-M E Ç H U L -

50.7K 1.8K 328
                                    

Erken geldim çünkü, İstanbul'a gitme ihtimalim var bu hafta. Rica ederim yorum ve beğenilerinizi esirgemeyin. Yorumlarınız beni motive ediyor .
Multimedia: Bahsettiğim yelek bu. Ceketle karıştıraniniz vardir belki :)

Keyifli okumalar :)

31.Bölüm

Beynim adeta yanıyor, vücudumu ayak parmak uçlarımdan saç diplerime kadar yoğun bir sıcaklık ele geçiriyordu. En hassas noktamın Aral'ın bana olan meçhul hisleri olması belkide beni bu denli sinir etmişti. Belirsizlik beni günden güne yıpratırken, evliliğin ardından umut ettiklerim elimden bir bir alınıyordu.

Sadece arzudan ibaret olmayan duygusal birlikteliğimiz bana kanıtlamış sanmıştım. Halbuki öyle değildi. O kadar özel bir geceden sonra beni sevdiğine inanmak istemiştim. Ama görüyordum ki yanılmıştım. Bu kızın bu kadar net bir şekilde böyle konuşması bir şeylere güveniyor olduğunu gösterirdi.

Korkum aralarındaki ilişkinin bitmemiş olmasıydı ki bunları düşünüyor olmak bile iğrençti. İlk günümün bu şekilde geçmesi yaptıklarımın bedeliydi belkide.

Ben öylece aklımdan bunları geçirirken saniyeler bir birilerini kovalıyor ve dakika oluşturuyorlardı. "Kimi seviyormuş Aral?"dediğimde Zelal korkarak bize bakıyordu. Gözlerimin içinin kanlandığına emindim, elim ayağım titriyordu. Zelal'in sakin ol diyen bakışları beni şu durumda alakadar dahi etmiyordu.

"Seni sevmediğini biliyorsun yani?"derken gözlerinde zafer vardı ve kaçak oynuyordu. Lafları dolaylı yoldan söylüyor, sorduğum sorunun cevabını vermek yerine beni oyalıyordu. Ona doğru bir adım daha attığımda tüpün altını açtı.

"Yok, ne kadar komikleşeceğini duymak için sordum."dediğimde gözlerini bana çevirdi. Şimdi oda sinirliydi. Ama ateş olsa cürmü kadar bile yer yakamayacağı da kesindi. Tek kaşımı kaldırıp 'ee?'der gibi kafamı salladım.

Elini beline koyup bana döndü. "Evet, komik gerçekten. Evlendiğin kişinin seni sevmemesi."dediği an dayanamayıp kolunu sımsıkı tuttum ve kendime çektim. Bu kadarı yeterdi artık. Şaşkın ve sinirli gözlerle bana bakıyordu. "Bana bak, Zerde! Yapmaya çalıştığının farkındayım. Benden büyük olabilirsin ama sen gidiyorken ben dönüyordum."deyip onu ittim.

Tezgaha zar zor tutunarak inlediğin de kolunu acıttığının farkındaydım. Ama ateş püskürtüyordum. "Eğer Aral ağa beni sevmeseydi pek ala bu evliliğe engel olabilirdi. Eğer Aral ağa beni sevmeseydi Kozcu Aşiretinin evinden kaçırıp getirmez, kardeşini düşman saydığı aşirete vermeyi göze almazdı."dedim ve parmağımı göğsüne batırıp iyice anlasın diye üzerine eğildim. "Çünkü seven insan sevdiğini geride bırakmaz, tıpkı seni bıraktığı gibi."dedim ve gözlerinin dolduğunu hissederken ilk defa yaptığımdan pişman olmadım.

"Tutar kolundan, herkese meydan okur ve onu baş köşeye oturtur. Tıpkı Aral ağanın bana yaptığı gibi!" deyip elimi çektiğimde tüpün altını kapatıp hazırladığı tepsideki bardağı alıp doldurdum. Tepsiye koyup Elime aldığımda,"Bu arada, ben buradayken kocama hizmet yapmak kimsenin hakkı değil Zerde xanım."dedim ve Zelal'e kafa işareti yapıp mutfaktan çıktım.

Bunu hak etmişti. Gözlerim deli gibi doluyordu... Ağlamamak için kendimi o kadar zor tutuyordum ki. Ben böyle hayal etmemiştim. Beni sevmesine gerek yoktu. Ben bunları hak etmemiştim. Bana ilgisine de ihtiyacım yoktu... Bunun o kadar çok empoze etmiştim ki kendime yine de inanmamıştım. Bunların tam tersini istiyordum. Bir günde anlamıştım ki onun sevgisine muhtaçtım. Her seven insan gibi onu uzaktan sevemezdim, solardım. Kururdu yapraklarım.

"Dilan, kuzum istersen ben götüreyim. İyi görünmüyorsun."diyen Zelal'e, kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hallederim ben,"dedim. Kafasını salladı. Akşam yemeğine yardım etmeliydim. Merdivenlerden çıkarken orta katta Kadınlar oturuyordu. Yukarı aheste aheste çıktığımda Rezan ağabey ile Aral oturuyorlardı. Rezan ağabeyin önüne yeni konmuş çay bardağı dururken Aral'ın önüne Türk kahvesini ve suyunu bıraktım. "Afiyet olsun ağam."demem ile dirseğim Sıcacık çay bardağına çarptığında baldırımdan aşağı boşaldı. elimdeki tepsi yerle bir olurken bardağın kırıldığı ses ve benim ufak çığlığım terasta yankılandı. Haşlanmıştım. Bu kadar sıcak çay yapılır mıydı?

DİLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin