6.5

7.3K 389 9
                                    

"Çocuklar, hoş geldiniz."

Edebiyat öğretmeni bize samimi ama alaycı bir bakış atarak konuştuğunda sıkıntılı ve sessiz bir nefes verip sınıfa baktım. Selin'in kahverengi gözleriyle denk geldiğimde tabiri caizse otuz iki diş sırıtmasıyla gülmemek için dudaklarımı ısırdım.

"Neden böyle alaycı konuşuyorsunuz, hocam?"

Yiğit isyankar bir tavırla aklındaki sorunun sınıf ortamına yayılmasını sağladığında edebiyat öğretmeni kaşlarını kaşları ve saçları arasındaki mesafeyi en aza indirmek istiyormuşçasına kaldırdı.

"Dersin bitmesine iki dakika kala geldiğiniz için olabilir mi, Yiğitciğim?"

"Ama hocam..." diyerek itiraz ettiğimde keskin bakışlar bana döndü.

"Geç kalmak bizim suçumuz değil. Geç kalmak uyku hormonumuzun suçu. Ne yapsın, o da görevini yapıyor ama biraz fazla kaptırmış kendini. Ne yapsaydık hocam? Görevini biraz fazla yerine getirdi diye uyku hormanlarımızı işten mi atsaydık? İşsiz mi kalsalardı, hocam? Eve ekmek götüreme-"

Edebiyat öğretmeni yüzünü buruşturup"Tamam, Çağıl. Tamam." diyerek sözümü kestiğinde bana sırıtarak bakan Yiğit'e göz kırptım.

"Her neyse. Nasılsın sen?"

Edebiyat öğretmeni alışık olduğumuz haline geçiş yaparken dünkü halimden söz açmasıyla yüzümün düşmesine engel olamadım. Sırtımda Yiğit'in destekleyici elini hissettiğimde zoraki gülümsedim.

"İyiyim, hocam."

Öğretmen bunu demem üzerine gülümseyip ortamı neşelendirmek istercesine konuştu.

"Biraz tuhaf bir öğrenci olsan da seni severim."

"Ne tuhaflığını gördünüz, hocam?"

Mert ayağa kalkıp gülmemek için kendini tuttuğunu belli eder bir sesle konuştuğunda ben de kaşlarımı kaldırmıştım. Ne tuhaflığımı görmüştü sahiden?

"İlk edebiyat projelerini iptal etmem için yalvardı bana. İlk başta itiraz ettim ama ağzımdan girdi, burnumdan çıktı. O projeleri iptal ettirdi."

Gülen yüzüm hızla solarken Mert'in de donakaldığını görebiliyordum. Göreceğim şeyden korkarcasına Yiğit'e döndüm. Donakalmıştı. Öğretmene bakıyordu ama yüzünde o kadar yıkık bir ifade vardı ki... Kendini suçluyordu yine.

Melek donup kalan Mert ve Yiğit'e, ardından beti benzi atan bana baktıktan sonra hızlıca ayağa kalkıp güldü.

"Bilirsiniz, hocam. Yapar o öyle tuhaflıklar."

Melek'e teşekkür edercesine baktığımda zar zor gülümseyip ne kadar şaşırdığını belli etmemek için kafa sallayarak teşekkürüme karşılık verdi.

Huzur Kokulu | TextingNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