35- Davetsiz Misafir

Beginne am Anfang
                                    

Jin'e de söylemiştim. İstisnalar kaideyi bozardı. İstisnalar sistemi bozardı. V'nin kuralları işte bu yüzden önemliydi.

"Bir ceza alacağını biliyorsun, değil mi Jungkook?"

Başıyla hafifçe onayladı.

"Güzel."

***

Seokjin

Yaklaşık iki saat olmuştu ama Taehyung hala ortalarda yoktu. Tamam, kısa sürmesini de beklemiyordum sonuçta işin içinde önemli şeyler vardı. Ama yine de içimden bir his, kötü şeyler yaşanacağını ya da çoktan yaşandığını söylüyordu.

Sabırsızca alt dudağımı dişlerken Jimin çatık kaşlarıyla bana baktı. "Şu hamleyi yapmayı düşünüyor musun artık, Seokjin?"

Düşünceler alemimden çıkıp gözlerimi kırpıştırdım. Salondaydık ve tuhaf bir biçimde herkesin keyfi yerindeydi. Jennie ve Rosé salonun bir köşesinde oturmuş, dans videoları izliyorlardı. Rosé, sanırım yaptığı dansları Jennie'ye izletiyordu.

Namjoon'un silah oyunları oynadığını bilmiyordum -çünkü bildiğim kadarıyla sadece liseli erkekler oynardı- ama geniş salonun başka bir köşesinde kulaklığını takmış, lise dönemimde çok tanık olduğum bir silah oyununu oynuyordu. Jimin ve ben ise benim zorlamamla satranç oynuyorduk çünkü böylece aklım Taehyung'ta kalmıyordu. Yani galiba...

Lisa hala yoktu. Kötü şeyler olduğuna artık emindim. Belki ölmüş bile olabilirdi. Ah Tanrım...

"Seokjin, ben bile senden daha hızlı oynuyorum. Zaten senin zorunla oynuyorum, bari düzgün oyna." Küsmüş bir çocuk gibi kollarını göğsünde kavuşturdu.

"Düşünüyorum, Jimin." Bu dediğim aslında bir nevi yalan sayılmazdı. Sonuçta neyi düşündüğümü söylememiştim. Önümdeki taşlara baktım ve gözüme kestirdiğim hamleyi yaptım.

"Şah."

Jimin oflayarak şah tehditini engellemek adına taşlarından birini şahın önüne siper etti. Ama bir açıklık bıraktığının farkında değildi. Taşımı tekrar oynattım.

"Şah."

Kaşlarını çatmış çözüm yolu ararken gülümsedim. "Ve mat." Şahını devirdiğim sırada evin giriş kapısı da açılmıştı. Tüm gözler oraya döndüğünde -ekrandan gözünü alamayan Namjoon dışında tabii ki- heyecanla kapının olduğu tarafa baktım.

Taehyung'un o kapıdan capcanlı geçmesi dışında istediğim hiçbir şey yoktu.

Taehyung kapının önünde görüldüğünde içimde tuttuğumu fark etmediğim nefesimi bıraktım. Taehyung ve odadakiler arasında garip bir bakışma olduktan sonra herkes kendi işlerine dönmüştü.

Taehyung, odadakilerden bakışlarını ayırıp yorgun bakışlarını bana çevirdi. Gözünü kırpmadan bana bakarken tedirgin bir şekilde bakışlarımı kaçırıp odadakilere baktım.

Herkes kendi işindeydi ama Jimin dik dik bana bakıyordu.

"Film izleyelim mi?" Jimin'in sorusuyla kaşlarımı havalandırdım. Nereden çıkmıştı birden bire?

"Ne?"

"Film izleyelim."

***

Dakikalar sonra bu fikir herkes tarafından onaylanmıştı. Hatta Taehyung tarafından bile. Rosé ve Jennie, mutfakta mısır patlatırken Jimin ve ben film seçmeye çalışıyorduk. Namjoon ise hala bilgisayar oyunu oynuyordu.

"Namjoon bıraksana şu oyunu artık, film izleyeceğiz!" diye bağırdım.

"Kes sesini, rekor kırmak üzereyim!" Taehyung yüzündeki sinsi ifadeyle Namjoon'un yanına giderken olacakları tahmin edebiliyordum. Korkuyla ona baktığımda daha çok gülümsedi ve elini fişe atıp bilgisayarın fişini çekti.

şeytanın ağında ❧ taejin (+15)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt