7✿Convaluisset

17.4K 1.8K 394
                                    


Convaluisset; kurtarmak.

Çıldırma noktasına gelmek ama yine de istediğin sonuca ulaşamamak, üstelik bu hedeften çok uzak hissetmek nedir bilir misiniz? Geçirdiğim dakikalar zarfında tam olarak bu his iliklerime kadar işlemişti. Valerie'ye bir söz vermiştim ve şu an bunun için bin pişmandım. Koca evin her köşesini talan etmiş olduğumu söylesem yalan olmazdı ama bütün çabalarıma rağmen ezber bozanlar bir kenara onlara ait bir ipucu bile bulamamıştım. Yaklaşık bir saatten beri bu büyük ve eski evin her köşesini didik didik etmiştim, öyle ki rahatlıkla krokisini çizebilirdim.

Evin iki kapısı bulunuyordu. Biri ön kapı, diğeri ise benim buraya girişimi sağlayan arka kapıydı. Önden girildiğinde fazlasıyla geniş bir salonla karşılaşılıyordu. Yan kısımları tamamen camdı, salonun iki kenarını oluşturan duvarlardan daha fazla duvar görevi görüyorlardı. Bu devasa pencerelerden biri kırılmış, içerisi cam kırıklarıyla dolmuştu. Bu pencere Lucas'ın içeri girmek için kullandığı pencere olmalıydı. Eşyalar yok denebilecek kadar azdı. Zeminde kan lekelerine rastlamıştım ve test ettiğim üzere eskiye ait değillerdi. Ancak sahipleri ortalıkta yoktu. Salondan ulaşılabilen tüm odalara göz atmış fakat en ufak bir iz bulamamıştım.
İlerlediğimde uzun sayılabilecek bir holde yürüyordum, sonrasında ise dış kapının da bulunduğu ikinci bir büyük salon karşıma çıkıyordu. Kapının hizasında her an yıkılacakmış gibi duran merdivenler bulunuyordu, ki zaten bunları kullanarak üst katlara çıkmıştım.

Hiçbir şeyi gözden kaçırmamak umuduyla yeniden o merdivenleri dikkatle adımlamış, yeniden beş kapıyla karşılaştığım o kata ulaşmıştım. Daha önceden kontrolü ihmal ettiğim üç odada hiçbir şey yoktu, bomboşlardı. Diğer iki odadan birinde yer alan kilitlediğim birkaç insan ve üst katta yaralı bir halde yatan Boreas dışında evde kimsenin olmadığını düşünüyordum fakat o kilitli kapıyı kırdığımda açık bir pencere ve soğuk bir odayla karşılaşmıştım. Çoktan kaçmışlardı. Halbuki onlardan zorla da olsa bilgi koparabileceğimi umut ediyordum. Herhangi bir yer ismi, bana ipucu sağlayabilecek bir şeyler...

Bir tek Boreas'ı bıraktığım en üst kat kalmıştı. Sıkıntıyla gıcırdayan merdivenleri çıktım ve yarı baygın halde yerde uzanan Boreas'ın yanından geçerek çatı dahil olmak üzere her yeri incelemeye koyuldum. Bir insan aynı şekilde yaralanmış olsa şu an yaşama şansı olmazdı ama Boreas bayılmıyordu bile. Sinir bozucu bir durumdu, en azından baygın olmasını isterdim. Ya da konuşamayacak kadar kötü durumda olsaydı mesela.

"Boşuna uğraşma, hiçbir şey bulamazsın." Sözlerinden sonra gülmeye çalıştı fakat gülüşü öksürükleriyle son buldu.

Yüzüne bakmaya tenezzül etmeden ellerimle duvarları yokladım. Bunu tüm girdiğim odalarda tekrarlıyordum çünkü gizli bir alan olabilirdi. "Kes sesini diyeceğim ama zaten birkaç saniyede öksürüklerin tarafından kesiliyor. Bilmeni isterim ki biri gelip seni bulana kadar böyle kalacak olman mutluluk verici."

"İyileşmem uzun sürmeyecek, daha yapmam gereken çok iş var." dediğinde ona baktım. Sesi pürüzlü ve kısıktı. Acı çektiği yüzünden okunabiliyordu ama buna rağmen sinirlerimi germek için gülmeye çalışıyordu.

"Keşke seni öldürebilseydim." dedim. Gözlerimi yeniden eve yönlendirmiştim. Dudaklarımdan tükürürcesine dökülen bu cümlem tamamen saf nefretten oluşuyordu. O da bunun gayet farkındaydı.

"Bir gün biri tarafından öldürüleceksem o biri olma şerefi senin olsun." dedi yeniden gülerek.

"Çok cömertsin ama bir ezber bozan olmadığımı ikimiz de biliyoruz. Ne yazık ki seni öldüremem."

TILSIM|Aurora 2Where stories live. Discover now