Kirmanşah & Kardelen 10

35.8K 1.4K 228
                                    

Kardelen ve Kirmanşah'ın hikayesi burada biter. Rica ediyorum kimse kızmasın. Anlaştığımız gibi, okul başladı. Ve ben Wattyle uğraşamam. Buraya kadar bana eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Bu arada @ATHENAA99 Dilan'ı ingilizceye çevirmek istediğini söyledi. İngilizce halini okumak isteyen yada türkçesini okuyamayan arkadaşlarınız varsa bakabilir, ne zaman yazacak bilmiyorum. Ama bu çok hoşuma gitti. Keyifli okumalar, kocaman öpüldünüz :)

Mardin'e gidiyorduk, her şeyin başladığı yere. Uzun zamandan beri ailemi görmediğim için çok heyecanlıydım. Araba süratle gidiyorken bende camı açıp rüzgarın saçlarımı uçuşturmasını bekledim. Serin hava içime dolduğunda huzurum yerimdeydi. Elimdeki kestaneyi ayırıp ağzıma attığımda diğer parçasını da Kirmanşah'a verdim. "Neredeyse yolu yarıladık,iki buçuk saatlik yolda bir saatimiz kalmıştı. Heyecanım öylesine yüksekti ki, derin derin nefesler alarak her şeyin güzel geçeceğini defalarca kez tekrarlıyordum. Kirmanşah ise rahat görünüyordu. Ama Annemlerin evinde kalacak olması onun çok da hoşuna gittiğini sanmıyordum.

"Daha yemeyeceğim verme,"dediğinde kendi ağzıma attım kestaneyi. gözlerim etrafta gezinirken Kirmanşah'ın sesi ile yoldan ayırdım gözümü. "Mardin de çok yakın bir ahbabım var.

Hatta sen tanıyorsundur. Seni düğünde gördüğüm zamanı hatırlıyor musun?"deyince gülümsedim. Yüzüm kızarmıştı. Hatırlamaz mıydım!

"Evet,"dediğimde beklenti içindeydim. "O düğünün sahibi arkadaşımın kardeşiydi. "dediğinde kaşlarım havalandı. "Fidel ağabeyden mi bahsediyorsun? Ağabeyimle de çok yakınlardır."dediğimde yüzü sertleşti.

"Evet, benim geleceğimi öğrenince bizi evine davet ettiler."dediği an benimde yüzüm düştü. Öfleyerek bir nefes aldığımda önümdeki poşeti bağlayıp torpidoya koydum. Sinirli sinirli su içtiğimde suyu bırakıp cama baktım. Gelecek sanmıştım!"İyi sen gidersin o zaman,"dediğimde kucağımda ki elimi tutup baş parmağı ile okşadı. "Hemen suratını buruşturma çirkin oluyorsun!"dediğinde gözlerimi kocaman açıp elimi hızla çektim. Kavgada bile söylenmezdi bu ! Gülümseyişi ise beni çileden çıkarıyordu.

"Ailenle kalacağız, ama Arkadaşıma da ayıp olmasın orada da kalalım."dediğinde kafamı salladım. Derin bir nefes çekip önüme döndüğümde zamanımız az kalmıştı. Gelme üzere olduğumuz için Kirmanşah gergindi. Onu zorlamak istemiyordum ama artık biz birdik. Benim ailem onunda ailesiydi. Böyle olmak zorundaydı!

Konağın yollarından geçmeye başlayınca heyecanla yerimde kıpırdandım. Herkes geleceğimizi biliyordu, ama ben kendimi tutamadım ve Kirmanşah'ın önüne uzanarak kornaya iki üç defa bastım. "Kardelen!"diye uyardığında omuz silktim. Kapı açıldığında Dilan çıkmıştı ilk. Karnı daha şişmemişti. Muhtemelen 2 buçuk aylıktı.

Arabadan indiğimizde Kirmanşah'ın hareketleri kabaran bir deve kuşu, kükreyen bir aslan gibi bir hal almış heybetini tüm konağa gösterircesine yürümüştü. Ah bir de kızgın bir Horoza benziyordu.

İçeri girdiğimizde Dilan'a öyle sarıldı ki, kuzen olduklarını bilsem de son yaşananlardan sonra kıskanmadım desem yalan olurdu. Sanırım biz kıskançlar olarak tarihe geçebilirdik çünkü ağabeyim Kirmanşah ile tokalaşmak adına Dilan'ı kolundan çektiği gibi ondan kopardı ve soğuk bir el sıkışması ile temasını kesti. Bende Dilan ile Sarıldıktan sonra Annem ağlayarak aşağı iniyordu. Koşarak yanına gittim ve göz yaşlarım patır patır akarken sımsıkı sarıldım. Nasılda özlemiştim bu kokuyu, bu yeşil gözleri...

Annem yüzümü okşayıp beni öptüğünde zar zor ayrıldım ve ağabeyimin yanına gidip elini öptüm. "Ağabey,"dediğimde Yüzümü avuçlayıp alımı öptü. Ellerinin titrediğini hissetmeye başladığım an burnumun direği sızladı.

DİLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin