Wizard's Nightmares

386 59 7
                                    

Aynı gece yayınladığım üç bölümden ikincisi :D

O gün dersten sonra, Jongdae ve Baekhyun'un odasında toplanmışlardı. Baekhyun ve Jeno yatakta oturuyor, Jongdae, Junmyeon ve Yugyeom, Jongdae'nin yatağının önünde yerde, Bambam ise yatakta, Yugyeom'un üstünde oturmuş onun kafasını bacaklarının arasına almıştı.

"Evet," dedi Jongdae. "Haftalardır başaramadığım şeyi başarmış olmana hâlâ şaşkınım Bambam." Sonra alındığını belli eden sert bir sesle, "O kadar uğraşmama rağmen sana ne dedi de moralin düzeldi çok merak ediyorum."

Baekhyun omuz silkti, "Sadece denk geldi Jongdae." dedi. "Denk gelmişmiş." dedi Jongdae. "Her neyse, her neyse!" dedi Bambam. "Buraya toplanma sebebimize gelelim. Yugyeom cips uzatır mısın?" Yugyeom kaseden bir cips aldı ve sevgilisine uzattı. Bambam de ağzını açarak ona yedirmesine izin verdi.

"Üçüz Taşlar hakkında fazla bilgimiz yok." dedi Jongdae. "Ulaşabildiğimiz kadarını yasaklı bölümden ve de-" deyip sorun olmadığına bakmak için Baekhyun'a döndü ama Baekhyun onu tamamladı, "Ve de Chanyeol'den aldık. Fakat obsidyenin yeri hakkında hiçbir fikrimiz yok."

"Belli ki Karanlık Lord'unda yok." dedi Jeno. "Veya bulmuş da olabilir. Saldırmak için bir şeyi bekliyordur." dedi Yugyeom. "Bir sürü olasılık var. İlk olarak onun obsidyeni bulup bulmadığını öğrenmemiz gerek." dedi Baekhyun.

"Öğrenebiliriz." dedi Junmyeon. "Büyücüler Mahallesinde bir sürü dedikodu dönüyor, onun yandaşları git gide artıyor. Birilerinin sohbetine katılırsak öğrenebiliriz."

"Ama üçümüz yakından izleniyoruz. Hafta sonu Seul'e gitsek bile rahatça hareket edemeyiz." dedi Jongdae.

"Ben edebilirim." dedi Bambam. "Artık üçüncü sınıfım ve hafta sonu eve dönme iznim var. Hafta sonu gidip öğrenebilirim." Yugyeom bu fikirden hiç hoşlanmamıştı, "Ya başına bir şey gelirse?" dedi. "Gelmeyecek." dedi Bambam. "Sadece sohbet dinleyeceğim sonuçta."

"Pekala," dedi Baekhyun. "Ama hâlâ taşlar hakkında daha fazla bilgi öğrenmemiz gerek ve yasaklı bölüme gizlice giremeyiz. Seherbazlar bizi yakından izliyor."

"Yasaklı bölüme girmemize gerek yok." dedi Junmyeon. "Orada bildiğimizden daha fazlasını bulamayacağız."

"Bir fikrin var sanırım?" dedi Jongdae. "Evet var." dedi Junmyeon. "Şirketin bağlantıları çok fazla, bu yüzden benimde öyle. Çalışanlarımızın birinden rica edip bu konu hakkında bilgi edinmesini isteyebilirim. Annemden gizlice tabii ki."

Jongdae uzanıp onun yanağını öptü. "Vay be," dedi. "Bu tavırların çok etkileyici." Junmyeon gülümseyerek teşekkür etti. "O zaman," dedi Baekhyun. "Pazar akşamı hepimiz yine burada buluşup ve bulduğunuz şeyler hakkında konuşalım."

"Hyung," dedi Jeno, Bambam'e bakarak. "Seul'de dikkatli olmalısın. Chanyeol senin ve Baekhyun hyungun yakın olduğunu biliyor olmalı. Bu yüzden obsidyeni aradığını belli etme."

"Çok iyi bir noktaya değindin." dedi Baekhyun. "Bam, Seul'deyken bir bara git ve otur. Orada sarhoş insanlar bir sürü şey konuşur, elbet aradan bir yerden Chanyeol hakkında bir şeyler duyacaksındır." dedi.

"Anlaşıldı." dedi Bambam. "Dikkatli ol." dedi Yugyeom. "Bende gidip telefon görüşmesi yapayım." dedi Junmyeon. "Bak bak şu CEO havalarına." dedi Jongdae. "O zaman pazar akşam yine buradayız, tamam mı?" dedi Baekhyun, hepsi onu onayladı.

Herkes gittikten sonra Jongdae, "Sabah depresyondaydın bu akşam komutanlığa büründün." dedi. Baekhyun omuz silkti, "Hâlâ içten içe kötü hissediyorum Jongdae. Ama Bambam bir konuda haklıydı. Birileri Chanyeol'ü durdurmak zorunda ve onu alt edebilecek asalar bizde." diyerek asasını çıkardı. Jongdae de kendi asasını çıkarıp baktı, "Asaları sadece soydan gelenler kullanabilir. Yani biz istemesek de bu kavganın içindeyiz." dedi. "Aynen öyle. Bu kavgada olmak zorundayız, ne olursa olsun." dedi Baekhyun.

***

O gece Kyungsoo sevgilisinin odasına gittiği için Junmyeon yalnız başınaydı bu yüzden Jongdae'yi çağırmıştı. Soğuk bir geceydi, ikisi de çıplak bir şekilde battaniyenin altında yatıyorlardı. Jongdae'nin kafası onun göğsündeydi ve Junmyeon ona tek koluyla sarılmış, eliyle omzunu okşuyordu.

