Kirmanşah & Kardelen 2

21.5K 1.1K 125
                                    

Yorumlarınız bir harika, gerçekten aşırı motive ediyorsunuz. Hepsi için ayrı ayrı teşekkür ederim. Hikayenin ayrı bir hikaye olarak yayımlanmasını isteyenlere cevabım, üzgünüm. İnanın öyle bir vaktim, öyle bir sorumluluğu alma isteğim ve hevesim yok. Zaten okul başlayacak ve ben laptop'u götüremiyorum. Kardeşim kullanacağı için. Bu yüzden bu hikayeyle bir kaç bölümlük idare edeceksiniz. Öpüldünüz :)

Üzerimi değiştirip Saçlarımı taradığımda aşağı inmek için hazırdım. Merdivenleri aheste aheste inerken odaya Evdeki çalışanların girdiğini biliyordum. Yavaşça balkonda kurulan masaya göz attım. Oldukça kalabalık bir aileydi Kozcu ailesi. Kocaman masanın bir başında Kirmanşah bir başında Faran ağa oturuyordu Sağında ise Gülendam anne oturuyordu. Kirmanşah'ın solunda Bedirhan ağabey, Murat ağabey, Berat ağabey ve Sıla vardı. Sağ tarafında ise Gül abla ve Selvi abla vardı. En sağı yani Kirmanşah'ın yanı boştu. Heyecalıydım çünkü sabahki münasebetimiz epey yakın olduğu için sıcaklamıştım. Acaba birbirimize sarılarak uyandığımızı gördüğünde ne düşünmüştü?

Faran ağanın yanına gittiğimde elini uzattığında öpüp alnıma koydum. "Günaydın Baba,"dediğimde alnımı öptü." Günaydın kızım."dedi. Gülendam anneden çekiniyordum çünkü en başından beri beni istemiyordu bunun farkındaydım. Ama bunu belli etmemeye çalışacak kadarda hanım efendi bir kadındı. Elini öptüğümde gülümsedi.

"Afiyet olsun."denildiğinde hep beraber yemeye başladık. Elim hiç bir şeye gitmiyordu. Sanki herkes beni izliyor ve benden nefret ediyordu. yada ben fazla paranoya yapıyordum. Elimdeki çatalı bıraktım.
Gür kalın bir ses geldiğinde gözlerimi karşımda oturan ve benden nefret ettiğine emin olduğum Bedirhan ağabeye çevrildi. Başından beri surat asıyor, sanki kinle bakıyordu. Belki de mizacı buydu ama üzerime almadan edemiyordum.

"Yenge, elini hiç bir şeye sürmüyorsun. Yesene,"dediğinde şaşırmıştım.

Beni istemediklerini bu denli anladığım ailenin beni kabul ettiklerine mi şahit oluyordum?
Belkide haklarını yemiştim. Onların kini ağabeyimeydi.
Dudaklarımı zar zor araladım ama bir şey diyemedim. Gülümseyerek karşılık verdiğimde gözlerimi Kirmanşah'a çevirme hatasına düştüm. Çayını içerken kirpik altından beni izliyordu. Ezilip büzülmekten kamburum çıkacaktı.

Bir iki lokma bir şeyler ağzımıza attıktan sonra Çalışanlardan biri gelip Gülendam annenin kulağına bir şeyler fısıldadı.

Gözleri bana ani bir dönüş yaptığında yutkundum. Ama çok geçmeden Kirmanşah'ın boğazını temizlediğini duydum. Dikkat çekmek için yaptığı bir hareketti. "Ana çıkmadan bir iki dakika konuşalım hele, diyeceklerim var."dediğinde Gülendam annenin gözleri ikimizin üzerinde dolandı.

"Olur oğlum, büyük salona geç, bende şu çalışanlar hakkında sana bir şeyler soracaktım."derken Faran ağa gözlerini kısmış onları izliyordu. Yüzüm kızarmaya başladı. Utancımdan ölecektim. Dün geceden bahsedeceklerine adım kadar emindim. Şimdi çalışanlar hakkımda kim bilir neler düşünmüşlerdi.

Yavaşça masadan kalktıklarında Gül abla gülümsedi. "Bugün komşular gelecek, seni görmeye. Şöyle bir mutfağa girelim seninle olur mu?"dediğinde sevecenliğine gülümsedim. "Tabi abla olmaz mı? Börek açarım, kısır da yaparız."dediğimde Selvi abla da araya girdi. "Bende içli köftemden yaptım mı daha ne olsun."dedi. Berat ağabey gülümseyerek konuşmaya başladı. "Oo yengelerime bak be, bende katılabiliyor muyum bu sohbete?"dediğinde murat ağabey homurdandı. "Biz de kalkalım yavaştan."dedi Bedirhan ağabey. Faran ağadan izin isteyip masayadan kalktıklarında Berat ağabey Gül abla ile şakalaşıyordu. Sıla ise peşlerine takılmıştı. Ağabeyimin yaraladığı adamın şimdi yengesiydim. Beni dışlamadıklarını görmek beni öylesine mutlu etmişti ki bu aileye bağlanıyordum.

DİLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin