Wizard's Dilemma

533 62 17
                                    

Heyecanda bırakmamak için iki bölüm atıyorum değerimi bilin :D

Baekhyun, yaşadığı şokun etkisiyle Chanyeol'ün suratını inceliyor ve bununda gördüğü rüyalardan biri olması için dua ediyordu. Bir an önce uyanmak istiyordu.

"Chanyeol," dedi. "Bu- bu bir şaka değil mi? Sen olamazsın, Karanlık Lord sen olamazsın." dedi Baekhyun. Titremesine şimdide göz yaşı eklenmişti. "Sen öyle biri değilsin, s-sen.."

"Ben öyle biriyim." dedi Chanyeol. "Sadece beni nasıl görmek istiyorsan kendimi sana öyle gösterdim." 

"Ama, ama dedin ki-" dedi Baekhyun. "Karanlık Lord'un düşüncesine karşı olduğunu söyledin, saçmalık olduğundan bahsettin!"

"Duymak istediğin şeyleri söyledim." dedi Chanyeol. Ses tonu Baekhyun'un alışık olduğu gibi değildi. Kibar veya sevgi dolu değil ciddiydi. "Yalan," dedi Baekhyun. "Bunca zaman bana yalan mı söyledin? Beni sevdiğini söylerken bile."

"Hayır," dedi Chanyeol. "Seni seviyorum derken yalan söylemiyordum sevgilim. Dediğim hiçbir şeye inanma ama buna inan." diyerek ona yaklaştı ve suratına dokundu. "Sen benim tek aşkımsın."

"Çek elini" dedi Baekhyun ve bir adım geri attı. "Baekhyun," dedi Chanyeol. "Ah Baekhyun. Beni hâlâ hatırlamıyor musun?"

"Ne demek istiyorsun? Seni nereden hatırlayacakmışım?"

"Ah, hatırlamıyorsun." dedi Chanyeol. "Biliyordum zaten ama her şeyi yakında anlayacaksın."

"Dediklerinden hiçbir şey anlamamaya devam ediyorum." dedi Baekhyun tek kaşını kaldırarak. "Her neyse," dedi Chanyeol. "Ne istediğimi biliyorsun değil mi Baekhyun?"

"Evet," dedi Baekhyun. "Asla safiri sana vermeyeceğim Chanyeol. İnsanları katletmene izin veremem."

"Öyle mi?" dedi Chanyeol. "Evet." dedi Baekhyun. Chanyeol hafifçe sırıttı ve elini kaldırdı. Baekhyun'un sırtını dönmüş olduğu bahçeden aynı anda asaların çekilme sesi duyuldu.

"Safiri vermemek için sevdiğin insanların ölmesine izin verebileceksin o zaman? Kitle imhası yapmam yerine sevdiklerini feda edebilir misin sevgilim?" dedi. Bahçede yüz kişi kadar vardı ve hepsi asalarını ana binaya doğrultmuş emir bekliyordu. Chanyeol,  Baekhyun'a yaklaştı ve kulağına eğildi. "Tek bir kelime. Tek bir emir. Sonra bu bina içindekilerle beraber bir harabeye dönüşür sense o yıkıntının ortasında ayakta durursun." dedi. Baekhyun yutkundu, "Sen, bir canavarsın."

"Canavar olmak zorundayım sevgilim."

"Bana sevgilim deme."

"Nasıl istersen," dedi Chanyeol. "Eğer safiri gerçekten vermeyeceksen okulu yıkarım ve de bu işin peşini bırakırım. Böylece bana karşı savunduğun o batılı insanlar yaşamaya devam eder."

Baekhyun yutkunarak elini cebine götürdü ve safiri tuttu. Onu kullanabilirdi, bu taş kimsenin hayal edemediği bir güce sahipti. Onu kullanmayı başarırsa bahçedeki herkese karşı gelebilirdi. "İçeride adamların var." dedi Baekhyun. "Ödeyebileceğim bir bedel." dedi Chanyeol, onun gözlerine içine bakıyordu. Dönüp bahçeye baktı, hepsi emir bekliyordu. 

"Sakın ola," dedi Chanyeol. "Safiri kullanmayı aklından bile geçirme. Cebinde taşlardan birini taşıyan tek kişi sen değilsin." Uzun olan elini cebinden çıkardığı zaman avucunun içinde kırmızı bir taş tutuyordu. "Atabileceğin her adımı, düşüneceğin her planı tahmin ediyorum Baekhyun. Şimdi, kimseye zarar gelmeden safiri ver ve gideyim."

Elini cebinden çıkardı, avucunda safiri tutuyordu. Bir Chanyeol'e birde safire baktı. Ve de yakuta.

Üçüz Taşlar, birbirine denk taşlardı. Bu demek ki safir ve yakut birbirlerini yok edebilirdi. Baekhyun orada, iki taşı da yok etmeyi başarabilirdi. Ve sonrada oracıkta öldürülebilirdi. Dünyanın kurtulması için tek bir can, veya bir bina can.

Ama Baekhyun kahraman değildi, canını feda edecek cesarete sahip değildi. Çaresizdi. Yutkunarak safiri Chanyeol'e uzattı. Chanyeol ise ona gülümsedi ve taşı avucundan aldı. Eliyle işaret verdi ve bahçedeki herkes asalarını indirdi. 

"Teşekkür ederim Baek," dedi Chanyeol onun yanağını okşayarak ve de merdivenlerden inmeye başladı. 

"Neden?" dedi Baekhyun arkasından. "Bunu neden yapıyorsun?"

Chanyeol ansızın durdu. Sadece başını Baekhyun'a doğru çevirdi ve, "Senin için yapıyorum, sevgilim. Biraz daha sabret, dediğim her şeyi anlayacaksın." dedi. Baekhyun onun arkasından bakmaya devam ederken o ve yanında getirdiği topluluk ansızın buharlaştı. Okul binasının içindeki vampirler de öyle. 

Gwangjong arazisi içerisinde buharlaşamazdınız ama Chanyeol safir ve yakuta sahipti. Böyle karmaşık bir büyüyü onlarla kırmak sadece nefes almak gibiydi.

Baekhyun, ana binanın taş merdivenlerine oturdu ve kafasını dizlerine gömerek ağlamaya başladı. O ağlarken Jongdae ve diğer arkadaşları koşarak binadan çıktı. Onu ağlarken gördükleri zaman birbirlerine baktılar sadece. Jongdae onun yanına gidip oturdu ve omzuna dokundu, Baekhyun kafasını kaldırıp en yakın arkadaşını gördüğünde ağlaması daha çok arttı ve ona sıkıca sarıldı.

O soğuk aralık akşamında esen rüzgarın uğultusuna Baekhyun'un haykırışları karışıyor ve gerçekten de dedikleri gibi kış mevsimine hüzün katıyordu.

Bölüm kısa çünkü geçiş gibi bir şey. Bir de heyecanda bırakmayam diye yayınlıyorum iki bölüm birden ama bu bölümden sonra daha çok heyecanlanabilirsiniz sanırım xd Neyse yazarınız kaçıyor muah

Wizard's Dilemma (ChanBaek×HP) Where stories live. Discover now