Jongdae sessizliği bozarak, "Junmyeon." dedi. "Sence bu kavgaya karışmamız ne kadar doğru?" dedi. Junmyeon önce bir yanıt vermedi ve tavana bakmaya devam etti. "Bilmiyorum." dedi sonunda. "Ama başka çaremizde yok gibi hissetmeden duramıyorum Jongdae. Bu asaların bizde olması bizi bu kavgaya iten şey."

"Baekhyun için çok endişeleniyorum." dedi Jongdae. "Biliyorum, biliyorum. Hepimiz endişeleniyoruz." dedi Junmyeon. "Karanlık Lord, Chanyeol her neyse artık, gerçekten ondan ne istiyor acaba? O akşam Baekhyun'a söylediği şeyleri biliyorsun. Bir şeyleri hatırlamasını söylemiş, sadece onu sevdiği yalan değilmiş falan filan..." dedi Jongdae. "Gerçekten, hep bunu dediğim için özür dilerim sevgilim ama hiçbir fikrim yok." diye yanıtladı Junmyeon.

"Korkuyorum."

"Korkma. Ben senin yanındayım, seni hep korurum." dedi Junmyeon. Jongdae gülümseyerek onun göğsüne bir öpücük kondurdu. "Umarım bunun sonu kötü bitmez." dedi.

***

Yine o düz arazideydi Baekhyun. Yerdeki taşların üzerine sertçe sırt üstü düşmüştü, Chanyeol orada uzun bir kıyafet giymiş onun adını bağırıyordu. Üstündeki kıyafet saray kıyafetiydi, eski imparatorluk elbiseleri. Saçları ise uzundu, topuz yaparak tepesinden bağlamıştı.

Tepesinde ona bakan bir adam vardı. Benzer kıyafetlerle ve topuzla. Elinde bir kılıç tutuyordu, Chanyeol'ün onun adını bağırmasının eşliğinde adam sıkı sıkı kabzasını kavradığı kılıcı Baekhyun'un tam kalbine sapladı.

Baekhyun yalnız uyuduğu odada korkuyla uyandı. Nefes nefese yatağında doğrulup etrafına bakarak nerede olduğunu kavramaya çalıştı. Sonunda sakinleşip odasında olduğunu anladığı zaman örtüsünü üstünden çekti, ayaklarını yataktan sarkıttı. Odanın içinde bulunan mutfak tezgahına giderek bir bardak çıkardı ve ona su doldurdu. Sudan bir yudum aldıktan sonra onu elinde tutarak kaçıncı kez gördüğünü bilmediği bu rüya hakkında düşünmeye çalıştı. Ama ne kadar düşünse de anlamını bilmiyordu. Ona kılıcı saplayan kişi Kral Gwangjong'tu. Neden böyle bir rüya görüyordu ki? Bilinçaltında yatan şey tam olarak neydi veya bu bir mesaj mıydı? Kimden bir mesaj?

Oda aniden soğumaya başlamıştı. Baekhyun elinde tuttuğu bardağında soğumaya başladığını hissetti, bakışlarını ona indirdiğinde bardak soğuktan buğulanmıştı. "Buğulanacak kadar soğuk değil." dedi Baekhyun şaşkınlıkla ama oda git gide dahada soğuyordu.

Karanlığın içinden aniden bir yaratık ona doğru atıldı, bir ruh emiciydi bu. Baekhyun korkuyla geri çekildi ve elindeki bardak yere düştü. Ruh emici ağzını açarak ona doğru yaklaştı, Baekhyun asasına elini uzattı ama yanında değil, yatağının yanındaki çekmeceli dolabın üstündeydi. Elini ruh emiciye doğru kaldırarak "Expecto Patronum!" dedi. Mavi bir tilki elinden fırlayarak ruh emiciye koştu ama tilki sadece onun içinden geçip gitti ve kayboldu. Baekhyun'un gözleri korkuyla açıldı. Elini kaldırıp bir kez daha büyü sözlerini tekrarladı ama ruh emici ona yaklaşmaya devam ediyordu. Pelerinin altından ellerini çıkarıp Baekhyun'un boğazını tuttu.

Bir kez daha büyüyü yaptı Baekhyun ama bu sefer bağırmıştı: "EXPECTO PATRONUM!" Elinden mavi bir tilki çıkmak yerine bütün odayı kaplayan mavi bir ışık yayıldı.

Yatağında nefes nefese doğrularak uyandı. Hemen gece lambasına uzanarak onu yaktı ve altında duran asayı alarak odayı tetikte incelemeye başladı. Ama Jongdae'de dahil odada kimse yoktu. Baekhyun yine rüya görüp görmediğini anlamak için kendini sertçe çimdikledi, asasının ucunu bacağına bile batırdı ve sonunda uyanık olduğuna kanaat getirdi. Saate baktığında saat dörttü ve uykusu kaçmıştı. Baekhyun uzanıp kitabını aldı ve okumaya başladı. Beş sayfa okuduktan sonra gözleri kendiliğinden kapanmaya başladı ve Baekhyun kendini bir kez daha uykuya teslim etti.

Eveet çok kötü bölümlerle devam ediyoruz arkadaşlar :'D... Umarım aksiyon planladığım bölümleri bu kadar kötü yazmam arkadaşlar. İnş beğenebilmişsinizdir I'm sorry valla

Wizard's Dilemma (ChanBaek×HP) Место, где живут истории. Откройте их для себя