Kirmanşah & Kardelen 3

19.6K 1.1K 93
                                    

selammmm, yeni bölüm sizlerle.
Keyifli okumalar :)

1 hafta sonra

Günler hep aynı geçiyordu. Arada Hayat ablamlara gidiyor, bazen gerçekten de Asmin ile görüşüyordum. Ev kalabalıktı, sıkılmaya vaktinin olmayacağı kadar misafir ağırlanıyor ve kalabalık akşam sofraları kuruluyordu. Ne yalan söyleyeyim, büyük keyifti. Eskiden evde iki kardeş olduğumuz için kalabalık olmazdık. Annem ağabeyim ve ben...

Babam zaten hep odasında olduğu için koca konak sessiz bir yuva olmuştu. Yılın belli dönemlerinde maaile amcamlara giderdik yada halamlar ile birlikte onlar gelirdi. Hatırlıyordum da kalabalığı gördüğümde ne mutlu olur ve sevinirdim. Her şey normalmiş gibi hissettirirdi. O curcuna öyle içine işlerdi ki insanın, sohbetler kesilmez, kahkahalar tüm avluyu doldururdu.

Her şerde bir hayır vardır derlerdi de inanmazdım. Kirmanşah ile hakkımızdaki kararı ilk duyduğumda dizlerimin nasıl titrediğini hatırlıyordum. Evet yakışıklıydı, evet göz dolduruyordu ama büyüktü benim için. Korkutucu mizacı, heybeti, bakışları ve daha nicesi. Yandım demiştim o zaman. Bu adam bu sert gözleri ile beni yaşatmaz.

Sonra koskoca bir ay onunla su gibi akıp gitmişti. Zorunlu alışverişler, çay içmeler, evlilik sohbetleri derken düğün günümüz gelmişti. Değişikti aslında, Sanki hep yanımdaymış hissi uyandırıyordu. Kahveyi içişi, sigara dumanını çekişini her izlediğimde büyüye kapıldığım anlarda alışmıştım evlilik fikrine.

Erkeksi bir adamdı. Tıpkı ağabeyim gibi hükümdar mizaca sahip bir yiğitti. Birlikte oturduğumuz çoğu anda bana dalıp gidişleri umut vermişti bu evlilik için. Heyecanlanmamı sağlayan ufak derin bakışmalar sayesinde kendi kendime hayaller kurmuştum. Belki aşık olurum, mutlu olurum diye.

Ama o sürekli benden kaçan, benim yanımda olmak dahi istemeyen bir adamdı. Düşmanının kardeşi. Küçük kadın! , Bacım. Harika sıfatların bulunduğu kişiydim ben.

Ama tüm bunların ötesinde mutluydum. Şen şakrar bir aileye sahiptim. Gülendam anne bana iyi davranıyordu. Kirmanşah'ın kardeşleri zaten bir an olsun saygılarından ödün vermemişlerdi. Ama bir yanım eksikti işte, dolması gereken bir boşluktu benim için.

Eylülün sonlarına geldiğimiz için hava yavaştan serinlemişti. Tıpkı Mardin deki evimde olan Teras burada da vardı. Şehrin ışıklarına karşı divanda oturuyordum.

"Yenge?" Sıla'nın sesini duyduğumda başımı yasladığım elimi çektim ve doğruldum. "canım?"dediğimde yanıma geldi. Dizimi okşarken gözlerinde şefkat vardı. "Neyin var yenge? niye bu kadar mutsuzsun?"deyince kirpiklerimi kırpıştırdım. Mutsuz muydum?

Halbu ki daha yeni hep beraber kahkahalar atıyorduk, eğleniyorduk. "Olur mu öyle şey hiç? Ben çok mutluyum. Az gönce gülüyorduk ya, ne çabuk unuttun."diyerek gülümsediğim de aynı şefkat gözlerinde yine parladı. "Güleli üç saat geçti yenge, ağabeyimde geldi ayrıca. Seni sordu."deyince şaşkın şaşkın suratına baktım. O kadar olmuş muydu? yerimden hızla kalkıp gülümsedim. "Zaman su misali, fark etmemişim."deyip yanaklarına öpücük kondurdum. Sıla ile aramızda yaş farkı az denecek kadardı. 18 yaşında güzeller güzeli bir genç kızdı. Hiç sahip olmadığım kız kardeşimdi. "Allah rahatlık versin."dedim ve aşağı hızla indim.

Her odaya gittiğimde yüreğimin ağzıma gelmesi normal değildi. Kirmanşah'ı o kadar az görüyordum ki, resmen uyumak için eve geliyordu. Bazen odaya gelmediği bile oluyordu. Çalışma odasında uyuyor ve sabah erkenden gidiyordu. Benden bu kadar nefret etmesini anlamış değildim.

Gün geçtikçe umudumu kaybediyordum. Bu beni mahvediyordu. Kapıyı açıp içeri girdiğimde Altında havluyla dolabın önünde dikiliyordu. Tahta görünümlü dolaba ilerlediğimde Devasa vücuduyla ilgilenmemeye çalışıyordum. Ama onu yok saymak neredeyse imkansızdı. "Hoşgeldin."dediğimde kendi geceliğimi aldım ve lavaboya ilerledim. "Hoşbuldum. Neredeydin?"derken çokta meraklı sorduğu söylenemezdi.

DİLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin