1.1

8K 427 42
                                    

Çağıl: Aklımı kurcalıyor.

Çağıl: Bu yüzden,

Çağıl: Bir şey soracağım Yiğitciğim.

Yiğit: Defol git.

Çağıl: Kırıyorsun.

Çağıl: :D

Yiğit: Keşke daha fazla kırabilsem.

Çağıl: Keşkelerle yaşanmaz, duygu katili.

Çağıl: Keşkelerle yaşanmaz.

Yiğit: Canın cehenneme Çağıl.

Çağıl: Lütfen,

Çağıl: Gerçekten rica ediyorum.

Çağıl: Amerikan klişelerine bağlamadan önce

Çağıl: Soruma cevap ver.

Yiğit: Vay,

Yiğit: Ricalar falan,

Yiğit: Senden adam olacak.

Çağıl: Rica ediyorum derken yüzümdeki

Çağıl: Alaycılığı hayal edemeyecek kadar

Çağıl: Salak olamazsın.

Yiğit: Öyle mi?

Çağıl: Öyle.

Yiğit: Sen de

Yiğit: Senden adam olacak derken

Yiğit: Kinayenin dibine vurduğumu fark edemeyecek kadar beyinsiz olamazsın.

Çağıl: Öyle mi?

Yiğit: Öyle.

Çağıl: Tamam,

Çağıl: Sıkıntı yok.

Çağıl: Her neyse,

Çağıl: Soruma geçeyim.

Çağıl: O hiçbir anlamı olmayan,

Çağıl: Saçma sapan kolyeyi kıranın ben olduğumu nasıl anladın?

Yiğit: Hiçbir anlamı olmayanına...

Çağıl: Biliyor musun?

Çağıl: Benden daha fazla boş yapıyorsun.

Yiğit: Cevap almadan pes etmeyeceksin, değil mi?

Çağıl: Görüyorum.

Çağıl: Evet, evet. Sende bir gelişme görüyorum.

Yiğit: Uzatma.

Çağıl: Bunu sen mi söylüyorsun?

Çağıl: Sabahtan beri sana aynı soruyu soruyorum ama hala cevap alamadım.

Çağıl: Kolyeyi kıran kişinin ben olduğumu

Çağıl: Nasıl anladın?

Yiğit: Kolyenin yanına bıraktığın taksiden, parlak zeka.

Çağıl: Tamamdır,

Çağıl: Taksinin benim simgem olduğunu anlamışsın.

Çağıl: O zaman söyleyeyim.

Çağıl: Yarın da bir taksi bulacaksın. :)

Huzur Kokulu | TextingWhere stories live. Discover now