17- Soğuk Savaş

Începe de la început
                                    

Jimin omuzlarını silkti. "Ya eski sevgilisiyse?" Gözlerimi devirdim. "Sence Taehyung bu kadar mutlu bir şekilde bekler miydi, kız kardeşinin eski sevgilisini? Öyle bir şey olsa Taehyung onu sağ bırakmazdı. Gerçekçi ol."

Derin bir nefes aldı. Gergindi. Onu böyle görmeye alışkın değildim. Devamlı gülümser en kötü durumda bile iyimser olurdu. Şimdiyse güldüğünü göremiyordum. Sürekli ciddi bakıyordu ve hiç iyimser konuşmuyordu. Bir şeyler onu değiştiriyordu. Belki dikkatsiz olduğum için fark edemiyordum ama... Er ya da geç bunun nedenini öğrenecektim ve buna bir son verecektim.

Yüzüme vuran ışıkla birlikte açık olan kapıya baktım. Bir araba içeri giriş yapıyordu. Araba içeri girip Taehyunglar'ın olduğu yere park etti. İnen kişi diğer taraftan indiği için henüz onu görememiştim. Kapının kapanmasıyla eş zamanlı bir şekilde arabanın arkasındaki bedenini gördüm. Işık oraya çok vurmadığı için silik görünüyordu ama beline kadar uzanan uzun saçlarını seçmemek mümkün değildi. Doğru tahmin etmiştim.

"Sana demiştim."

Önce Namjoon sarıldı kıza. Gülümseyerek bir şeyler diyordu bir yandan da. Daha sonra Taehyung sarıldı ve gözlerini kapatarak bir şeyler mırıldandı. Vücudumda bir ürperme hissettiğimde hızlıca başımı iki yana salladım. Muhtemelen anlık bir hevesle yapmış olduğu bir hareketti depoda olan. Tabii ki de daha fazlasını bekleyemezdim. O kızla aralarında bir şey olabilirdi ya da olamazdı. Önemli değildi, beni de ilgilendirmezdi. En azından anlık bir heves olduğunu düşünüyordum.

Taehyung geri çekildikten sonra Jungkook kızın önünde durdu. Duvar kılıklı yüzünün ilk defa bu kadar yumuşak baktığını görüyordum. İncitebilirmiş gibi yumuşak bir şekilde sarıldı. Neler oluyordu? Diğer ikisine oranla Jungkook'un yaptığı şey aynı olsa bile yapma tarzı ve tepkileri bambaşkaydı. Bir şeyler vardı.

Kız nihayet ışığın vurmadığı taraftan çıkıp diğerleri ile birlikte eve doğru yürümeye başladığında kendisini net olarak görebildim. Açık kumral saçları dalgalıydı ve kahkülleri vardı. Dudağında açık kırmızı ruj dikkat çekmekle birlikte bir kıza nazaran uzun bir boyu vardı. Ekipte miydi cidden? O tür işlere bulaşacak birine benzemiyordu. Hatta bu işlere devam edeceğini de sanmıyordum. Sadece uğramak için gelmiş olmalıydı. En azından tahminim o yöndeydi.

Kız ve diğerleri Jennie ile Rosé'nin önünde durdular. Kız gülümseyerek Jennie'ye sarılmak için bir adım attığında Jennie soğuk bir gülümsemeyle engellemek adına elini havaya kaldırdı. Bu mesafeden konuştukları duyulabiliyordu. "Gerek yok, Lalisa." Taehyung kaşlarını çatıp Jennie'ye baktığında Jennie bakışlarını Lalisa'dan ayırmadı.

Lalisa'nın gözlerinden bir anlık geçen nefret ifadesi gözlerimden kaçmamıştı. Açıkçası o bakışı beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Halbuki Jennie'ye sarılmak için yaklaştığında yüzünde samimi olmasını umduğu bir gülümseme vardı. Nefret dolu bakışı birkaç saliseden fazla sürmemişti ki sadece gerçekten dikkat edebilecek birinin göreceğini düşünüyordum. Bu kızın tehlikeli biri olduğuna yemin edebilirdim.

Jennie'yi tanıdığım kadarıyla insanlara sıcakkanlı yaklaşan biri değildi, doğruydu. Fakat kolay kolay nefretle yaklaşacak biri de değildi. Jennie nefret etmenin sadece gerçekten nefrete değer insanlara karşı olacağının farkında olan bir kızdı. Her ne kadar dobra bir kız olsa da düşüncelerini açık açık belirtirdi ve bu güvenmenizi sağlardı. Lalisa'nın bakışları ve Jennie'nin ifadesi üzerine Lalisa'nın dikkat edilmesi gerekilen bir kız olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim.

"Seni görmek ne güzel, Jennie," dedi Lalisa. Samimi bakışlarına tekrar dönmüştü. Jennie bir şey söylemeden soğuk gülümsemesine devam etti. Lalisa bakışlarını Rosé'ye çevirdi. Sorgulayıcı bir şekilde tek kaşını kaldırırken gülümsemesinden ödün vermemişti.

şeytanın ağında ❧ taejin (+15)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum