Wizard's Banishment

375 53 9
                                    

O akşam Park Jinyoung acil bir kurul toplantısı çağrısı yapmıştı.

Seherbazlar, Junmyeon'un cansız bedenini odadan taşımış ve bodrum katına götürerek üzerini örtmüşlerdi. Annesine hemen haber ulaştırılmıştı. Sahip oldukları şirket tarafından yarın akşam bir cenaze düzenlenecekti. Cesedinin yakılması için annesi birilerini oğlunun cesedini almaya birilerini çoktan yollamıştı.

O sırada Park Jinyoung'un yaptığı acil çağrı ile disiplin kurulunda bulunan dokuz öğretmen ve de okulda bulunan seherbaz birliğinin lideri toplanmıştı. Müdür Jinyoung'un odası genişti, öğretmenler onun masasının arkasında oturmuş onlara şaşkınlıkla bakıyordu.

"Neler olduğunu hemen anlatın." dedi Jinyoung. "Bu gece benim müdürlüğüm altında bir çocuk öldürüldü. Hem de çok güçlü bir şirketin varisi öldürüldü! Başıma aldığım belanın farkında mısınız?"

"Başımıza aldığımız," dedi Baekhyun sinirle. "Belanın farkında mısınız? Şu an önemli olan şey sizin aptal itibarınız mı gerçekten, efendim?"

"Laflarına dikkat et çocuk!" dedi Jinyoung sinirle.

"Ciddiyetin farkına varın artık!" dedi Baekhyun. "Karanlık Lord önce safiri aldı, şimdi obsidyene git gide yaklaşıyor. Junmyeon'un asası da muhtemelen onun elinde."

"Junmyeon'un asasının onda olması neyi değiştirir ki? Sıradan bir asa." dedi öğretmenlerden biri. "Hayır," dedi Jinyoung sinirli bir sesle. "Obsidyenle yapılmış bir asa."

"Ne?" dedi öğretmen hayretle. "Üçüz Taşlarla yapılan asalar, birer efsane!"

"Üçüz Taşların kendisi de bir efsane olmalıydı!" dedi Baekhyun. "Fakat değiller. Ve işte," dedi Baekhyun asasını çıkararak. "Bu safir asası. Jongdae'nin asası ise yakut asası." dedi. Gözler Jongdae'ye dönünce ağlamaktan gözleri şişmiş çocuk sadece kafasını sallayıp asasını çıkardı.

"Biriniz neler olduğunu anlatacak mı artık?" dedi başka bir öğretmen. Böylece sırayla hepsi neler olduğunu anlattılar sadece Jongdae konuşmadı. 

"Peki size sorabilir miyim ne hadle Esrar Dairesi'ne gizlice giriyorsunuz ve bütün devletlere kafa kaldırmış bir adamla yüzleşiyorsunuz? Sizler basit bir öğrencisiniz, cidden onu yenebileceğinizi mi düşündünüz?" dedi seherbazların lideri. "Bu sizin değil seherbazların işi."

"Seherbazlar ne yapıyor peki?" dedi Jeno sinirle. "Park Chanyeol elini kolunu sallayarak dışarıda geziyor, yandaşlar teker teker artıyor ama bakanlık sadece okulumuzu koruyor! Bu akşam çok rahat bir şekilde Esrar Dairesi'ne haddimiz olmadan girerken orayı koruması gereken seherbazlar neredeydi?" dedi. "Benimle düzgün konuş evlat!" dedi seherbazların lideri. 

"Haklı olduğu için ona bağıramazsınız!" dedi Bambam. "Karanlık Lord git gide güçleniyor, yandaşları da bir o kadar artıyor. Görmüyor musunuz, amacına ulaşmasına çok az kaldı! Obsidyene giden yolu sadece obsidyen asası açabilir ve o asa da şu an Karanlık Lord da!" 

"Kesin artık!" dedi Park Jinyoung. "Dediğiniz gibi olsun. Şu an büyük bir tehlikeye girdik ve bakanlığın bundan bizzat haberi olacak. Ama her şekilde yönetimimde bir öğrenci öldü ve bunu cezasız bırakamam. Bundan sorumlu öğrenciler okuldan kovulmak zorunda." 

