36✿Lenta mulier

9.9K 1K 970
                                    


Lenta mulier; zor kadın.

Dönem değişir, insan ilişkileri bambaşka yerlere sürüklenir, zaman akıp gider; bu bir döngüdür ve birgün geriye dönüp baktığımızda nasıl o döngünün parçası haline gelmiş olduğumuza anlam vermekte güçlük çekeriz. Kapılıp gittiğimiz girdap, yaşamını anlamlı kılma arzusunun getirileri hayret vericidir. Çoğu zaman hayatımızı kendimizin yönettiğini sanarken tam da bu gibi anlarda tek hissettiğimiz şey korkudur; kontrolü kaybetmiş olma, ya da belki de daha kötüsü, kontrolü hiçbir zaman eline alamamış olma korkusu. Tedirginlik. Yolumu mu çiziyorum yoksa yolda sürükleniyor muyum sorusunun verdiği rahatsızlık.

Oturduğum masada, karşımda önündeki bardağı parmaklarıyla dakikalardır döndürüp duran Lucas'ı izlemek bana her şeyden önce bunları düşündürüyordu. Kontrolü yine kaybetmişti. Belirli bir süreden sonra umduğunu bulamamış ve bunun hayal kırıklığıyla elindeki tüm ipleri bırakma noktasına gelmişti. Bunu açıkça dile getirmese de yüz ifadesinden okuyabiliyor, aynı şekilde basitçe Jessie'ye kırık dökük vaziyette söylediği o sözlerden çıkarabiliyordum. Az sonra kalkıp tüm planları hiçe sayarak 'Benden bu kadar, gidiyorum.' dese şaşırmazdım. O böyleydi. Kendi için bir şeyler ters gitmediği sürece sorun yoktu ama işler can sıkıcı bir hal aldığında, her şeyle alay edebilecek konumundan uzaklaştığını hissettiğinde ortadan kaybolmadan önce kimseye haber vermeye bile gerek duymazdı. Duruşunu sağlama aldığından emin olduğu sürece savaşırdı Lucas.

Önümde daha fazla asık bir surat ve mühürlenmiş dudaklarla oturmasına katlanamayarak masanın üzerine eğilip parmaklarının arasından bardağı çektim. "Yeter bu kadar."

Falicia oturduğu sandalyede başını geriye attı. "Sen söylemesen benim söylemem an meselesiydi."

Lucas ikimize de boş bir yüz ifadesiyle bakıp ayağa kalktı. "Ben biraz dinleneceğim. Uyuyabilirim, rahatsız etmeyin."

Yerimden kalktım ve onu omuzlarından tutup sandalyesine geri oturttum. "Saat öğlenin üçü, Lucas. Öğle uykusu yaşını çoktan geçtin. Gerçi şu an çocuk gibi davrandığını düşünecek olursak bundan çok da emin değilim. Şimdi otur şuraya."

"Siz üçünüz beni niye böyle sorguya alacak gibi masaya oturttunuz ki?" diye homurdandı.

Miray kaşlarını kaldırdı. "Çünkü sanki sen benim küçük kardeşimmişsin gibi davranıyorsun."

"Hiçbir şey yapmadan oturuyorum." dedi Lucas.

Falicia sandalyesinde doğruldu, ellerini masanın üzerinde birbiriyle kavuşturdu ve gözlerini Lucas'a dikti. "Jessie seni hatırlıyor veya hatırlamıyor, Lucas. Hisleri gerçekti veya değildi. Her üzüldüğünde bunu dışa vurup etrafında olan biten her şeyi yok sayamazsın. Gelmek istemiyorsa bırak gitsin. Bu sana hiçbir şey kaybettirmez. Yas tutmak istiyorsan yerin burası değil, bardan bara koşabilir ve bizim de, kendinin de kim olduğunu unutabilirsin. Yeterince açık konuştuğumu düşünüyorum."

Lucas önce tek kaşını kaldırdı, ardından gözlerini masadan ayırıp Falicia'ya baktı. "Şu an beni kendi evimden mi kovuyorsun, ben mi yanlış anladım?"

Falicia da aynı yüz ifadesini takınınca Miray'a bakıp alt dudağımı dişledim. İstediğiniz sıkıntıyı yaşayabilirdiniz, Falicia'nın gözüne batmadığı sürece. Çünkü açık bir şekilde sözünü esirgememek tabirinin vücut bulmuş haliydi ve görünüşe bakılırsa Mavi Büyü'nün oyunundayken Lucas'ın böyle bir patlama yaşamasından hiç hoşlanmamıştı.

"Tam olarak öyle yapıyorum." diyerek gülümsedi ve yeniden ciddileşti. "Lucas görev için gittiğimiz yerde kaldığımız otelde sarhoş olur, çünkü Jessie onun yüzüne bakmamıştır. Jessie tehlikeli bir durumun içine düştüğünde Lucas etrafın bu durumu ne kadar garip karşılayacağını, tüm planları hiçe sayar ve saçma sapan hareketler yapar. Suyun altına dalmak ya da anonsla sahili boşaltmak, yıkılan binanın içine girmek, kaybolduğunda sinirden deliye dönmek ve bunu tüm gruba yansıtmak gibi. Tılsımın zayıflığından faydalanarak serbest kalmış bir yaratığın eline düşmüşüzdür ama Lucas o yaratığın bunu bir koz olarak bile kullanabileceğini önemsemeyerek duygu seline kapılır."

TILSIM|Aurora 2Where stories live. Discover now