiyorsun?" Dedi Sam.
"Burada yaşıyorum ve düne kadar sıradan bir hayatım vardı. Tahminimce buraya yakın olan üniversitede okuyordum."
"Evin nerede peki?" Diye sordu Mac. Onu mavi gözlerinden tanıyordum.
"Ben üniversitenin yurdunda kalıyordum."
"Ailen nerede ki, burada yaşamıyorlar mı?"
Duraksadım. Eninde sonunda böyle bir soruyu cevaplamam gerekeceğini biliyordum.
"Ben aileni hiç tanımadım. Onları hiç görmedim." Dedim.
Herhangi biriyle göz göze gelmemek için etrafı inceliyordum.
Bunu söyledikten sonra hepsi sustu ve ortama sessizlik çöktü.
"O zaman dışarı çıkalım da antrenmana başlayalım, ne dersiniz?"
"Ne antremanı?"
İşte bilmediğim bir şey daha.
"Bence artık dönüşmenin vakti geldi."

---------------------------------------

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin