3✿Dignum est

19K 1.9K 404
                                    


Dignum est; yeniden tanışma.

Kendimi iki ev arasında kalmış bir boşluğa atarken nefesimi düzene sokabilmek için büyük mücadele veriyordum. Eğer şansım yaver giderse, hızlı koşmanın bana verdiği imkandan yararlanarak açtığım bir sokaklık mesafe işime yarardı ve hem o sarışın, hem de Matthias benim buraya girdiğimi fark etmeden öndeki sokaktan geçip giderdi. Ancak bir sorun vardı ki, benim şansım asla yaver gitmezdi. Dolayısıyla kafamı kaldırıp bakışlarımı bu dar aralıkta gezdirmeye çoktan başlamıştım. Daha önceden giriştiğim bol adrenalinli işleri göz önünde bulundurursak bu evlerden birinin duvarlarında görünen hafif çıkıntılardan yararlanarak çatısına çıkmak, benim açımdan zor olmayacaktı.

Kafamdakini uygulamak amacıyla evin pek de sağlam görünmeyen girintili çıkıntılı duvarına yaklaştım. Tuğlalarından sağ üsttekine sağ elimi, sol alttakine ise sol ayağımı yerleştirdim ve gördüğüm diğer çıkıntılardan yararlanarak dikkatlice yukarı tırmanmaya koyuldum. Evin çok büyük boyutlarda olmaması benim için bir mucizeydi. Kendimi iki elimden destek alarak çatıya çektiğim an, ayak seslerini duydum ve çatının orta kısmına ilerleyerek yüz üstü yattım, kafamı hafifçe kaldırmıştım. Ellerim sıyrıklarla dolmuştu. Matthias gittikten sonra acilen buradan kaçacaktım.

Matthias, tam girdiğim bu dar sokağın girişinde durdu ve etrafına bakındı. Öfkeden çatılmış kaşları, belirgin yüz hatları, keskin bakışlarıyla en son gördüğüm halinden hiçbir farkı yoktu. Yorulmuş olduğunu alnında birikmiş olup yavaşça aşağıya süzülen boncuk boncuk terlerden anlayabiliyordum. "Nereye kayboldun?" diye mırıldandığını duyabilecek kadar burnunun dibindeydim ama beni göremezdi. Çatının piramit şeklinde oluşu çok işime gelmişti. Sarışın çocuğun ondan önde olduğu aklıma gelince bir an nereye kaybolduğunu düşündüm. Ancak sonra önemsemeye gerek duymadım, belki de ara sokaklardan birine girip gitmişti. Burnunu sokmaması gereken işlerden uzak durma kararı alarak aradığı arkadaşının evini bulmaya gitmiş olabilirdi. Pek de umrumda değildi açıkçası, onunla uğraşabilecek durumda değildim.

Matthias çıkarcı pisliğin tekiydi evet, ancak bu onun zeki biri olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Aramızda yalnızca bir sokak varken daha fazla yorulmayı göze alamayarak bir yere saklanmayı akıl edeceğimi tahmin ediyor olmalıydı. Beni bulup bulamaması belki de akıllarımızın yarışına eş değer tutulabilirdi. Bana kalırsa gizlenmek de bir akıl oyunuydu. Şu an saklambaç oynayan çocukları andırıyorduk. Tek fark, aramızda arkadaşlığa çok zıt şeyler olması ve bu saklambaçta sobelenirsem yanacak olmamdı.

Cebinden telefonunu çıkarıp ekranında bir şeyler yaptıktan sonra kulağına götürdü. Birini arıyordu. Telefon kulağındayken hala etrafına bakınıyordu.

"Sandığımızdan daha yakınlarda dolanıyormuş. Evet, izini kaybettirdi. Güçlerinin kaybolduğuna emin misin? Başka bir boyuta geçmiş gibi ortadan kayboldu."

Pekala, Matthias zeki olabilirdi ancak kesinlikle bilgili değildi. Tılsım kırılınca soyluların güçlerinin onlarda kalmasının olanaksız olduğunu bilmiyordu. Ayrıca Alanis ile konuştuğunu da anlamış, kaçırdığım ipin ucunu yakalayabilmek umuduyla konuşmasına dikkat kesilmiştim.

"Tamam, en kısa zamanda görüşelim. Ben biraz daha arayacağım, buralarda bir yere saklanmış olabilir."

İşte şimdi beynini kullanmaya başladın Matthias. Keşke kullanmamayı sürdürerek usulca buradan ayrılsaydın.

"Evlerden birine girmiş olamaz." dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Sesli düşünmesi bu durumda koca bir hataydı çünkü.

TILSIM|Aurora 2Where stories live. Discover now