53) SON (FİNAL)

40.3K 1.1K 568
                                    


İstanbul..

Yeni yıla girmeye hazırlanan İstanbul, beyaz elbiselerini giymiş, ana caddeleri kar trafiğine teslim olmuştu. Döne döne yere inen kar taneleri, adeta şehrin çehresini değiştirmişti. İstanbul'a pek fazla kar yağmaz, yağsa bile tutmazdı ama bu sene yerde bir karıştan fazla kar vardı.

Akşam saatlerinin alaca karanlığında, yeni yıl ışıltısına bürünmüş dükkanlar caddenin iki yanını sarmıştı. Büyük alışveriş merkezlerinin süslemelerinin şatafatını aratmayan İstiklal caddesi, kalabalık bir insan güruhunu ağırlıyordu. Birisine çarpmadan yürümek neredeyse imkansızdı, insanlar kaynağı belli olmayan bir neşenin rüzgarına kapılmıştı.

Ufak tefek boşluklarda birikmiş karlardan kapabilenler, birbirlerine kartopu fırlatıyor sonucunda abartılı çığlıklar duyuluyordu.

İkisi de bu hengameyi özlemiş olmalıydı ki, kalabalığa karışmak, o cümbüşün içinde kaybolmak, kaygısız kahkahalara eşlik etmek iyi gelmişti. Leyla, sürekli gülümseyen yüzüyle Demir'e umut veriyordu, silmek istediği geçmişi, paytak bebek adımlarıyla da olsa ardında bıraktığına inanmak istiyordu.

Genç adam, geçmişin ağır hesabını kapatırken, Esma'nın geleceğini de düşünmek zorunda hissetmişti kendini. En başından Esma'ya farklı bir gelecek sunmayı düşünüp, işbirliği içinde, bu işten en az hasarla kurtulmak için çabalamıştı.

Esma, o zamanlar Demir'i anlamaktan çok uzaktı, kafasına yerleştirilen fikirlerden kurtulmayı başaramamıştı. Kendisine hiç umut vermeyen bir adama gözü kapalı bir halde yürümüştü. Onun sunduğu fikirlere tamamen karşı çıkmış, bu evliliğin süreceği yönünde umudunu korumuş, başka bir hayatın varlığına inanmamıştı. Hal böyle olunca da genç adamın düzene ayak uydurmasını beklemişti ama olmamıştı.

Esma, kendini boş yere heba etmişti, bu kadar acı, bunca yıkım boş yere mi yaşanmıştı? Genç kadın çok pişmandı; kendisi için, kaybettiği bebeği için, hem de Leyla'nın çektiği acılar için pişmandı.

Aşiretin belirlediği tazminatı, Devran, Urfa'daki şirketin gelirinden ödemişti. Genç kadının hesabına yatırılan yüz bin lira, yaşananlara bedel olarak biçilmişti. Aynı bedel, Çelik ailesi tarafından Hülya'ya da ödenmişti ancak Esma'nın durumu biraz daha farklıydı.

Esma'nın ailesinin ne yapacağını kestirmek zordu. Demir, Devran'a son bir istekte bulunmuştu ve abisi tüm olan bitenden sonra buna hayır diyememişti. Demir'in Urfa'da olduğu zamanlarda şehir merkezinde yaptıkları inşaatlarından bir evin ve bir dükkanın tapusunu onun üzerine devretmesini istemiş ve bu işe kendi adını karıştırmamasını rica etmişti.

Devran, Esma'yı şirkete gizlice çağırmış ve bu işi sessizce halletmişti. Esma, tabii ki anlamıştı bu işin ardında Demir'in olduğunu ancak Devran kendince elinden geleni yapmış, ser verip sır vermemişti.

"Esma, sen kendi kardeşinin hatasının kurbanı olurken, bizim kardeşimizin de canını kurtardın. Yaşananların karşılığı değil ama en azından kimseye muhtaç olmadan yaşarsın diye düşündük. Aile kararı olarak kabul et bunu ve aramızda kalsın lütfen. Dükkan kirada zaten, her ay senin adına açtığımız hesaba yatacak ve sözleşmeler de burada. Sende imzalayınca tamam olacak, evi de ne yapacağına sen karar ver, ister otur, ister kiraya ver. Şirket avukatının numarası da sözleşmede var, ihtiyaç duyduğunda yardımcı olacak. Bir sorunun olduğunda benimle iletişime geçebilirsin."

Devran, böylece Esma'nın, Demir'le iletişiminin önünü de özellikle kesmek istemişti, kardeşinin böyle bir bağdan kaçındığını konuşmalarından anlamıştı. Demir, geçmişine sünger çekmekte kararlıydı ve Urfa'yla tüm bağlarını koparıp atmıştı.

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now