1.0

3.2K 205 129
                                    


Yazarken Baekhyun benim bile sınırlarımı zorladı... 

*


Aradan birkaç gün geçmişti ve Luhan ile kahve içmeye gitmiştik. Luhan her zamanki gibi gözlüklerini çıkardığında bir bebeğe dönüşmüş ve kızlar gözlerini onu yiyecekmiş gibi üzerinde dolaştırmaya başlamıştı.

"Aaaa de bakayım." dedi Luhan sipariş ettiğimiz pastadan birazcık alıp ağzıma kaşığı uzatırken.

Luhan'a bakıp "Yapma şunu." dediysem bile ağzımı açmam iki saniyemi aldı. O pastayı ağzıma verdiğinde keyifle pastanın ağzımın içinde dağılmasına izin verdim. Bu sırada kızların bana karşı olan ölümcül bakışlarını fark ettim. "Biliyor musun," diye fısıldadım Luhan'a. "sanırım az önce en az dört kızın nefretini kazandırdın bana bu hareketinle."

Luhan söylediklerimi şaşkınca dinledikten sonra etrafına bakındı. "Gerçekten mi?"

"Aptal, yakışıklılığının farkında değilmişsin gibi konuşma." Güldüm ve hemen ardından elinden çatalı alıp biraz daha pasta alarak ağzıma attım. "Aaaa, çok güzel. Dünyadaki tüm pastaları yiyebilirim."

"Önce önündekini ye." Luhan tabağı önüme doğru ittirdi. Kahvemden bir yudum aldım.

"Ne düşünüyorsun peki?" diye sordum Minseok ve Jongin ile konuştuklarımı kast ederek.

"Kris ne söyledi?" Kahvesinden içtiğinde kızlardan birisi gizlice fotoğrafını çekmeye çalışıyordu.

"Gitmeme gerek olmadığını, onunla istediğim kadar kalabileceğimi tabii ki de. İlk başta gitmeme izin vermeyeceğini söyledi ama sonradan gelip istersem gidebileceğimi ama her zaman evindeki yerimin hazır olduğunu söyledi."

Luhan gülümseyerek "Tahmin etmiştim." dedi. "Aslında ben gitmen gerektiğini düşünüyorum."

Şaşkınlıkla ağzımı açarak "Gerçekten mi?" diye sordum. Luhan Kris'in aksine olaylara daha ılımlı yaklaşıyor, öfkeyle karar vermemeye çalışıyordu. Yine de gitmemi isteyeceğini düşünmemiştim. Luhan her zaman Baekhyun ile beni çok yakıştırdığını söylerdi, olanları öğrendikten sonra hayal kırıklığına uğramıştı. Gördüğünüzde korumak isteyeceğiniz tarzda bebek suratlı, su gibi temiz suratlı birisiydi. Fakat ondan beklemeyeceğiniz kadar da sahiplenici ve erkeksi bir yapısı da vardı.

"Gerçekten." dedi gülümserken. "Hep sen mi acı çekeceksin? Bırak da her gün gözünün önünde olup bir daha ona sevgiyle yaklaşmayacak kadına bakıp kahrolma sırası Baekhyun'a geçsin." Bebeksi ama şeytani izler de taşıyan bir gülümsemeyle bana doğru eğildi. Kafasında güneş gözlüğü vardı. "Hem, hamileliğinin engin fırsatlarını da kullanabilirsin."

"Ne gibi?" diye sordum anlamayarak. Bende ona doğru eğildim.

"Aşermek gibi, bir yerlerinin ağrıması gibi." Göz kırptığında ağzım aralandı ve "Aaaa!" diye mırıldandım. Luhan gerçekten bazen çok sinsi olabiliyordu. "Biraz koşuştur onu, ayak işleri yaptır, hizmet ettir."

"Sen harikasın." Kocaman gülümsediğimde arkasına yaslandı.

"Pastanı ye hadi." Eliyle önümdeki tabağı işaret ettiğinde sırıttım ve hemen tatlıma yumuldum.

*

Luhan beni eve bıraktığında döndüğüme inanamıyordum ama haklılardı. Artık acı çekme sırası ona gelmeliydi. Yeterince gözyaşı dökmüştüm, madem gitmeme, kendi ülkeme dönmeme izin vermiyorlardı ailecek, o zaman bana da bakmak zorundalardı. Acaba masraflı olur diye almadığım her şeyi zorla Baekhyun'a aldırsam nasıl olurdu?

a r z u | baekhyun  (✓)Where stories live. Discover now