3.4

12.9K 646 294
                                    

İyi okumalar.
___

"Demir bekle!" Beni takmadan yürümeye devam ettiğinde gözlerimi kısarak peşinden koştum. "Ya dursana çocuk!" Nereye gittiğini bilmiyordum ama peşinden koşuyordum. Her şeyi yanlış anlamıştı ve bu şekilde gitmesine izin veremezdim. "Demir dur artık!" Biraz daha hızlanarak tam arkasına geldim.

"Sana diyorum!" Aniden durduğunda ona çarparken geri çekilmesem olmaz mı düşüncelerimi geri çekilmesi ile ortadan kaldırdım. "Mesaja bak." Diyerek telefonumu çıkarıp Efe'nin mesajlarına girdim. "Senin maçın içindi." Sağ elini saçlarının arasından geçirerek dudaklarını ıslattı. Ağzını araladı ama söylemekten vazgeçerek dudaklarını birbirine bastırdı. "Söyle, içinde kalmasın." Derin bir nefes alarak gözlerime çevirdi mavi gözlerini.

Benim onu sevdiğim gibi, o da beni seviyordu. Zaten ilk o sevmişti beni. "Demir." Gözlerini bir saniye bile gözlerimden ayırmazken aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Efendim?"

"Seni seviyorum." Çatık kaşları gevşerken gülümsedi. "Sana neden sinirli kalamıyorum acaba ben?"

"Ama bu yine de Efe'nin dediğini yaptığın gerçeğini ve ona sarıldığın gerçeğini değiştirmiyor." Dudaklarımı büzerek üzgün bir surat ifadesi takındım. "Sarılmadım, sen geldiğinde kolumu boynuna doladı ayrıca senin için onun yanına gittim." Alaylı gülüşü ortaya çıkarken uzaklaştı benden. "Benim için yapacağın şeyler böyle olacaksa yapma Defne. Sözümü bir konuda dinlemek bu kadar zor olamaz!"

Dolan gözlerimi açıp kapatarak gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. "Oyun içindi, kazan istedim." Dedim sessizce. Demir için konuşmaya gitmiştim sadece, oyun bozulmasın diye. "Siktiğimin basketbol maçı umrumda mı sanıyorsun?" Sesini birden yükseltmesi sıçramama sebep olduğunda bunu fark ederek yaklaştı ve ellerini yanaklarıma yerleştirdi. "Özür dilerim meleğim, korkutmak istememiştim." Yutkunarak gözlerine baktım. Normalde olsa korkmazdım, boşluğuma gelmişti.

"Demir, gitme olur mu?" Bir süre gözlerime baktı.

"Ne yapacağım ben seninle? Ne olursa olsun kopamıyorum. Uzaklaşamıyorum, sensiz kalmaya korkuyorum ben resmen. Bak istemiyorum tamam mı? Kıskançlık bir yana Defne, o çocuk sana zarar vermeye kalktı. Sen bunu bile bile nasıl gidersin ya?" Başımı eğerek başımı iki yana salladım.

"Oyun içindi işte."

"Ya Defne! Biraz mantık be güzelim. Saf mısın salak mısın anlamıyorum. Delirtme beni. Sana bir şey olduktan sonra ben o oyunu kazansam ne olur kazanmasam ne olur? Oyun değil benim hayatımı etkileyen. Kazanamadım mı? Sorun yok, daha iyi çalışır veya bütün oyunu oynamamı engelleyecek şeyleri öbür oyunda ortadan kaldırım." Saçlarımla oynamaya başladığında gözlerimi çevirdim gözlerine.

"Ama sana zarar gelirse Defne.." konuşmaya ara verip derin bir nefes aldı. "Ben ölürüm kızım."

"Bak ben, ağlamana dayanamazken o çocuk sana bir şey yapsaydı öldürürdüm onu. Sana sırf onunla aynı ortamda olmaman için maça gelmemeni söyledim sen üzülünce kıyamadım ama sana Hayalet'in yanında durmanı söyledim ben." Cevap vermeden sarıldığımda ellerini belime yerleştirdi.

"Teşekkür ederim." gülüşünü hissettiğimde gülümsedim. "Bir daha yapmak yok, söz." Benden ayrılarak kolunu omzuma atıp yürümeye başladığında ona ayak uydurarak hızlandım, Bende elimi beline koyarak başımı kaldırdım. "Seni eve bırakayım, işlerim var benim."

