22✿Arca archa

13.5K 1.5K 327
                                    


Arca archa; kutu.

Yanımıza Dan'in, Jessie'nin denizin altında olmasını söyleyişi sırasında ulaşan Lucas "Ne demek denizin altında?" dedi kaşlarını çatarak. Lucas ile eşzamanlı ya da yakın anlarda olmak üzere herkes gelmişti.

"Bir dakika..." dedi Cerelia. "O yaptığın neydi öyle, Lucas? Bizim dağılma sebebimiz panik yaratmamak iken anons yapmak da ne demek oluyor?"

Lucas bu sitem dolu çıkışa karşılık olarak yalnızca umursamaz bir ifadeyle omuz silkti. "Acelemiz vardı ve sahil çok kalabalıktı, ben de sorunu kökten hallettim."

"Her neyse..." dedi sabırsızca, Dan. "Jessie denizin altında ne konumda bilmiyoruz. Onu kurtarmamız gerekiyor. Ne yapacağız?"

"Basit." dedi ve ceketini çıkardı, Sara. "Benim suyun derinliklerinde gezmek için dalış tüpüne ihtiyacım yok." Ayakkabılarını da çıkardı, yavaşça gidip sahilde dalgaların ulaşamadığı bir kısma bıraktı. "Gece olması da suyun altını görmeme etki etmez. Dalış yapıp Jessie'yi bulacağım. Umarım kurtaramayacağım bir halde değildir."

"Kıyafetlerin sana ağırlık yapmaz mı?" diye sordu, Chris. Sara düz bir ifadeyle ona baktı. "Üzerimde beni dibe çekecek kadar kalın kıyafetler yok. Ceketimi ve ayakkabılarımı çıkardım gördüğün gibi."

"Kurtar onu, Sara." dedi Brian. "Suyun yüzeyinde seni ve Jessie'yi görmeyi sabırsızlıkla burada bekliyor olacağız."

Sara, Brian'ı başıyla onayladı ve yürüyerek denize girdi. Bir süre yalnızca karanlık suda ilerlemeyi sürdürdü. Dalış yapabileceği kadar derine ulaştığında ise duraksadı, son kez geriye dönüp bize baktı. Ardından önüne dönerek balıklama bir şekilde denize daldı. Etrafına sıçrattığı su damlalarının denizle yeniden buluşmasından doğan ses büyük nitelikler taşıyordu. Ya bize Jessie'yi getireceğini söyleyen, umut dolu bir fısıltıydı; ya da korkunç sonuçların habercisi, karanlık bir çığlık.

"Korkuyorum." dedi ve sahilin geceyle birlikte soğumuş olan kumuna oturdu, Lydia. "Onu suyun altına nasıl hapsetmiş olabilirler? Orada kaç dakika nefes alabilir? Ya çoktan..."

"Şşt," diyerek Lydia'nın omzunu sıvazladı, Brian. "Kötü şeyler düşünme."

Lydia, ona tepeden bakmakta olan Brian'ı görebilmek için kafasını yukarı kaldırdı. "Elimde değil."

"İçini kemiren o düşünceyi biraz olsun uzaklaştıracak bir şey söyleyeyim o zaman." dedi Falicia. "Ölmüş olsaydı çoktan bedeni su yüzeyine çıkardı."

Hangi ara eline geçirdiğini, nereden bulduğunu bilmediğim dürbünü denize doğrultmuş olan Chris bize döndü. "Tamam, kesin şunu. Etraftaki ışıklar az da olsa su yüzeyini aydınlatmaya yetiyor. Sudan çıkan bir şeyi fark edebileceğim kadar en azından. Jessie ile Sara'nın birlikte çıkacağına ve ikisinin de sapasağlam olacağına inanıyorum ben."

"Hepimiz inanıyoruz," dedi Dominic, "inanmak zorundayız."

Zamanın göreceliliği, tam da bu gibi anlarda kendini kanıtlıyordu. Dakikalar bizim geçmesini arzulayışımıza inat kağnı kadar yavaştı. Beklentiler içerisinde, elimiz kolumuz bağlı halde Sara'nın dönmesini ne denli sabırsızlıkla istiyorsak saniyeler de o denli ağır işliyordu. Üstelik bu bekleyişimizin sonucunda ne ile karşılaşacağımızdan bihaberdik. Evet, bir şeyleri beklemek sinir bozucuydu, yorucuydu, katlanılamazdı. Fakat sonunu kestiremediğiniz bir şeyi beklediğiniz anlarda bu kötü yönlü durumlar katlarcasına çıkıyordu. Sessizliğimiz bilinmezliğin içerisinde sürüklenip gidiyor, bize de yalnızca sahilin küçük çaplı bir kısmında volta atmak kalıyordu.

TILSIM|Aurora 2Where stories live. Discover now