1.5

7.8K 439 17
                                    

Neredeyse her okulda olduğunun aksine kel olmayan müdür oldukça yakından tanıdığım beyaz boyalı kapılardan istediğim kapıyı çaldığında heyecanımı yenebilmek için derin bir nefes aldım.

Müdürün sivri burunlu ayakkabıları içerisine girdiği sınıfın laminant zemininde ince sesler çıkarırken bir sandalyenin -öğretmenin oturduğu sandalye olduğuna emindim çünkü sesi hem sıraların çekilme sesine benzemiyordu hem de belki de bin beş yüz kişinin okuduğu okuldaki neredeyse hiç kimse müdürü görünce ayağa kalkmazdı- geriye itildiğini duydum ama içeri girmeyip kapının hemen yanında beyaza çalan bir sarıya boyanmış duvarın arkasında beklemeye devam ettim.

"Buyrun müdürüm?"

Tanımadığım bir kadın öğretmenin beklentili ve ince sesi kulaklarıma dolduğunda hızlıca atan kalbimi biraz olsun dizginlemeye çalıştım ve sınıf isminin yazılı olduğu karta bir daha baktım.

"12-A"

Dudaklarım benden izinsiz hareket edip derin bir nefes eşliğinde sınıfın ismini okumama olanak verdiğinde gözlerim hafifçe dolmuştu.

Duygu katilinin sınıfı.

Hiçbir önemi kalmayan, neşeyle dolu anılarımın sınıfı.

Elimden aldıkları mutluluğumun, aşkımın sınıfı.

En korkunç günlerimin sınıfı.

Eskiden 11-A'nın, ondan önce de 10 -A'nın sınıfı.

"Hocam yeni bir öğrencimiz var da onu getirmiştim. Kendisini tanırsınız zaten. Lise üçün başlarına kadar bizim okuldaydı."

Müdür tahminen ne kadar iyi bir konuşmacı olduğunu belirten keskin bakışlarını öğretmene dikmiş konuştuğunda öğretmen duvarın arkasında olmama rağmen hissedebildiğim, gereksiz bir şaşkınlıkla sordu.

"Öyle mi? Kimmiş bu tanıdık öğrenci?"

Kalbim daha da hızlı atmaya başlarken sırtımı dikleştirdim ve saçlarıma hızlıca çekidüzen verdim..

"Çağıl, gel kızım."

Müdürün sesiyle derin bir nefes verdikten sonra emin adımlarla içeri girdim. Şaşkın bakışlar bir bir bana dönerken çok iyi tanıdığım simalara alaycı bir bakış atıp daha da tanıdık bir yüz aradım.

Ordaydı, her zamanki yerinde.

Cam kenarında oturur ve bulutlu havanın verdiği ışık keskin yüz hatlarına çarparken ne kadar yakışıklı olduğunu bildiğini sanmıyordum. Biçimli kaşları çatılmış, ağzı hafifçe aralanmıştı. Sarıya yakın kumral saçlarının alnına düşen gölgesi hafif ışığa rağmen çok belirgindi. Fotoğraflarında çok görmeme rağmen boyunun bu kadar uzaması üzerimde bir şaşkınlığın oluşmasına temel hazırlarken ona hala aşık olduğumu biliyordum.

Mavi gözleri hızlı bir hareketle üzerimdekileri süzdükten sonra yüzüme çıktıklarında göz göze gelmemizle içimde hiçbir fırtına kopmuyormuş ve bu okula, sadece ama sadece intikam almaya gelmişim gibi sırıttım ve aramızda hiçbir şey yaşanmamış, eski ve değerli dostlarmışız gibi göz kırpıp bana beklentiyle bakan öğretmene döndüm.

"Okulumuza hoş geldin, Çağıl."

Öğretmenin iyi dileğini başımı onaylarcasına sallayarak aldığımda yeterli olmamış gibiyüz kaslarımın ağrımasına neden olacak kadar sırıtırken konuştum.

"Hoş buldum, hocam. Çok hoş buldum."

Huzur Kokulu | TextingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora