6✿Ansa

18.5K 1.8K 585
                                    


Ansa; döngü.

Birkaç dakikadır zaman durmuştu sanki, etrafa ürkütücü bir sessizlik hakimdi. Muhtemelen şu içinde bulunduğum duruma başka zaman düşseydim güler, boynumu kavramış olan kadınla dalga geçer ve saniyeler içerisinde kendisini yerde bulmasını sağlardım. Ancak şimdi kıpırdamamaya özen gösteriyor, tek kelime etmiyor, tam olarak kurban seçilecek kişi olduğumu gösteriyordum. Ezber bozanlar ne yapacağımı bilmediklerinden öylece bana bakarken, karşımdaki rehin alınma sebebim olan insanlar da tedirgince beni süzüyordu. Brian birkaç adım geri çekilmişti, sanki arkadaşlarının yanında bulunursa daha güçlü olacakmış gibi tavırları vardı. Acınası bir ifadeyle ve dolan gözlerimle "Lütfen beni öldürme." dedim. Sesim pürüzlü ve kısıktı.

"Ona karşındakiler karar verecek." diyen kadının öfkeyle soluduğu nefeslerini ensemde hissediyordum. Saçlarım yan tarafıma düşmüştü ve çaresizce karşımdaki bu doğaüstü güçlere sahip insanlara bakıyor, adeta gözlerimle yardım dileniyordum. Kaç dakikadır aynı pozisyonda bekletiliyordum ve onlar hiçbir şey yapmadan duruyordu? Muhtemelen rehin alındığım ilk andaki kararımı değiştirmeme sebep olacak kadar uzun bir süre oluyordu.

"Kızı bırak, ona zarar vermen bizim kararımızı değiştirmeyecek." dedi Dominic. Jessie, kaçırılmak üzere olduğunu düşünecek olursak hiç de korkmuş görünmüyordu, yine de arkadaşlarının ardına sığınmıştı.

Dakikalar yine gergin bakışlar, kesik soluklar içinde kayboluyordu. Kadın artık sabrı tükenmiş gibi soluk vererek "Size kızın ölmemesini sağlamak için yirmi saniye veriyorum!" diye bağırdığında gözümden bir damla yaş süzülerek yanağıma doğru yol aldı. Geriye doğru saymaya başlamış olmasına karşın karşımdaki bu 'çok güçlü' insanlarda hiçbir hareket gözleyemiyordum. Dokuza ulaştığında kendimi ölüme hazırlamışçasına sımsıkı gözlerimi kapattım ve yutkundum. O an boynuma dolanmış kolun hissettirdiği ağırlık yok oldu ve etrafta büyük bir gürültü koptu. Korkakça gözlerimi araladığımda beni rehin alan kadının ve yanında getirdiği beş silahlı adamın yerde uzandığını gördüm. Ardından yaşadığım şoku yeni atlatmış gibi gözlerim Falicia'yı görür görmez ağlayarak ona koşturup sarıldım. Hıçkırıklarım tarif edilemeyecek kadar şiddetli olmalıydı.

Falicia'ya sarılmaya son verip birkaç adım geriledim. "İyi misin?" diyerek yanıma koşturan Brian'ı gördüğüm an ise irkilerek geriye adımlamıştım.

"İyi falan değilim! Az önce az kalsın ölüyordum ve bu senin arkadaşlarından biri uğruna olacaktı! Eğer... Eğer doğaüstü güçlerin olduğunu bilseydim o kahve teklifini asla kabul etmezdim. Keşke burada hiç karşılaşmamış olsaydık, sakın bir daha beni görürsen konuşma!"

Tüm bu sözlerimi bir çırpıda sarf etmemin ardından ezber bozanlara dönerek "Eve gitmek istiyorum." dedim. Brian tek bir kelime edemeden Lucas "Hemen." dedi ve üçümüz birlikte kafeden çıktık. Arabaya kadar yavaş adımlarla yürüdüm, bitkin bir şekilde kendimi koltuğa attım. Falicia arabayı çalıştırıp kafeden birkaç sokak uzaklaştıktan sonra ise kendimi tutamayarak gülmeye başladım. Falicia'da bu kahkahalarıma eşlik ederken Lucas şaşkın bir tavırla ikimize bakıyordu.

"Yılın oyunculuk ödülünü kesinlikle sana vermeleri gerekiyor." dedi Falicia.

"Ne oyunu? Ne oluyor? Niye birden gülmeye başladınız?" dedi Lucas. Ah, rehin alınmışken verdiğim mesajı bile anlamamış olmalıydı.

"Aisley, neden o kadından kurtulmadın? Bunu rahatlıkla yapabilirdin." dediğinde ise daha fazla gülmeye başladım. Uzun süre buna devam ettiysem de nihayetinde kendimi toparlayabildim ve oturduğum koltukta dikleşerek öne yaklaştım.

TILSIM|Aurora 2Where stories live. Discover now