4.9

8.1K 482 41
                                    

İyi okumalar.

Demir'den.

~~~

"Defne! Gel şuraya." Defne'nin kahkahası buradan duyulurken kayarak yanıma geldi. Ben yerden kalkarken o hâlâ gülüyordu. Uzattığı elini tutarak yerden kalktığıma tek kaşımı kaldırdım. "Susacak mısın? Susturayım mı?" Dudaklarını birbirine bastırarak tam yanıma geldi.

Tek elimden tutarak saçlarını arkaya attı. "Bak şimdi." dedi büyük bir ciddiyetle yapmam gerekenleri bana anlatırken. "Önce sağ ayağını sonra sol ayağını yerden kaldırmadan öne doğru kaydırarak dengede tutmaya çalışacaksın vücudunu." Derin bir nefes alarak konsantre olmaya çalıştım.

Tekrar düşüp rezil olasım yoktu. Ben de bilmiyorum diyerek büyük bir oyuna getirmişti beni ve ben kıyamayıp gelmiştim. Koskoca yerde tek düşen bendim anasını satayım.

"Bismillahirrahmanirrahim." dedim yardımcı olacağını düşünerek. Gülerek sağ ayağını öne attığında ona ayak uydurarak ayağımı öne atar atmaz yere düştüğümde onu da kendimde yere çekerek sinirle bağırdım. "Buzuna da!" dedim kalkmaya çalışırken. "Patenine de!" dedim kalkamadığımda kendimi tamamen yere bırakırken. "Gelmişine de geçmişine de!"

"Şh!" Diyerek eliyle ağzımı kapattığında sessiz kalıp başımı yüzüne çevirdim. Kahkahaları arasında göz kırpıp ayağa kalktığında bıkkınca nefes verdim. Gözleriyle Kenan'ı işaret ettiğinde sıkıntıyla nefes verdim. Kenan bizden çok uzaktaydı, beni duyması imkansızdı. Kendisine arkadaş bulmuştu ve beraber kaymayı öğreniyorlardı. 

"Kalk Demir." Çocuk gibiydi yemin ederim ya, her istediğini yaptırabiliyordu.

Kalktıktan sonra bana uzattığı elini tutarak ayağa kalktım. Dengede durmak için beklerken üç saniye geçmeden yere düştüğümde Defne'nin kahkahası artmıştı. "Sikeyim ya!" O daha çok gülerken buzun üzerine sırt üstü uzanıp ellerimi başımın altına yerleştirdim. Bir süre gülüşünü izleyerek sessiz kaldım, gülmeyi bıraktığında bana döndü.

"Çok güzel gülüyorsun." Yüzündeki tebessüm büyürken'Eyvallah' diyerek kaymaya başladı.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken dudağımı alt dudağımı ısırdım ve ona bağırdım. "Allah'ın odunu! Gel kaldır beni." Yanıma gelerek ellerini uzattığında bacağından tutarak onu da düşürdüm yere, sert düşmemesi için elimi beline satarak bana doğru düşmesini sağladığımda sinir dolu sesine keyifle kahkaha attım. 

"Demir ya!" Bozulan şapkasını düzgünce takmaya çalışıyordu, şapkasını çekerek saçlarının elektiriklenmesine sebep olduğumda sinirle soludu.

"Kızım uğraşma o şapkayla. Sen her türlü çirkinsin." dedim sinirlenmesi daha çok hoşuma giderken. Buzdan dolayı burnu kıpkırmızı olmuştu ve sinirlendiğinde kızaran yanaklarından dolayı çok tatlı duruyordu. Gözlerim pempeleşmiş dudaklarına her kaydığında öpmemek için byük bir savaş veriyordum kendimle. Bana vurup kaçmak için ayağa kalktığını fark ettiğimde ben de kaçmak için kalktım.

Kalkar kalkmaz yere düştüğümde tepki vermeden tekrar buzlara uzandım ve gözlerimi kapattım.

Biraz oyundan zarar gelmezdi değil mi?

"Demir." Sessiz kalarak yanıma gelmesini bekledim. Elleri başımı kavradığında nefesimi tuttum. "Demir! Kalksana."

"Yardım edin bayıldı!" Defne bağırırken elleri yanaklarımdaydı. "Demir uyansana!"

Gözlerimi açmadan sessizce fısıldadığımda duymak için yaklaştı. "Defne..." sesimi olabildiğince kısık çıkarmaya çalışırken konuşmaya devam ettim. "Sanırım öleceğim ben..."

"Saçmalama sus." Kahkaha atmamak için kendimi tutarken öksürerek konuşmaya devam ettim.

"Benden başkasını sevme olur mu?"

"Kes sesini kes! Yok ölmek falan sus Demir!" Başımı dizine koyduğunu hissettiğimde daha da yayıldım. "Ya yardım edin!" Bağrışı kulaklarımı bir daha kullanamayacağımdan şüphelenmeme sebep olurken sessiz konuşmama devam ettim. 

"Defne..."

"Yorma kendini bekle geliyorlar. Bekle."

"Defne diyorum." Elleri saçlarımda gezerken tek gözümü açtım.

"Söyle."

"Korkunca çok güzel oluyorsun." Yanağımda hissettiğim tokatla aniden doğruldum. 

"Defol git!" Diyerek iteklediğinde kahkaha atmaya başladım.

"Ölmek yok derken hiç gitmemi istiyor gibi değildin güzelim." Bir şey söylemeden ayağa kalkıp çıkışa doğru kayarak gittiğinde bağırdım.

"Lan ben ne olacağım!?"

"Sürün! Şerefsiz." İltifatına sırıtarak ayağa kalktım, yanımdan kayarak geçen iki kıza bağırdım.

"Kızlar! Çıkmama yardımcı olur musunuz?" Defne'ye göz ucuyla baktığımda kaşlarını kaldırmış bizi izliyordu. Kızlar yanıma gelerek koluma girdiklerinde dudağımı ısırdım.

"Bilmiyor musun kaymayı?" Gülerek dengede kalmaya çalıştım. "Bilsem yardım ister miydim?" Onlar da güldü.

"İstersen öğretebilirim." Kaşlarımı kaldırıp indirerek Defne'ye döndüm. 

"Sevgilim öğretecekti, sinirlendirdim. Gönlünü alayım hallederim, yani öğrenirim."

"Şanslıymış." Diyerek kolumu bıraktığında kapıya geldiğimizi fark etmiştim. "Öyledir." Diyerek sırıttığımda göz devirdi. "Teşekkürler kızlar." Sadece sahte bir gülümsemeyle yetinip gittiklerinde Defne'ye döndüm. "Aşkım?"

"Sürün demiştim." Gülerek kolumu omzuna attım. "Öpeyim barışalım." Başını iki yana salladığında göz devirerek kendi ayakkabılarımı giydim.

"Kızlar öğretseydi Demir." Gülme isteğimi bastırdım.

"Onlarda öyle dedi. Bende 'Sevgilimin gönlünü alayım, o öğretir.' dedim." Başını bana çevirerek göğsünde birleştirmiş olduğu kollarını yana indirdi. 

"Cidden mi?" dedi merakla gözlerini bana dikerken.

"Cidden." Gülerek elimi tuttuğunda gülümsedim. "Öpücük?"

"Olur." dediğinde gülerek elinden tuttum ve bebek emzirme odasına yönlendirdim. İçeri girdiğimizde kapıyı kilitledim ve dudaklarımızı birleştirdim. Bunu bekliyormuş gibi beni iştahla öpmeye başlarken elini enseme attı. Onu kucağıma alarak bacaklarını belime dolamasını sağladığımda ellerimi kalçalarına yerleştirdim. Tek kolumu beline sıkıca sararak onu kendime bastırdığımda vücudu dikleşti. Duvara yasladığımda kucağıma daha iyi yerleşmesi için hareket ettirdiğimde güldü. 

Onunla her yakınlaşmamızda içime işleyen sıcaklık beni yavaş yavaş yakıp kavuruyor, kendime hakim olmamı zorlaştırıyordu. Herhangi bir pişmanlık yaşamamsı için yavaş davranırken, karşısında tutuşuyordum, haberi yoktu. 

Dudaklarımızı ayırıp yüzünü incelerken nefes almaya çalışıyordu. Kızarmış burnunu öperken dudaklarıma çarpan nefesi, istemsizce kalçalarını sıkmama sebep olmuştu. Bu hareketim hoşuna gitmiş gibi boynunu geriye attığında yutkunarak dudaklarımı boynuna değdirdim. Titrek bir nefes verdi ve kollarını boynuma dolayarak sarıldı bana. "Akşam, Kenan'ı annemlere mi bıraksak?" dediğinde şaşkınlıkla çektim dudaklarımı boynundan. "Neden öyle bakıyorsun?" 

Şaşkınlığımı atarken sırıtarak birleştirdim dudaklarımızı. "Akşamı sabırsızlıkla bekliyorum." 

~~~

Ben ne zaman final yapacağım bu kitabı ya?

Instagram; y.rumey


Hangimiz Anonim - TextingWhere stories live. Discover now