19✿Interminor

15.1K 1.5K 555
                                    


Interminor; şantaj.

Gece, gezegenlerin karanlığın büyüsünü gözler önüne serebilmek için fırsat yakaladığı andı. Gökyüzünü parıltılarıyla doldurabildiği kadar içinizi titreten, ışığını sakınsa da küçük büyüleriyle     o ışığın eksikliğini hissettirmeyen bu zaman dilimi, günün en sığınabileceğiniz vaktiydi. Ne garipti ki, karanlığına sığınmasına müsaade ettiği sadece siz olmazdınız. Sizi kabullendiği gibi tüm kafa karışıklığınızı da kabullenirdi, yalnızlığınızı, anılarınızı, geçmişteki yaşantılarınızı ve gelecekte yaşamak isteyeceklerinizin hayallerini, hüznünüzü, belki de yalnızca neyseniz onu. Sizi, o an durup düşündüğünüzdeki fikirlere sahip olan siz yapanı tereddütsüzce kendine dahil ederdi. Gece bana göre günün en samimi, en dürüst zamanıydı.

Çalışma masasının sandalyesine oturmuş, saatlerdir aynı şeyi düşünüyordum. Aletin başına gelen ciddi anlamda moralimi bozmuştu ve umut etme potansiyelimi köreltiyordu. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ancak uykum bundan habersiz gibi görünüyordu. Sağ elimi yanağıma, sağ kolumun dirseğini de masaya yaslamıştım, sol elimin parmaklarıyla ise sıkıntımı belli eden bir yavaşlıkta masada ritim tutuyordum. Birbiri ardından masaya inen parmaklarım hareketlerini tekrarlayıp duruyordu. Daha doğrusu, ben bunu yapmayı tekrar edip durmaktaydım.

Zaman geçtikçe daha saçma pozisyonlara girer olmuştum. Saçlarımı topluyor, sonra tokayı bir anda çıkarıyor, ensemi rahatsız edince yeniden topluyordum. Sandalyeden kalkıyor, odanın içinde volta atıyor, yatağa oturuyor, sonra kalkıp yeniden başladığım yere dönüyordum. Masadaki eşyaların yerlerini değiştirip kısa bir sürenin ardından yeniden eski haline getiriyor, ara sıra kendimi pencerenin kenarında durmuş bahçeyi izlerken buluyordum. En sonunda alet konusunda yaşadığım sorunu biriyle paylaşmanın bana iyi geleceğini düşünerek Lucas'ın yanına gitme kararı aldım. Falicia alt kattaydı, Lucas'ın yanına gitmek daha kolay geliyordu. Uyumamış olması konusunda ümitliydim.

Odamın kapısını açmadan önce anlık bir kararsızlık yaşasam da kulpu indirdim ve içeriden çıktıktan sonra ses çıkarmamaya özen göstererek ardımdan kapattım. Lucas'ın odasına gitmek için aşmam gereken mesafe bir anda gözüme neden bu kadar uzun gelmişti? Yavaş adımlarla ilerlediğim sırada, hemen yan tarafımdaki odanın kapısı açıldı ve kapının ardında Dominic göründü. Benim onu görmeyi beklemediğim gibi o da benden habersiz olarak kapıyı açmış olmalıydı çünkü beni karşısında bulunca şaşırmıştı.

"Aisley?" dedi afallamasının tesiriyle.

"Yan tarafımdaki odayı seçmişsiniz." dedim sakince gülümseyip bakışlarımı oda ve Dominic arasında gezdirerek.

"Seçtim." dedi. "Yalnızca ben. Ayrı odalarda kalıyoruz."

"Tamam..." dedim garipsediğimi yüzüme yansıtarak. "Aslında bu ayrıntıyla pek ilgilenmiyordum. Sonuçta sevgilinle aynı odada kalman garipsenecek bir durum değil."

"Evet." dedi, sanki yalnızca bir cevap olsun diye bunu söylemiş gibi. Dışarı çıkıp kapıyı kapattı ve bana döndü. Bunu yapınca bir şey söyleyeceğini düşündüm ama bana öylece bakmayı sürdürdüğünü görünce "Sen ne için odandan çıkmıştın?" diye sordum.

"Uyuyamadım, aklıma takılan bazı şeyler var. Bahçeye çıkmayı düşünmüştüm."

Başımı anladığımı belli etmek için hafifçe salladım. "Belki de Cerelia'nın yanına gitmelisin."

TILSIM|Aurora 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin