- N E F E S N E F E S E -

58.8K 2.8K 563
                                    

~11.Bölüm~
Şaşkınlığımı anlatacak bir kelime yoktu Türkçe de. Kifayetsiz kalmıştı kelimeler ve ben boşlukta gibi hissediyordum kendimi. Heyecanlı, tutkulu, ihtiraslı!

Ve bolca şaşkın.

Aral'ın bu kadar fütursuzca sınırlarını çiğneyeceğini aklımın ucundan dahi geçirmezdim. Şimdi ise o anın gözlerimin önünden geçişinin sıkıntısını yaşıyordum. Nefesimin kesilişini, tenime yayılan nefesini... Ona git gide bağlanıyordum ve bu hiçte iyi değildi. Aramızdaki elektrik olağanca yüksekti. Dilim tutuluyor, hareketlerim anlamsızlaşıyor, elim ayağım bir birine dolanıyordu. Ben Dilan Han, 20 yaşında gencecik bir kız, 30 yaşındaki adama kafa tutuyordum. Tecrübesi ile bile beni yerle bir edecek adamı kışkırtıyordum. Acaba çoktan yenik mi düşmüştüm ben. Farkına varamıyor muydum gözümü kör eden tutku yüzünden.

Başım elime dayalı hülyalara dalmışken beni çekip kurtaran sese odaklandım. "Bak hiç bizi dinliyor mu?"dedi yengem. Zelal ise kıkır kıkır güldü. "Leyla olmuş yengesi, Aral çarpmış kızımıza. Yerle yeksan etmiş, aklını uçurmuş, bizimki ne yapsın." hala kıkırdıyorlarken kaşlarımı çattım ve sinirle nefes verdim.

"Kendinize gelin artık! Böyle yapmaya devam ederseniz bir daha asla hiç bir şey anlatmam."dediğimde ikisi de ağızlarına fermuar çeker gibi yaptılar.

"Tamam sakin ol yengem, hem güldüğümüze bakma. Aslında ben korkuyorum. İleri gidiyorsun Dilan, kendine mukayyet ol. Karşında yeni yetme oğlan durmuyor. Karşındaki gerçek bir erkek."dediği an kalbime batan iğne ve ciğerlerimdeki hava heyecandandı.

Nefesim kesiliyordu, yaşadığım şeyler ilk ve muazzamdı. Şundan kesinlikle eminim. Evet intikam almak istiyorum ve alacağımda. Ama bir şey daha var. Ben Aral Sıraç Şahoğlu'nu istiyorum! Benim olsun, bana ait olsun istiyorum. Hatta onu her şeyden çok istiyorum.

"Aral'ı istiyorum!"dedim dudaklarımı sinirle büzerek.

Zelal gülerek konuştu. "Yuh, delirdin sen iyice, erkek misin sen? Ne bu gözü kara haller."deyince tek kaşımı kaldırdım. "Asıl ben kadınım! Ve bir kadının isteyip de yapamayacağı hiç bir şey yok!"dedim ve ayağa kalktım. "Ben konağa gidiyorum, hadi sende kalk. Asmin cadısına fırsat veremem hiç."dediğimde Zelal hafif şişik karnını okşadı. Berfin yengem yanıma gelip sımsıkı sarılınca bende ona karşılık verdim.

"Ben bir anneme bakayım."dediğimde ikisi de kafasını salladılar. İçeri girip kapı eşiğinden geçtiğimde salona varmıştım. Annem televizyonun karşısında, yan dönmüş pirinç ayıklarken bende onun yanına oturuyordum. Arkasından sımsıkı sarıldım. "Annem, gidiyorum ben."deyince omuz silkeledi. Bana kırgındı, gönlünü almalıydım.

"Anne yapma böyle lütfen."deyince bana sinirle baktı. Gözlerine öldüğüm kadın, bakma öyle işte yakma canımı. "Çeyizini de al git, bir gelin olup gitmediğin kaldı bu evden. Çok yanlış yapıyorsun."deyince şaşkınca ağzım aralık kaldı. "Yanlış arazidesin Dilan'ım, orası mayın dolu, kimin seni yakacağını anlamazsın bile."dedi ve bana döndü.

Boğazımı temizledim ve annemin elleri ile oynamaya başladım. Anlamıştı, Aral ağa ile ilgilendiğimi biliyordu. Derin bir nefes alıp cesaretimi topladım ve anneme döndüm.   

"Anne ne dediğini anlamıyorum, ben, ben sadece..."dememe kalmadan annem sözümü kesi ve dudağında alaycı bir gülümsemeye ev sahipliği yaptı. "Kızım ben anayım ana, ben bu yollardan çok geçtim.

Dalıp dalıp gitmelerin, heyecandan yanaklarına al oturması... Konak lafı geçince pür dikkat dinlemelerin. Cümlenin sonunu ben getirmeyeceğim, sen akıllı bir kızsın... Zamanla anlayacaksın."dedi ve pirinçleri alıp yanımdan uzaklaştı.

DİLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin