4.0

9.2K 535 129
                                    

İyi okumalar.
___

"Konuştun mu müdürle?" Diye sordum okuldan çıktıktan hemen sonra. Demir son derse girmeyip müdürle konuşacağını söylemişti. Okulu açığa almak için konuşup, mümkünse hemen şimdi bırakmak istediğini söyleyecekti.

"Konuştum, 'gelmezsen gelme' dedi" dedi sırıtarak bana doğru gelirken. Ellerini cebinden çıkararak elimi tuttu.

Kafeyi tutmaya benimle beraber gitmek istemişti ve orayı tutacağından o kadar emindi ki gerekli tüm evrakları ve parayı da yanına almıştı. Ona bu kadar hevesli olmamasını söylediğimdeyse 'orası kesin bizim' demişti.

Yüzünde güller açıyordu. O kadar heyecanlıydı ki zıplayarak yürümediği kalmıştı. "Değişik bir his var içimde. Bugünden itibaren hayatımız değişecekmiş gibi hissediyorum ama bambaşka bir değişim bu. Sanki bir şey hayatımızın merkez noktası olacak ve bütün rutinimiz değişecekmiş gibi..."

"Kafeyi aldığında değişecek zaten. Bütün günümüz orada geçecek. Ortak buluşma noktası gibi bile sayabiliriz." Gülerek omuz silkti. "Bahsettiğim kafe değil Defne. Başka bir şey var."

"Onu zaman gösterecek o zaman."
___

Yaklaşık on dakika sonra kafeye varmıştık. Demir kafenin sahibiyle ön konuşma yaparken ben içeriyi gezmek için girmiştim. Kafenin girişi için caddeden aşağı doğru bir merdiven uzanıyordu kafenin ön bahçesine doğru. Merdivenleri iner inmez sol tarafta bulunan geniş alansa masa ve sandalyeler için çok uygundu. "İçeri geçebilir miyim?" Diye sordum henüz merdivenlerin yukarısınında dikilen Demirlere doğru seslenirken.

"Tabii. Siz geçebilirsiniz."

Onay aldığımda kafenin kapısını açarak içeri girdim. Gelen güzel kokuyu içime çekerken vay be dercesine büktüm dudaklarımı. İçerisi tahmin ettiğimden temizdi, ayrıca masa ve sandalyeler parıl parıl parlıyordu. İkimizin de beklentisinin üzerinde bir yer olduğu belliydi.

"Mükemmelmiş burası!" Diye bağırdı Demir heyecanla içeri girerken. "Tam istediğim gibi..." dedi her yeri tek tek incelemeye başlarken. Bütün kısımları tek tek gezerken yaptığımız şey hayretle bakmak olmuştuç Birkaç ufak sorunu kafenin sahibi Ali Bey ile görüşüp aralarında anlaşmışlardı. 

"Aslı, hoş geldin." Ali Bey içeri giren kadının yanına koşarcasına gitti. Yaşlansam bile böyle olacağım bir ilişkiye ihtiyacım olduğunu fark etmem uzun sürmemişti. "Tanıtayım çocuklar, eşim Aslı." 

Aslı Hanım'a yaklaşırken kendimizi tanıttık. "Defne ben."

"Demir ben de, memnun olduk." Kadın neşeyle gülümsedikten sonra konuşmaya başladı. 

"Ben de memnun oldum, kardeş misiniz siz?" Demir kahkaha atarken birbirimize döndük. Elimi tutup beni kendisine çekerken "Kız arkadaşım." dedi. 

"Çok özür dilerim. İsimleriniz benzeyince kardeş olduğunuzu düşündüm." 

"Sorun değil." 

"Bizim gibiler değil mi?" diyen Ali Bey'in seiyle bakışlarımız ona döndü. 

"Öyleler. Tıpkı bizim gençliğimiz gibi. Cıvıl cvıllar." 

Aslı Hanım'ın bu cümlesiinden sonra Demir merakla "nasıl yani?" diye sormuştu. 

bunun üzerine bir masaysa oturmuş, ikisinin hayat hikayesini dinlemeye başlamıştık. Şaşırtıcı kısmı ise Ali Bey'in de Demir gibi okulu bırakmış olmasıydı. 

"Baktım okul benlik değil, ben de bırakıp ticarete atıldım başta. Tabii o zamanlar ne çevre vardı ne de başka bir iş. Ticaret işi elimde patlayınca lokanta açtım. Aslı da aşçılık okumuş o dönem. Geldi iş için konuştu benimle. Sonra bir baktık lokanta ikimizin olmuş."

Ali Bey'in sözlerine Aslı Hanım devam etti. "Sonra baktık lokanta işini sevemedik, ortaklaşa kafe açtık. Bana evlenme teklifini kafenin açılışında etti." Ali Bey keyifle kahkaha attı. 

"O da hemen kabul etti." 

"Edeceğim tabii. Buluşum senin gibi adamı kaçırır mıyım?" 

Konuştuklarına gülerken elimi tuttu Demir. "Biz de sizin gibi devam edebiliriz umarım." dedi gözleri gözlerimle buluştuğunda. 

Sohbet iyice koyulaşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık bile. 

Saatler geçmişti, gece on ikie yaklaşmıştı. Aslı Abla ve Ali Abi en ufak sorunumuzda onları aramamızı söyleyerek izin istemişlerdi kalkmak için. 

Gideken anahtarı vermeyi de unutmamışlardı. 

Aslı Abla'dan bana pasta çeşitlerini öğreteceğine dair bir söz bile almıştım. 

Onlar gittiğinde Demir mutlulukla gülümsedi. "Seni eve bırakıp burada mı uyusam?" 

Gülerek bana yaklaştı vekollarının arasına aldı. Yüzümü kaldırarak ona baktığımdaysa bir öpücük kondurdu dudaklarıma. O sırada aşağıdan gelen devrilme sesleriyle birbirimizden ayrıldık. 

"O neydi?" Omuzlarımı kaldırıp indirirken aşağıda yer alan mutfağa indik hızla. Birçok şeyle karşılaşmaya hazırdım fakat mutfakta sandalyeleri birleştirip uzanmış bir çocuk görmeyi beklemiyordum. 

"Demir! Burada bir çocuk var!" 

___

Hangimiz Anonim - Textingحيث تعيش القصص. اكتشف الآن