"E maç?" Dedim sabırsızlıkla durup gözlerine bakarken. "Kaybettik. Zaten umrumda da değil artık, takımı yalnız bırakmamak için gelmiştim." 

"Ne işin var?" Duymamış gibi etrafa bakmaya başladı. Gözlerimi kısarak vurdum. "Ne işin var?"

"Sevgilim misin?" Diyerek bana dönüp tek kaşını kaldığında bende tek kaşımı kaldırdım. "Evet." Pis bir sırıtışı yüzüne yerleştirirken işaret parmağıyla burnuma hafifçe vurdu.

"Şimdi böyle mi oldu?" Gözlerimi kaçırırken yürümeye devam ettim. "Ben giderim kendim evime, sen git işlerini hallet." Kollarımı göğsümde birleştirerek ondan uzaklaşarak önden yürümeye başladığımda koşarak yetişti. "Trip mi yiyorum ben?"

"Evet." Gülerek yeniden kolunu omzuma attı. "En azından kabul ederek işimi zorlaştırmıyorsun."

Yeniden sohbet ederek yürümeye başladığımızda gülümsedim. Aramızın bozulacağını düşünsem de öyle olmamıştı, en sevdiğim yanı onun da fazlasıyla olgun olması ve her şeye anlayış göstermesiydi. Bu ne bizi ne de ilişkimizi yıpratacaktı.

"Hafta sonu bir şeyler mi yapsak? Sizinkiler birkaç gün evde olmamana bir şey der mi?"

"Sorun etmezler ama öncesinde tanışman lazım." Başını anlayışla sallarken gülümsedi. "Tanışırız."

"Nereye gideceğiz?" Diye sordum merakla gözlerimi ona çevirirken. Boyum ona göre kısa olduğundan başımı kaldırmak zorunda kalıyor olmam nedense hoşuma gidiyordu. Saçma sapan şeylerin hoşuma gidiyor olduğu gerçeği de bana çok değişik geliyordu. Kendimi anormal hissetmeme sebep oluyordu ama bir erkeğin benden uzun ve kalıplı olması, ister istemez daha korumacı olduğu hissini veriyordu.

"İstersen Derin ile Cihan falan da gelir. Ankara'ya gider Anıtkabir ziyareti yaparız. Sonra Ankara'yı gezer döneriz. Ata'ma aşık olduğum kızı göstermek istiyorum." Söylediği yüzümde güller açarken ağzım açık kalmıştı. Kendimi kollarına doğru serbest bırakırken kahkaha atarak beni tutmuştu.

"Atatürkçü bir İstanbul beyefendisi mi? Allah'ım bayılıyorum galiba. Bu gerçek olamaz." Gülümsemesi genişlerken sırıtarak ondan uzaklaştım ve elini tuttum. "Haftaya sınavlarım var. Diğer haftasonu gitsek olmaz mı?"

"Sen ne zaman istersen güzelim."

Eve yaklaştığımızda adımlarımız yavaşladı. Elimi bırakmadan bana döndü, başını sağa yatırarak bana baktığında kaşlarımı çattım. "Bir sorun mu var?"

"Bir sorun yok, çok tatlısın." Saçlarımı geriye atarken gülümsedim. "Biliyorum.."

Ayak üstü biraz daha lafladığımızda kendi kendime güldüm. Her şeyden konuşabildiğimiz için konular bir türlü bitmiyordu ve konuşmayı kesemiyorduk. Bu ikimizin de işine geliyordu tabii.

Binanın kapısı açıldığında aynı anda oraya döndük. "Abim." Dedim gülerek Ceyhun'a el sallarken. Yanımıza geldi, beni öptükten sonra Demir'e elini uzattı.  "Ceyhun, Defne'nin abisiyim."

"Demir, memnun oldum." El sıkıştıklarında Ceyhun bana döndü.

"Sen içeri gir. Biz de biraz laflayıp dağılırız." Garipsesem de başımı anlayışla salladım. Demir'i öperek vedalaştım ve bahçeye girdim.
"Lütfen sadece laflayın." Diyerek onlardan uzaklaştığımda ikisi de gülüyordu el sallayarak binanın kapısının önünde durdum. İyi anlaşacaklarını bilmek beni çok mutlu ediyordu.

"Görüşürüz!"

___

Hangimiz Anonim - TextingWhere stories live. Discover now