Kirmanşah & Kardelen 4

20.9K 1.1K 111
                                    


Eve geldiğimizde anahtarı kapıdaki kahyaya verince bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Hiç mi araba kullanan kadın görmemişti bu adam? Veyahut bana mı yakıştıramıyordu? Omuz silktim ve Kirmanşah'ın peşinden ilerledim. O yukarı çalışma odasına gittiğinde ben ise terasa çıkmıştım. Gülendam anne mimiksiz bana bakıyordu. Gül abla ve Selvi ablanın yanına oturduğumda mırıldandım. "Anne?"dediğimde Gözlerini kırgın bir şekilde bana çevirdi. "Sana hiç yakıştıramadım Kardelen, Sen ağa kızısın. Nasıl böyle saygısızca hareket edersin."dediğinde yutkundum. Parmaklarımla oynarken gözlerimi tekrar gözlerine kaldırdım.

"Beni istemiyor anne, gururum ayaklar altında. Hayatında biri mi var diye düşünmekten uyku uyuyamıyorum. İkimizde istemedik bu evliliği, neden ben bütün sorumluluklarımı yerine getirmeye hazırken ve getiriyorken Kirmanşah getirmiyor?"dediğimde Sırtımı sıvazladı. "Hakkın var kızım, ama gitmek çözüm değil. Sen kadınsın, istesen bu konak yıkılır. Kaçmak, yuvanı kurmadan uçmak sana göre midir?"dedi. Alt dudağımı ısırıp mahcup bir şekilde gözlerine baktım. Ayağa kalkıp kahvesini getiren hizmetliye aşağı işaret etti. "Gelin ağanlara kahvaltı hazırla,"dediğinde kız onaylayıp ardından aşağı indi.

Selvi abla diğer yanıma geçip dizimi sıvazladı. "Doğruyu söyle Kirmanşah ağama ne yaptın?"dediğinde kirpiklerimi kırpıştırdım. Bu birini anlamadığım da yaptığım genel bir mimikti.

"Selvi haklı, bu adam senin o tavrına ses etmeden kuzu kuzu eve geldi."dediğinde Selvi abla Gül ablayı destekledi. "Peşinden geldi asıl önemli olan bu."dedi. Nesi varmış yani? Yine hiç bir şey anlamamıştım. "Benim bir şey yaptığım yok, ne yapacaktı yani dövecek miydi?"dediğimde ikiside itiraz etti. "Hayatta öyle bir şey yapmaz, sadece çok sinirlenirdi. Seni odaya kapatabilir, hatta arkandan bile gelmezdi. Öyle herkese eyvallahı olan biri değil."deyince omuz silktim.

"İntikam için her şeyi yapar o! Ağabeyime kıllık olacak diye bırakmıyor beni gideyim."dediğimde üzgün üzgün suratıma baktılar. "Sanki benimle evlenmese onu alan olurdu da!"dedim ama yanımda kıkır kıkır gülmeye başladılar. "Kız, Allah iyiliğini versin. Kızlar utanmasa adamın metresi olacaklar, senin dediğin işe bak."Gül ablanın sözleriyle sinirle gözlerimi açtım. Beni sinir mi etmeye çalışıyorlardı. Benimde bir kadınlık gururum vardı. Kızlar falan... Bunlardan bahsetmek hoş olmuyordu ama!

"Aşk olsun Gül abla, destek vereceğine damarıma basıyorsun."dediğimde yanağımı okşadı. "Oy güzelim, senin gibi güzelini mi bulacak sanki! Alışmadınız, bu düşman olayını gün geçtikçe unutacak,"dedi ama içim rahat etmedi. "Sadece düşman olayı mı sanki, bana küçük diyor. 20 yaşındayım abla ben, ne küçüğü Allah aşkına."dediğimde gülümsediler. "Ee, ufak tefeksin ya, bizimkide dalyan gibi maşallah. Çocuk korkuyor bir tarafın kırılır diye ne yapsın."deyince Selvi abla kahkaha attı. Yüzümü buruşturdum. "Abla ya, vallahi gidiyorum bak."dediğimde kahkahaları duruldu.

"Tamam tamam... Bak güzelim. Seni adam yeni gördü, bir ay içinde de evlendiniz. Sıla ile de yaşlarınız yakın. Kendini kötü hissediyordur. Çok normal." omuz silktim. "Ben Kirmanşah'ı iki senedir görüyorum abla, Mardin'deki her düğüne geliyordu. Tabi sırf Aral Sıraç Şahoğlu'nun kardeşiyim diye bir dövmediği kalıyordu bakışları ile."dedim. O günleri hatırladığımda daha da sinir oluyordum. İlk tanıştığımızda da bana ufaklık demişti! Hıh Aptal şey, şimdi o ufaklıkla evlisin ama naber...

"Boşver sen onu, düzelicek. Zaman her şeyin ilacı."

**

Mutfakta yemeklere yardım ederken Kızların acelesine ayak uyduruyordum. Bugün Kirmanşah'ın amcası ve ailesi gelecekti. Yemekleri hızla yetiştirmeye çalışıyor ve bir yandan da sofrayı yukarı taşımakla uğraşıyorduk. Mardin'de böyle şeylerle hiç uğraşmazdım. Şimdi o kadar hoşuma gidiyordu ki işe yaramak, yemek yapmak...

DİLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin