4.1

8.7K 557 146
                                    

İyi okumalar.

Karşımda bana korkuyla bakan çocuğa ben de korkuyla bakıyordum. Ali Bey ve Aslı Hanım'ın çocuğu olduğunu düşünmüyordum. Burada unutmuş olmaları imkansızdı. "Kimsin sen?"

Demir ikimize de su getirdiğinde yan yana sandalyelere oturarak su içmeye başlamıştık. "Korkuttun beni." Dediğinde omuz silktim.

"Sen de beni korkuttun küçük. Neden çığlık atıp üstüme atladın ki?" Derken biraz daha rahatlamıştım. Cidden çığlık atarak üzerime atlamış, bacaklarıma yapışmıştı. Demir zor ayırmıştı.

"Öyle sessiz gelirsen korkarım tabii ki. Burada aylardır kimse yoktu." Dedi bardağı yere bırakırken. "Habersiz gelen sizsiniz."

"Kusura bakma mutfakta uyuyan kaçağı akıl edemediğimiz için." Omuzlarını kaldırıp indirirken arkasına yaslandı.
"Beni polise verecek misiniz?"

"Burada ne yaptığını anlatırsan vermeyeceğiz." Dedi Demir yanına otururken.

"Polise verirseniz kaçarım ki."

"Tamam," dedim ona dönüp elimi dizlerine koyarken. "Söz polisi karıştırmayacağız. Anlat hadi."

"Ben sokakta yaşıyorum. Buranın kapısını aylar önce açık buldum, içeri girdim. Arka kapıyı açık bıraktım. Geceleri gelip uyuyorum kağıt toplamadığım zamanlar." Dedi gözlerimin içine bakarken. "Beni polise verirseniz kaçarım."

"Vermeyeceğiz dedik." Dedi Demir sırtını sıvazlarken. "El kol hareketi yapmayalım, dokunmayalım." Dedi dizindeki elimi çekip Demir'in elinden kurtulurken.

"Kaç yaşındasın?" Soruma karşı omuz silkti. "Annemin geçen yıl söylediğine göre şu an 9 yaşındayım ama bence daha büyüğüm. Annem salladı galiba."

"Bence de büyüksündür, çok bilmiş." Kaşlarını çattı fakat cevap vermedi. "Ne yapacağız onunla?" Dedi Demir bana bakarken. O yanımızda değilmiş gibi konuşması da ayrı komikti.

"Adın ne çocuk?" Dedim ayağa kalkarken. Önce sessiz kalsa da "Kenan." Dedi. "Sizin adınız ne?"

"Demir ben."

"Defne."

"Değişik isimlermiş. Ne yapacaksınız benimle?" Demir'e başımla dışarıyı işaret ettiğimde mutfaktan çıktık. Kenan görmediğimizi sanıp kapının arkasına geçmişti.

"Seni görüyoruz Kenan." Sıkıntıyla nefes vererek sandalyesine oturdu. "Ne yapmak istersin güzelim?"

"Eve götür Demir. Bu gece kalsın. Yarından sonra ona burada yatacak bir yer hazırlayalım ya da sosyal hizmetlere ulaşalım. Bilmiyorum." Başını onaylarcasına salladığında sıkıntıyla nefes verdim. "Ama kaçar bu çocuk. Kaçtığında gidecek hiçbir yeri kalmaz ki."

"Haklısın. Bir süre yanımızda tutmamız daha iyi olacak. Benimle ev iş gezer. Burada yardım eder, harçlık falan veririz."

Başımı hayranlıkla yukarı aşağı sallarken kolumdan tutup kendisine çekti. Kollarını bedenime sararken sıkıntıyla nefes verdi. "Umarım elime yüzüme bulaştırmam."

"Merak etme," dedim yanağına bir öpücük kondururken. "Her şey çok güzel olacak."

Lisede olan iki genç ne kadar iyi yapabilirse o kadar iyi yapacaktık. Ona ne kadar yardımcı olabilirsem olacaktım. Ve değişik bir şekilde geleceğimize baktığımda sadece başarı görüyordum.

Yeniden Kenan'ın yanına geçtiğimizde gülümsedi. "Duydum sizi, hanginizle kalacağımı anlamadım ama kabul ediyorum." Demir'e baktığımda aşağı yukarı salladı başını. 

"O zaman benim eve gidiyoruz." Kenan'ın gözleri parlarken seke seke merdivenlerden çıkmaya başladı. Şaşkınlıkla birbirimize baktık ve Kenan'ın peşinden yukarı çıktık. Demir benim çantamı ve ceketimi alarak çıktığında gülümsedim. 

Peşlerinden dışarı çıktığımda yan yana durmuş beni bekleyen Kenan ve Demir'e güldüm. Çok tatlı gözüküyorlardı. Kenan, Demir'in çocuk versiyonu gibiydi. İkisinin de kaşları çatıktı.

Demir kafenin kapısını kilitledikten sonra yürümeye başladık. "Bizimle mi gelirsin, eve mi bırakalım seni?" Demir'in sorusuna dudaklarımı büzdüm. Ondan ayılmak istemiyordum ama eve gitsem iyi olacaktı. 

Zaten evdekiler defalarca arayıp mesaj atmıştı, gelceğimi söyleyip geçiştirmiştim. "Eve gideyim ben." dediğimde anlayışla başını yukarı aşağı sallarken elimi tuttu. Diğer elini Kenan'a uzattığındaysa gülümsedim. 

Fakat Kenan Demir'in eline vurup "Erkek adam erkek adamın elini tutmaz." demişti. Ona güldüğümüzdeyse sinirlenmiş, yolu bilyor gibi önden yürümeye başlamıştı. Sağa döneceğimiz zamansa Demir onu uyarmamış, beni susturmuştu. 

Bizim peşinden gelmediğimizi fark eden Kenan durmuş, bize dönmüştü. "Sağa dönecektiik biz paşam, sen istersen devam et." Demir'in sözleri üzerine koşarak yanımıza gelmiş, Demir'in elini tutmuştu. 

"Sen şimdi korkarsın diye tuttum elini." dedi içini rahatlatmak için Demir'e bir kez bile bakmazken. Demir teşekkür ettiğindeyse Kenan da dayanamamış, gülmüştü. 

Dokuz yaşında değildi, en az on bir yaşındaydı fakat on bir yaşındaki çocuğa göre de olgundu. Sokaklardaki çocukların genelinde bu böyleydi ve bu benim canımı yakıyordu. 

Ama şimdi Kenan'ın bir evi vardı. Demir'in onu asla bırakmayacağına emindim. Sadece onu biraz daha tanımamız gerekiyordu. 

Yol boyunca konuşmuştuk. Demir, Kenan'a planlarımızı anlatmıştı. Kenan da dizilerdeki 'serseri çocuk ve derslerine önem veren kız aşkı gerçek miymiş?' diyerek dalga geçtiğinde Demir kafasına vurmuştu. 

"Sensin serseri." 

Evin önüne geldiğimizde durduk. Tam vedalaşmak için sarılacakken boş sokakta babamın sesi yankılandığında dudaklarımı birbirine bastırdım. 

"Al o iki serseriyi, çabuk yukarı çık Defne!" 

___

Hangimiz Anonim - TextingWhere stories live. Discover now