18✿Abscondita est in caelo

16.5K 1.6K 673
                                    


Abscondita est in caelo; gökyüzünde gizlenmiş olan/gökyüzündeki sır. 

Colorado'daki son görevimizin dün akşam bitmesinin ardından hemen buradan gitmeyişimiz, bana boş kalan bir zaman sunmuştu ve bu vakti ne ile geçireceğimi kesinlikle bilmediğimden odamdan çıkma gereği dahi duymamıştım. Yatağımın içinde, karşımda duran ve bu dönemdeki çoğu insanın saatlerce başında durabildiği televizyon denen alete öylece bakıyordum. Birkaç kanalı değiştirmiş ve bir belgesel kanalında durmuştum. Düşüncem netti, gördüğüm en gereksiz buluşlardan biri olabilirdi. Belki televizyonu değil de, ekrana yansıtılan içerik çeşitlerini gereksiz bulmuştum. Sonuç olarak ülke durumu veya şu an dünyada neler olduğu gibi durumlar pek ilgimi çekmediğine göre benim için anlamsızdı. Bunlarla ilgilenmeyen insanlara da bir anlam ifade etmediğini düşündüm, neden saatlerce bu görüntülere baksınlardı ki? Onlar bir yana, vaktim boş olabilirdi ama bu onu öldürmek istediğim manasına gelmiyordu. Dolayısıyla televizyonu kapatıp kumandayı yatağa bırakırken sıkıntıyla iç çektim.

Falicia veya Lucas'tan herhangi birini aramak amacıyla telefonumu elime aldım ve muhtemelen sabah ben uyurken atılmış olan mesajı o an gördüm. İlk başta ne zaman, nereye gideceğimizi belirten basit içerikli bir mesaj olduğunu düşünerek açmıştım fakat okuduktan sonra basitliği konusundaki fikirlerim değişmişti. İki gün sonra İngiltere'ye gitmek üzere yola çıkıyorduk ancak ilgimi çeken konu bu değildi.

İlk önce yerimde doğrulup ardından hızlıca yataktan kalkarken Falicia'nın numarasını tuşluyor, bir yandan da duvardaki saate bakıyordum. Öğlen olmasına bir saatten fazla vardı. Beşinci çalışından sonra aramayı yanıtlayıp uykulu bir sesle konuştu. "Aisley?"

Mavi gözlerini kırpıştırarak ekrana bakıp aramayı cevapladığını ve benimle gözleri kapalıyken konuştuğunu hayal edebiliyordum. "Hala uyuyor musun?" dedim ama kesinlikle söylemek istediklerimin yanından bile geçmeyen bir soruydu.

"Sen aradığından beri değil." diye mırıldandı. "Ne oldu?"

"Garip bir konu var..." dedim. "Kahvaltıyı kaçırmadan ayıl, ikinizi de orada bekleyeceğim. Yarım saat sonra görüşürüz."

Aramayı sonlandırıp bu sefer de Lucas'ı aramaya koyuldum. Gece gitmeden önce oda numarasını söylemiş olsa çok iyi olacaktı çünkü o kadar içtikten sonra telefonu duyacağını sanmıyordum ama ona ulaşmam gerekiyordu. Beklentimin aksine telefonu Falicia'dan bile daha çabuk yanıtladı.

"Keşke sarhoşken nasıl davrandığımı hatırlamasaydım." diye homurdanarak telefonu açışı beni kısa bir anlığına  güldürmüştü.

"Sorun değil." demiştim fakat duraksayıp dün geceyi hatırladım. "Tamam, gayet büyük bir sorundu. Her neyse, daha önemli konular var. Yarım saat sonra kahvaltıda buluşuyoruz."

"Bana uyar." deyip güldü. "Gerçi uymasa bile dün gece bana ettiğin yardımdan sonra en azından bunu sana borçluyum sanırım."

Gülsem de "Zaman geçiyor, beni oyalama." dedim ve telefonu bir bakıma yüzüne kapatmış oldum.

Yarım saat sonra, tam da dediğim gibi buluşmuştuk. Karşımdaki iki sandalyede oturan Falicia ve Lucas, önlerine öylesine aldıkları kahvaltı tabaklarından çok benim diyeceklerimle ilgileniyordu. Falicia, yarım saat önce telefonla uyandırdığım o değilmiş gibi son derece dinçti. Lucas da her zamanki Lucas'tı işte. O karşınızdayken olabilecek en ciddi konu bile bir anda ciddiyetini kaybedebilirmiş gibi hissediyordunuz.

TILSIM|Aurora 2Where stories live. Discover now