-K I S K A N Ç-

47.4K 1.9K 203
                                    

Ben geldimmm, nolur bölüm kısa demeyin zar zor yazdım. Bu hafta gecikme olabilir. Tatile gideceğim bir haftalığına umarım beğenirsiniz. Öptümm :*

Keyifli okumalar :)

26.Bölüm

Ağzımı açıp bir şey söyleyemiyordum. Ne desem zaten boş olacağını bildiğimden açıkçası çokta kendimi zorlamıyordum. O kadar sinirli görünüyordu ki, sert çehresi sanki onu daha da yakışıklı kılıyordu. Gözlerim bir süre profilinde gezindikten sonra yüzümü okşadım ve gözlerim tekrar heybetli adamı buldu. Cidden korkutucu görünüyordu.

"Nereye gidiyoruz?"dediğimde bana korkutucu bir bakış atıp umursamadan önüne döndü.  sinirlerime hakim olmak için derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım. Arabada ikimizin nefes sesinden farklı tek ses motorun çalışma sesiydi. Karanlık yolda ilerlerken sadece farın açık olması ve yanımda Aral ağanın olması güven verse de korkutuyordu. Oldukça güçlü bir yapısı vardı ve bana üfleme hareketi yapsa kaç kilometre sürüklenirdim bilmiyorum. Bir de o bıçak kadar keskin mavi gözleri yok mu? Şahlanan kavisli kaşlarının altından büyüleyiciliğinin yanı sıra ürkütücüydü.

"Cevap verin Ağam, artık oradan oraya sürüklenmekten bıktım."dedim ve nefes nefese sinirle söylendim. "Resmen kan davası başlattınız ağam farkında mısınız?"dedim. Kendimi şuan sinirden dolayı tanıyamıyordum. Yaptığının sonuçlarını bile bile yapmıştı bunu. Tamam, beni gelip alması istediğim bir şeydi. Gerçek anlamda mutlu olmuştum. Kirmanşah ağabey ile anlaşacak ve ortak noktada buluşacaklardı. Herkes selamete kavuşacaktı ama istediklerim olmadı.

"Evet, başlattım. Kimse benim olanı benden bu şekilde alamaz!"dedi ve Direksiyonu kavrayan elini tüm gücü ile sıktı. Beni gerçekten korkutuyordu. "Ailen bile olsa, anladın mı?"dedi ve ilk defa yalandan da olsa alayla güldü ve ben o bir kaç saniyede tutuklu kaldım. Sessizce yutkundum. Ara ara bana dönen gözleri alaylı gülümsemesini silip sinirle tekrar gözlerimle buluştu.

"Aşiret kararını vermiş. Ortada senin namusun ve benim şerefim mevzu bahisken O sözde ağa olacak kansız, sırf bir toprak parçası için seni kaçırıyor."söyledikleri kulağımı uğuldattığında sinir tüm bedenimde hakim oldu.

Annesi ile benim aramdaki olayı nasıl bilmezdi? Gerçi kardelende bilmiyordu ama bu bana oldukça garip geliyordu. Tamamen toprak için olduğu düşünülüyordu.

"Sırf toprak parçası için beni kaçırmasına kızıyorsun ama sırf bir toprak parçası için kuzenlerimle çatışmaya girip birini vurabiliyorsun!"dedim ve önüme uzanan bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Hareketlerim fevriydi. Gerçek anlamda tartışmaya hazırlanıyordum.

"Biz bir şeyler yüzünden evleneceğiz öyle değil mi? ama ben hiç bir şey yapmadım. Keza sende öyle. Yüzümüzü eğdirecek bir hatada bulunmadık. İstemezseniz bu evlilik olmaya bilirdi. Demem o ki ben bir nebze değerli olduğumu düşünmüştüm ama görüyorum ki yanılmışım."dedim ve dolan gözlerimi görmesin diye ona döndüğüm bedenimi aksi yöne döndürüp camdan dışarı baktım. "Asıl şimdi benimle evlenmek zorundasın ağam. İşte şimdi başlıyor her şey, paylaşamadığınız bir toprak uğruna kırılan gururumu toplamak için evleneceğim."dediğimde son anda akan damlayı hızla silip, ifadesizce yola odaklandım.

Bir süre ses gelmedi. Çok geçmeden bariton sesi kulaklarımı doldurdu. "Seninle mecburiyetten evlendiğim falan yok Dilan. Bunu bildiğinin farkındayım. Sen akıllı bir kızsın."dedi ve gözlerim gözleriyle buluştu. "Ben sana kendi isteğimle dokundum. Sonuçlarını bile bile öptüm seni. Buralarda göz göze gelmek bile yasakken, bile bile ıslattım dudaklarını."dediği an sona doğru kısılan sesi kasıklarıma ağrı olarak dönmüştü. Kendimi nasıl kastığımı bilmiyordum ama utançtan pancara döndüğüm kesindi. ok geçmeden devam etti, beni kor aleve atan bu mavi gözlü adam. "Haksızlığa gelemem.

DİLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin