-G A L İ B İ Y E T-

43.1K 2K 192
                                    

Korkunç bir 15 gün geçirdim. Akrabam, çok sevdiğim ağabeyimi kaybettim maalesef. Bir türlü yazamadım bölüm. İçimden gelmedi. Tam heveslendim, hemen kırıldı. Bölüm stoğum bitti. Bölümler haftada bir gelecek
Kocaman öptüm.
Keyifli okumalar :)

20.Bölüm

Söylediği kelimeleri bir bir birleştirip cümle oluşturmaya çalışana kadar saniyeler bir birini kovalıyordu. Şaşkınlığımın verdiği afallama o kısacık anda beni şoka uğratırken gözlerimi kırpıştırdım. Dudaktan dökülen o saf kelime içimde bir yerlerde kanat çırpmayı bırakmış kelebeklere umut verdi. Biz demişti. Bu büyülü kelime beni hayata döndürdüğünde gözleri üzerimde dolanıyor, beni koyulaşmış gözleriyle izliyordu.

Bir anda yutkundum ve dudaklarımı araladım. "Tamam, gidelim."derken kekelemek zorunda kalmıştım çünkü düşünmeden konuşuyordum.  Aral ağanın sağına adım attığımda kolumu çekti ve o sürekli çatık duran kaşlarıyla bana baktı. "Nereye gidiyorsun?"dediğinde öfkeli görünüyordu. Kaşlarımı çattım ve kolumu yavaş hareketlerde elinden kurtardım.

Bu adam az önce bizim hakkımızda konuşulacak bir konudan bahsediyordu. Harekete geçtiğimde de kızıyordu. "Gitmiyor muyuz eve?"deyince ben, gözleriyle üzerimi işaret etti. "Git şu üzerini değiştir. Bir parça yatak kıyafetiyle hiç bir yere çıkamazsın" deyince utancımdan yer kabuğunun çekirdeğine gömmek istiyordum kendimi. Allah aşkına, resmen aşktan başım dönmüştü. Sinirli bakışlarından gözlerimi çekip kafamı salladım. "Ben hemen geliyorum."dediğimde içeriye kızların arasından zorla sıyrılarak girdim ve lavabonun kapısını kitledim. Üzerimdekini çıkarıp elbisemi geçirdiğimde ellerimi yıkayıp ensemde su gezdirdim. Heyecandan dizlerim titriyordu.

Gözlerimi aynada ki yansımama çevirdim. Gözlerim tedirgince aynadaki gözlerime bakıyordu.

Üzerimi düzeltip babetlerimi ayağıma geçirdim ve Tuvaletten çıktım. Kapıya ilerlediğimde Zelal yanıma geldi. "Nereye gidiyorsun hayırdır?"deyince alt dudağımı ısırıp kulağına eğildim. "Aral ağa geldi. Azad ağa ve ağabeyimin bizimle konuşacakları varmış."gözlerini görebileceğim açıya geldiğinde ufak bir nida eşliğinde eliyle ağzını kapattı. "Dedikodular? Kesin onlardan konuşacaklar."dediğinde kalbime kağıt kesiği açıldı. Heyecandan ölüyordum.

Gözlerimi kapattım ve derin nefes alıp Zelal'e sarıldım."Gidiyorum, dua et bana Zelal."dedim. Kafasını hızlı hızlı salladı. Odadan çıktığımda Karşımda Telefonla konuşan bir adet Aral ağa beklemiyordum. Beni kapıda bekliyordu. "Söylediğim gibi, zaten İstanbul'a geldiğimde birebir görüşmeleri ben yapacağım."dedi ve karşısındaki kişiyi bir süre dinledi. Bir insan telefonu bile mükemmel tutabilir miydi?"bir iki güne gelirim. Şervan Hazan'ın düğünü var. Tamam, ama konak kalabalıktır. Benim misafirimsiniz siz."deyince gözlerini bana çevirmişti.

Elini cebinden çıkarıp gel işareti yaptığında yavaşça yanına gittim. Üzerimdeki elbisenin göğüs dekoltesini yukarı çekince dumura uğramıştım. "Tamam, oldu. Haberleşiriz."dedi ve telefonu kapattı. Arkadan gelen tiz sesle gelene baktım. Simge"Sıraç çok yakışıyorsunuz."deyince Bir Aral ağaya birde Simge ve Şervan ağaya baktım. Kız hala sabahlığıylaydı ve bu durum beni iyiden iyiye çıldırtmaya başlamıştı. Söylediklerinden sonra kendime gelince bizi yanlış anlamasına şaşkın şaşkın bakıyordum. "Aa, şey Simge biz,"dediğimde Aral ağa Simge'nin burnunu sıktı ve çatık kaşlarını bozmadan konuşmaya başladı. "Biz gidiyoruz, bu koca adam sana emanet."dediğinde nefesim içime sığmıyordu.

Simge'nin söylediklerine karşı bir tek kelime etmemesi beni umutlandırmalı mıydı? bilemiyordum. Bu nedenle çok takılmamaya karar verip, Simge ile vedalaştım. Çok geçmeden aşağı inip konaktan ayrıldığımızda arabaya bindik. İkimizinde çıtı dahi çıkmıyordu. Aramızda soğuk sessizlik hüküm sürerken, heyecandan yerimde dahi duramıyordum. "Şey, merak ettim de, ne konuştular. Siz bir şey biliyor musunuz?"gözlerine kısa bir an bana çevirdi ve bilmiş bir şekilde konuştu. "Biliyorum."dedi Tabii ki bilecekti adam Dilan. Ağadan bahsediyorduk.

DİLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin