3.6

7.4K 401 17
                                    

"Ne yaptın lan sen yine?"

Yiğit karşıma geçip sadece bizimkilerin olduğu sınıfta bana bağırdığında kaşlarımı çatıp elimdeki ağır kitabı sıranın üzerine koydum. Ayağa kalkıp kaşlarımı kaldırarak "Ne yapıyormuşum?" diye sorduğumda ellerini sinirle kumral saçlarından geçirdi.

"Bu kadar mı büyük nefretin, kinin?"

Soruma cevap vermeden bağırmaya devam ettiğinde "Ne yaptım ya?" diye sorup beynimi yokladım. En son edebiyat öğretmeninin sıfır vermesini sağlamıştım. Matematik öğretmeninin bizi verdiği ödevde aynı gruba koyması bile benim işim değildi.

"Ben sana güvendim! Bir gün, bir gün eskiye dönelim; buna ihtiyacım var, dedim. Ama unutmuşum. Sen eskiye dönemezsin. O kadar büyük bir nefret kaplamış ki gözünü!"

Söyledikleri karşısında kaşlarımı çatıp "Ben yapmadım." diye çıkıştım. "Neyden bahsediyorsun, bilmiyorum ama ben yapmadım."

Histerik bir kahkaha atıp elini okşamak istediğim saçlarından tekrar geçirdiğinde Mert arkasında çok sinirlenirse onu alıp gidebilmek için bekliyordu. Ceylin tahtaya yaslanmıştı ve gözlerinde o kadar büyük bir nefret vardı ki göz göze geldiğimizde ürpermekten alamadım kendimi.

Melek ve Selin daha çok Yiğit için endişeleniyorlardı. Ben veya ettiğimiz kavga zerre umurlarında değildi. Melek'in kimseye kin tutamamasına, Selin'in ise beni çok tanımamasına bağlıyordum bunu.

"Ne oldu, sinirlendiğimi görünce oyunlarını da mı inkar etmeye başladın?"

"Ben yapmadım, diyorum! Neyden bahsettiğini bile bilmiyorum ama son günlerde bir şey yapmadım!"

"Son günlerde bir şey yapmadın, öyle mi? Tamam, buna inanalım. Öncekileri ne yapacağız? Edebiyat öğretmeninin sıfır vermesi, Ceylin'in annesinden kalan kolyeyi kırman, Selin ve Mert'in ayrılması, matematik ödevi, sana önceden yazdıklarımı duvarlara asman... Bunları da mı sen yapmadın?"

Cevap vermeme fırsat vermedi, koluma uzandı, tam kolumu tutacakken duraksadı, derin bir nefes alıp elini geri çektikten sonra "Benimle gel." dedi itiras kabul etmeyen bir şekilde. Koridoru işaret ediyordu.

Koridora çıktığımızda duvarı boydan boya kaplayan ama içeriklerine dikkat etmediğim fotoğrafları göstererek bağırdı.

"Bak! Şu fotoğraflara bak! Beni nasıl yıktığına bak, görüyor musun?"

Koridordaki bakışlar bize dönerken çoğu kişi duvarın yanına doğru çekilerek fısıldamaya başlamıştı. Bazılarını duyuyordum.

"Bu kız da bir Onur, bir Yiğit. Allah bilir Mert'e de bakmıştır bu."

"Bunlar da İstanbul borsası gibi. İnişli çıkışlı."

"Yiğit sinirlenmekte haklı."

"Bu çocuk bu kıza mı bakmış? Yok artık!"

Gözlerimi onlardan alıp koridorun duvarlarına baktığımda başımın dönmesiyle arkamdaki duvara yaslandım. Mavi gözlerim nefret ettiğim bir hızla dolarken gözlerindeki hayal kırıklığının nedenini anladığım Yiğit'e baktım. Nefesim kalbimdeki acıyla sekteye uğrarken başımı tekrar okulun duvarını tamamen kaplayan fotoğraflara ve yazılara çevirdim.

Bunları kimin yaptığını bilmiyorum ama bunları... Bunları ben yapmamıştım.

Huzur Kokulu | TextingWhere stories live. Discover now