0.2

4.1K 249 143
                                    


"Ne gibi gözüküyorum? 14 yaşında küçük bir kız gibi mi? Yirmi dört yaşındayım ben yahu! Koskoca kadınım! Ama başıma ne geliyor? Sanki parka gitmek istemişim gibi boşanmama izin verilmiyor. Hah!" Sinirle saçlarımı çekiştirdim. "Şaka gibi!"

"Biraz daha saçlarını çekiştirirsen erkenden tüm saçlarını dökeceksin." Baekhyun konuştuğunda hırsla ona sırtımı döndüm.

"Minseok, söyler misin ne zamandan beri ofisine öküzleri kabul eder oldun? Hayır ortalık bir yere pislerler, benden söylemesi."

"Şakacı Seulyi." O ismi söylemesiyle yeniden ona döndüm. Sanki hareketlerimi ben söylemeden biliyordu çünkü bu onu gülümsetmişti.

"Bana öyle seslenme."

"Neden? Adın Seulyi değil mi? Nüfusta bile öyle yazıyor, evlilik kaydında da."

"Artık değil. Geçmişte kaldı. İçeride sırf daha fazla gerginlik çıkmasın diye annenle babana karışmadım ama bana bir daha o isimle seslenme." Sinirle parmağımı ona doğru salladığımda omuzlarını silkti.

"O ismi sana ben koydum, istediğim zaman sana o şekilde seslenmek benim hakkım." Sinir bozucu bir şekilde gülümsedi. "Değil mi Seulyi?"

"O alnına dökülen saçlarını yolup kulaklarından içeri sokacağım o olacak en sonunda!" Ben çemkirince Minseok gelip beni Baekhyun'un güvenliği için geri çekmek zorunda kaldı.

"Seulyi, biraz sakin olmaya çalış." Minseok'un da bana o şekilde seslenmesiyle sinirle ayağımı yere vurdum.

"Bana o şekilde seslenmeyin!"

"Bayan Byun, lütfen. Bu yaptığınız size hiç yakışmıyor." Muşmula suratlı avukat konuşunca hırsla ona baktım.

"Hele o şekilde, asla seslenmeyin. Kendimi sizin aile kütüğünüze aldırdığım güne lanet olsun." Öfkeyle tüm bunların sebebi eski kocama baktığımda onun gayet eğlenir bir ifade sergilediğini gördüm. "Ne o, çok hoşuna gitti sanırım?"

"Seni aile kütüğüne aldırdığımda nasıl sevindiğini hatırlamıyormuş gibi konuşuyorsun, komiğime gitti biraz. Sevincinden boynuma atlamıştın da neredeyse otobana düşüp araba altında kalacaktık hani?"

Baekhyun eski güzel defterleri açınca gözlerimi kaçırdım ve sızlayan kalbime inat yalan söyleyerek "Hatırlamıyorum." dedim.

"Yalan söylüyorsun." dedi tereddütsüz. "Sen kendimden de iyi tanıyorum."

"Keşke kendini beni tanıdığın kadar iyi tanısaymışsın Byun Baekhyun." Öfkeli gözlerimi onun gözlerine diktim. Küçük bir yuvarlağı andıran dudakları benim bakışlarımı görünce kasıldı. Acaba içinde hiç vicdan azabı var mıydı? "O zaman belki bu konuşmayı Minseok'un ofisinin önünde yapıyor olmazdık."

"Sen gerçekten arsızsın, tüm suçu bana yıkmaya çalışıyorsun." Konuştuğunda inanamayarak "Haaaaa?"ladım.

"Beni aldattın sen, aldattın! Bu yaşında unutkanlığa mı başladı beynin ne oldu?" İç geçirdim. "Ya da boş ver, artık bu konuşmayı yapmaktan sıkıldım."

"O zaman ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Muşmula avukat konuştuğunda Minseok'a baktım. Bir bana bir Baekhyun'a bakıyordu. Onun için zor bir durumdu farkındaydım ama ondan başka güvenebileceğim birisi yoktu. "Müvekkilim kesinlikle çocuğundan vazgeçmeyecek."

Avukatı konuşunca Baekhyun onaylar bir şekilde başını salladı. "O sadece benden vazgeçer zaten..." diye kendi kendime konuştuğumda kaşlarını çattı.

a r z u | baekhyun  (✓)Where stories live. Discover now