5.7

9.3K 461 133
                                    

Yiğit'ten

"Yiğit!"

Selin adımı bağırarak telaffuz ede ede sadece bizim grubun olduğu sınıfa girdiğinde endişeli hali ve ıslak yanakları dikkatimi çekmiş, hızlıca üzerinde oturduğum süre boyunca tek kelime etmediğim sıradan kalkmıştım.

"Selin? Ne oldu? Niye ağlıyorsun?"

Mert kahverengi gözlerini Selin'in ağladığı için renkleri açılan kahverengi gözlerine dikerek sevgilisi için endişelendiği belli edercesine sorular sormaya başladığında Selin ona doğru hızlı bir bakış attı, ardından hızlıca bana döndü.

"Yiğit."

Kaşlarımı çatıp ne diyeceğini beklemeye başladığımda ellerini yüzüne kapatıp ağlamasını hızlıca durdurmaya çalıştı.

"Biliyorum, istemiyordun ama ben Çağıl'ın yanına gittim."

Kaşlarımı daha fazla çatıp "Selin, o kızın yanına gitmemeni söylemiştim." diyerek sesimi yükselttiğimfr "Şu lanet kinini bir yana bırak!" diye bağırdı.

Bağırmasıyla kaşlarım daha çok çatıldı. Selin dokuz aydır Mert'le sevgiliydi, yaklaşık sekiz aydır da bizim gruptaydı ve şu ana kadar, en gıcık olduğu insanlara bile sesini yükselttiğini görmemiştim.

Melek Selin'in ince kolunu tutup "Sakin ol." dediğinde Selin Melek'e baktı. Tekrar bana döndüğünde bakışlarındaki yalvarış dikkatimi çekti.

"Çağıl iyi değil."

Ne demek istediğini anlamak istercesine duraksadığımda "Bak... Be-ben bilmiyorum." dedi. Ağladığı için doğru düzgün konuşamıyordu. 

"Bahçeye bir taksi geldi. Çağıl onu gördüğünde ağlamaya başladı. Ben peşinden koştum ama... Ama kendisini sınıfa kapattı. Bak, iyi değil. Lütfen... Lütfen yanına git. Sana ihtiyacı va-"

Sözünü bitirmesine fırsat vermeden sınıftan koşar adım çıktığımda Çağıl'ın hangi sınıfta olduğunu bilmesem bile okulun meraklı ahalisinin Çağıl'ın bulunduğu sınıfın kapısının önünde toplandığından emin olduğum için olduğu yeri elimle koymuş gibi bulabileceğimi biliyordum.

Nitekim öyle de olmuş, öğrenci ve öğretmenlerin toplandığı yere gittiğimde kapıyı açtırmaya çalıştıklarını görmüştüm.

Onun için hala daha endişeleniyordum.

Onu hala daha seviyordum.

Gökyüzü, üzerinde uçan kanatlar olmasaydı yine de gökyüzü olur muydu ki?

Kapıya yaslanmış bir şekilde duran ve sesini Çağıl'ın duyurmak için bağıran edebiyat öğretmeninin omzuna dokunduğumda endişeli bakışları endişeli gözlerimi buldu. Omuzları rahatlamasının etkisiyle çökerken gözlerimle arkamdaki kalabalığı işaret edip "Onları uzaklaştırın." dedim hızlıca.

Herkesin uzaklaşması edebiyat öğretmenimizin büyük çabası sayesinde bir dakikadan az bir süre almış, koridor beni ve bizimkileri saymazsak tamamen boşalmıştı.

"Çağıl."

Kapıyı vurup ona bir şey olacak diye endişelendiğim kızın ismini seslendirdiğimde içeriden hiçbir ses gelmemesiyle derin bir nefes alıp geri çekildim. Beyaz boyalı kapı sert birkaç omuz darbemle açıldığında hepimiz içeri doluşmuştuk.

Sınıfın derbeder hali dikkatimizi çeken ilk şey olurken kırılan cama, yerdeki cam kırıklarının ortasında duran demir kalemliğe ve devrilen birkaç sıraya oldukça hızlı bir bakış attım.

Huzur Kokulu | TextingWhere stories live. Discover now