"Bundan sorumlu öğrenci okuldan kovulmak zorunda, demek istediniz sanırım." dedi Baekhyun. Jongdae ona doğru dönüp "Baekhyun, hayır-"

"Bütün suç benim." dedi. "Onları bu akşam oraya gitmeye ben teşvik ettim. Junmyeon benimle birlikte diğerlerini savunurken öldü."

"Baekhyun hyung, oraya hepimiz birlikte gittik!" dedi Yugyeom.

"Onları dinlemeyin. Birinin ceza  alması gerek." dedi Baekhyun. "Ve Kim Junmyeon benim yüzümden öldü. Onun ölümünü üzerine alarak okuldan atılmaya razıyım."

Bütün kurul aralarında kısaca bir tartışmaya girdikten sonra Park Jinyoung çocuklara geri döndü ve, "Pekala." dedi. "Byun Baekhyun, Gwangjong Sihir Akademisi'nden süresiz olarak uzaklaştırılmıştır. Yarın sabah eşyalarını toplayıp okul arazisini terk etmelisin." dedi müdür. "Edeceğim efendim. Ama siz de dediğiniz gibi durumun ciddiyetini anlamışsınızdır umarım."

"Yeterince iyi anladım Byun Baekhyun." dedi müdür.

***

O gün, gece yarısını geçtiği saatlerde Baekhyun eşyalarını topluyor ve Jongdae ise yatağında oturmuş onu dikkatlice izliyordu. Baekhyun bir tişörtünü daha katlamış valizine koyarken "Tüm suçu üstlenmene gerek yoktu." dedi Jongdae. "Seni bu işe biz sürükledik."

"Fakat her şeyi en başta ben başlattım değil mi Jongdae?"

"Baekhyun," dedi Jongdae ayaklanarak. "Burada yalnız kalmak istemiyorum. Bunu bana neden yapıyorsun?" Baekhyun tepesinde dikilmiş ve gözleri dolu olan arkadaşına döndü. "Başka çarem yok Jongdae." dedi. Jongdae yere çömeldi ve ağlayarak arkadaşına sarıldı. "B-baekhyun. Kendimi hiç olmadığım kadar yalnız hissediyorum!" dedi. Baekhyun, kollarını sıkıca onun beline doladı, "Biliyorum Jongdae, biliyorum." dedi. "Ama merak etme. Sana söz veriyorum bu odaya geri döneceğim. Her şeyi sonlandıracağım ve geri geleceğim." 

Jongdae onu bırakmadan geri çekildi ve gözlerine baktı. "Bu işin peşini bırakmayacaksın yani?" dedi. 

"Bırakmak istesem bile yapamam Jongdae. Artık biliyorum, bu savaş ben ve Chanyeol arasında.  Ve ben bir şey yapmadıkça kimse onu durduramaz." 

"Peki sen nasıl durdurmayı planlıyorsun? Ya sen de-"

"Ölmeyeceğim." 

"Nereden biliyorsun?" dedi Jongdae. "Chanyeol'ün seni kullanmayacağından, seni öldürmeyeceğinden nasıl emin olabiliyorsun?" 

Baekhyun hiçbir şey demeden gözlerini valizine çevirdi. "Sadece biliyorum. Onun beni öldüremeyeceğini biliyorum Jongdae."

"Ya sen?" dedi Jongdae. "Eline fırsat geçerse onu öldürür müsün? Her şeyi bitirmek için? Milyarlarca insanın hayatı uğruna aşık olduğun adamı feda edebilir misin?" dedi Jongdae. "Bunu yapabilecek misin ki bu kadar büyük laflar ediyorsun, her şeyi bitirmesi gereken kişi senmişsin gibi konuşuyorsun?"

Baekhyun cevap vermeyerek valizinde duran tişörtleri incelemeye devam etti. "Bana cevap ver Baekhyun," dedi Jongdae burnunu çekerek. "Bunu yapabilecek misin?"

"Hiçbir fikrim yok Jongdae." dedi Baekhyun. "Dikkatli ol Baekhyun. Bu işin peşini bırak desem bile bırakmayacaksın ama artık tek başınasın. Fakat senin ölüm haberini duymayacağıma dair söz ver."

"Söz veriyorum Jongdae." dedi Baekhyun ve verdiği tutamayacağına dair içindeki o büyük şüpheyle, korkuyla arkadaşına sıkıca sarıldı. 

Wizard's Dilemma (ChanBaek×HP) Where stories live. Discover now